Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/621 E. 2023/250 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/621
KARAR NO: 2023/250
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/10/2021
KARAR TARİHİ: 12/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin kurucusu ortak——— büyük fedakarlık ve uğraşları ile var ettiği, belli bir kapasitenin üstüne çıkar————şirketinin muadillerinden açıkça ayrılarak ———————– sınırları içerisinde inşa ettiği ve faaliyete başlattığını, ancak davacı ———%60 oranında engelli olmasından mütevellit şirket yönetim ve hedeflerine ulaşmada kolaylık sağlayacağını düşünerek davalı ——— tarihinde kurulan şirkete kurucu ortak olarak katılmasını, hatta şirketin kurulmasından kısa bir süre sonra 21.10.2013 tarihinde 20 seneliğine şirket müdürlüğüne atanarak, şirketi her hususta münferit imzası ile temsil ve ilzam etmek üzere yetkisi verildiğini, davacı, davalı———– karşı bu denli iyi niyetli yaklaşmasına karşı aynı iyi niyeti karşı taraftan göremediğini, şirket ana sözleşmesinden ve ———– tarihli ilanından anlaşılacağı üzere şirketin sermayesi —— olduğunu——————- tarafından ödeneceği taahhüt edildiğini, nakden taahhüt edilen esas sermaye paylarının itibari değerinin 1/4’ü şirketin tescilinden önce ödendiğini, fakat geri kalan 3/4 ‘ü ise şirketin tesciline izleyen 24 ay içinde ödeneceği taahhüt edildiğini, bununla birlikte şirketin ortaya çıkan gereksinimleri sebebiyle ortakları 14.11.2014 tarihinde şirket merkezinde toplanarak sermaye artışına gidildiğini, buna göre şirket sermayesini 10.000 TL’ den 228.000,00 TL” ye çıkarıldığını, sermaye pay artışı olarak 114.000,00 TL bedelinin de, ———– tarafından 24 ay sonrası olan 14.11.2016 tarihine kadar ödeneceği taahhüt edildiğini, ancak tüm uyarı ve ihtarlara rağmen söz konusu taahhütleri yerine getirilmediğini, şirket sözleşmesi ile şirkete konulması taahhüt edilen sermaye ödenmezse, taahhüt eden ortak şirkete karşı borçlu, şirket ise alacaklı olacağını, bu halde şirketin paydaşa karşı yaptırım gücü bulunmakta olduğunu, şirket sözleşmesinde, ortaklıktan çıkarılma sebebi olarak taahhüt edilen sermayenin ödenmemesi yazılmamış dahi olsa, sermaye ödeme ortağın borcu olduğundan yükümlülüğünü yerine getirmeyen ortağa karşı haklı nedeni ile ortaklıktan çıkarma konulu genel kurul kararı alınıp, çıkarma davası açılabileceğini, sermaye koyma borcunun, ortaklık ilişkisi devam ettiği sürece muaccel olduğunu ve zamanaşımına uğramayacağı yerleşik içtihatlarla belirlendiğini, yine TTK 129. madde hükmü gereğince zamanında ifa edilmeyen sermaye para ise, 128 inci madde gereğince tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, aksine şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede hüküm yoksa, şirketin tescili anından itibaren temerrüt faizi de ödeneceğini, bu nedenle öncelikle davalının ispatına ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının taahhüt ettiği bakiye tespit ve miktarın tahsiline karar verilmesini, sayın mahkemenizce görevlendirilecek bilirkişi marifetiyle davacı şirketin defter ve kayıtlarında yapılacak inceleme sonucunda gerçek miktar anlaşılmak üzere müvekkili tarafından kısıtlı imkanlarla haricen yapılan tetkikler neticesinde; —————— seri no.lu faturalar kesildiğini, kesilen faturalarla ilgili olarak yapılan tahsilatlar müvekkilinin şirket hesabına geçmeDiğini, tüm bu fatura bedellerinin davalı tarafından tahsil edilerek zimmetine geçirmiş olduğu anlaşıldığını, bahsetmiş oldukları faturalar ile ilgili ————– Sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, bu takiplere alacaklı sıfatıyla davacı şirketin kesmiş olduğu faturalar neticesinde ödeme yapması istenen borçlu ————- tarafından borca ödeme itirazında bulunulduğunu, bugüne kadar yapılan ihtarlara rağmen söz konusu 3,5 milyon Türk Lirası civarında bulunan meblağı şirkete ödemediğini, konu hakkında————-şikayette bulunulmuş olup, soruşturma ——— no.lu dosyadan devam ettiği, bir yöneticinin, şirketi yönetme veya temsil etme yetkisini kötüye kullanarak kişisel çıkar elde ediyorsa, bu durum güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı açık olduğunu, öte yandan bir yöneticinin kişisel çıkar elde etmeye çalışırken, diğer yöneticileri veya çalışanları kasten aldatması halinde, nitelikli dolandırıcılk suçu söz konusu olacağı, ayrıca, yöneticilerin özen yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle sorumlu olabileceği suçlar da olduğunu, kaldı ki zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkâr eden kişi haricinde TCK 155 maddesinde “Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.” hükmü ile de müdürün cezai sorumluluğu düzenlendiğini, ancak şüphelinin haksız eylemleri sadece şirkete karşı değil bununla birlikte şirket ortağına karşı da işlendiğini, mevcut ihtilafları konuşmak isteyen davacı, davalı ———- azmettirmesi ile kocası ve arkadaşları tarafından feci şekilde darp edildiğini, hatta silahla öldürmeye dahi teşebbüs ettiği, zaten büyük oranda engelli olan davacı yaşadığı olaydan çok etkilendiği ve mağduriyete uğradığı izahtan vareste olduğunu, bu konuda ———— gerekli şikâyetler yapıldığını, bu nedenle davalının müdür sıfatını devam ettirme imkânı ortadan kalktığı açık olduğunu, davacı şirketin geçmiş tarihli bilançoları tetkik edildiğinde, şirketin hazır değerlerinin mevcut olduğu ve aktifinin pasifinden çok daha fazla miktarında olduğunun anlaşılmakta olduğunu, şirketin nakit ve benzeri likit varlığı olmasına rağmen bizim tespit edebildiğimiz kadarı ile banka kredi borcunun 935.000,00 TL üzerinde olmasını anlamanın mümkün olmadığını, söz konusu kredi miktarının yıllarla ifade edilecek bir süredir şirket müdürü davalının uhdesinde tutulması ve şirketin ağır faiz yükü ile zarara uğratılması karşısında şirket müdürünün basiretli bir yönetici olarak şirketi idare edemediği açıkça anlaşılacağını, ayrıca bilançoda gösterilen kredi miktarının şu an nerede olduğu ve hangi amaçla kullanıldığı da belli olmadığını, kredinin geri ödemesi yapılmadığından mütevellit her geçen gün dava konusu şirketin borcu artmakta ve borç sarmalına doğru sürüklendiğini, bu nedenle şirketin, yetkili müdür ——- tarafından, hayatın olağan akışına, basiretli tacir ilkeleri ve ticari esaslar gereğince iyi yönetilmediği ve şirketi zarara uğratıldığı nazara alındığında telafisi imkânsız zararın meydana gelmesini engellemek maksadıyla yasal süreci başlatma zaruretilerinin hasıl olduğu, söz konusu zimmet ve kötü yönetim sebebiyle uğranılan zararın tespit ve tahsilini talep ettiklerini, keza davalı ———– haksız ve kanuna aykırı eylemleri sadece bankalara olan borcun değil ——– nezdinde tahakkuk eden borçlarında katlanarak büyümesine sebep olduğu, ———–nezdinde tahakkuk eden borçlar içinde geçerli olduğundan, şirket borçlarının zamanında ödenmemesi sebebiyle oluşan faiz, gecikme zammı ve diğer usulsüzlükler sebebiyle kesilen cezalar nazara alınarak şirket zararının hesaplanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, şirketin bilançosunda bulunan öz kaynağın, yukarıda gösterilen miktar kadarı sermaye, kalanı dağıtılabilir karlardan oluştuğunu, buna rağmen şirket müdürü tarafından yıllardır kâr dağıtımının yapılmadığının anlaşıldığını, şirketin elde edeceği ve dağıtacağı kardan başka bir geliri olmayan ve görevinden dolayı da sabit bir maaşı bulunmayan şirket müdürü———– kişisel harcamaları için şirkete yüklendiği ve yönetim görevini istismar ettiğini, ——- müdürün sorumluluğu hakkında anonim şirketlerin bu husustaki hükümlerinin uygulanacağını, bu sebepten dolayı—— müdürlerinin görevleri,————– hükümlerinin birlikte incelenmesi ile tespit edilebileceğini, davacı tarafından yapılan tüm girişimlere rağmen şirketin mevcudu, yönetimi, stokları, tüm ticari kayıtları ve sair belge ve bilgileri gizlendiği, davacıyı aydınlatacak hiçbir açıklama yapılmadığını, şirket müdürünün bu tutumu, davacıyı ticaret kanunun da düzenlenen denetim ve bilgi alma haklarının açıkça engel olunduğu anlamını taşıdığını, bu nedenle kötü niyetli olduğu sabit olan şirket müdürünün bu göreve daha fazla devam etmesinin, hakkaniyete ve yasalara aykırılık teşkil edeceğini, müdürün azlini talep ettiklerini, dosyada ki belge ve vakıaların gelişiminden anlaşılacağı gibi şirket müdürünün kötü niyetli olduğu ve davacıya karşı hasmane tavır içerisinde bulunduğunın sabit olduğunu tüm bu nedenlerle davalının güveni kötüye kullanma ve müdürlük ve ortaklık sıfatı sorumluluğu gereği yükümlülüklerine aykırı davranışları sebebiyle uğranılan zararın tazmini olarak şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın, işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; şirket münferit yetkili müdürü ——– müdürlükten azline ve yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup, davalı davaya karşı süresinde cevap dilekçesi vermemiş, vekili katıldığı duruşmalarda davacı tarafça açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizce; —— davacı şirkete ait hibe ve destek dosyası, —– davacı şirketin tüm sicil kayıtları,——-Şubesinden davacı şirkete ait kredi hesabı ve hesap dökümleri,—— davacı şirkete ait vergi kayıtları ve tahakkuk eden borçları, —-dava dışı ———— kaydı ayrı ayrı celp edilerek incelenmiş, davacı tarafın tanıkları dinlenilmiş ve davacı şirketin tüm yasal ticari defter kayıtları üzerinde bir mali müşavir ve bir nitelikli hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden hüküm kurmaya ve denetime elverişli kök ve ek raporlar alınarak taraflara tebliğ edilmiştir. Dava, TTK’nın 644/1-a. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 553. maddesi uyarınca limited şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan zararın tazmini ve TTK’nın 630/2.maddesi uyarınca müdürlükten azil istemlerine ilişkindir.Limited şirket müdürlerinin sorumluluğu, 6762 sayılı TTK da olduğu gibi, 6102 sayılı TTK’nda da anonim şirket sorumluluk hükümlerine atıf yapılarak düzenlenmiştir. Gerçektende, TTK m. 644 fıkra 1 bent a hükmü açıkça, anonim şirketlere ilişkin sorumluluk hükümlerinin limited şirketlere de uygulanacağını, hüküm altına almıştır. Atıf yapılan anonim şirketlere ilişkin hukuki sorumluluk hükümleri, TTK’nın ikinci kitabının dördüncü kısmının sonunda, onbirinci bölümde m. 549 ilâ 561 arasında toplu olarak düzenlenmiş ve m. 549-555 de sorumluluk halleri altı başlık altında toplanmış bulunmaktadır. Sorumluluk hallerinin özel olarak sayıldığı başlıklarda, sorumluluğun konusu, sorumlular ve sorumluluk şartları ile sorumluluğun hukuki sonucu gösterilmiştir. Böylece, TTK m. 555 ilâ 561 de düzenlenen ve ortak hüküm niteliği taşıyan, şirketin zararına, müteselsil sorumluluğa, ibraya, zamanaşımına ve yetkili mahkemeye ilişkin hükümlerin de limited şirkette uygulanmasına imkan verilmiştir.Müdürlerin hukuki sorumluluğu esas itibariyle TTK’nun 553 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde organa özgü sorumluluğu, müdürlerin, yöneticilerin, tasfiye memurlarının sorumluluğu yanında, kurucuların sorumluluğunu da içerecek şekilde hüküm altına almıştır.
Anonim şirket yönetici, kurucu ve yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu TTK’nın 553 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, 555/1 maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirketin ve pay sahiplerinin talep edebileceği düzenlenmiştir. Şirket yöneticinin TTK 553 maddesi uyarınca kanundan ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı davranışı nedeniyle sorumlu olması için ilgili yöneticinin kusuru, şirketin bu nedenle zararı ve kusur ile zarar arasında uygun illiyet bağının ispatlanması gerekir.Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları, bilirkişi ek ve kök raporu, bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı şirketin ——– tarihinde —— tescil edilerek kurulduğu, ortaklarının yetkililerinin davacı —–olduğu, davacı ve davalının şirketi münferiden temsile yetkili oldukları, davacı şirket ile davacı şirket ortağı/yetkilisinin işbu dava ile davalının sermaye taahhüdünü yerine getirmeyerek, şirket yetkilerini ve güveni kötüye kullanarak şirketin zararına haksız kazanç sağlayarak, şirket borçlarını zamanında ödemeyerek, zimmet ve kötü yönetim ile şirketi zarara uğrattığı iddialarıyla uğranılan zararın tazmini ile davacı şirkete ödenmesinin işbu dava ile talep edildiği, şirketi zarara uğrattığından bahisle yöneticinin sorumluluğuna gidilebilmesi için yöneticinin kanun ve ana sözleşme ile kendisine yüklenilen görevlerini kusuru ile ihlal etmesi, bunun sonucu olarak bir zararın doğması gerekmekte olup, kusur ve zararı bunu iddia eden davacının ispatlaması gerektiği, dosyaya ibraz edilen bilirkişi kök ve ek raporları uyarınca davacı şirketin —-yılında 498.859,95 TL tutarında net satış elde ettiği, —- yılında ise gayri faal olup net satış tutarının bulunmadığı,—– yılı faaliyetinin 112.664,00 TL tutarında dönem net kârı ile sonuçlandığı, —–yılında ise; -13.821,42 TL tutarında dönem zararının bulunduğu, hem davacı ortağın hem de davalı ortağın 81.750,00 TL tutarında ödenmemiş sermaye bakiyelerinin bulunduğu, ayrıca bir kısım vergi ve ——- borçlarının da bulunduğu anlaşılmakla, borçlandırdığını, vergi ve——- borçlarını ödemediğini iddia etmektedir. sermaye koyma borcunun ifası pay sahiplerinin borcu olup, bunun tahsilinin yapılmaması müdürlerin sorumluluğuna gidilmesine yol açabilecek ise de bilirkişi raporuna göre davacı ortağın da sermaye koyma borcunu tamamen ödemediği halde davalı müdür/ ortağın sorumluluğuna gidilmesini talep etmesi ——- düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır. Bunun yanı sıra davacıların dava dilekçesinde ayrıntılarıyla belirttikleri bir kısım faturalarla ilgili tahsilatların davacı şirket hesabına geçmediği ve fatura bedellerinin davalı tarafından tahsil edilerek zimmetine geçirdiği ve bu faturalara istinaden başlatılan icra takiplerine dava dışı ——– tarafından ödeme itirazında bulunduğu iddia edilmiş ise de, davacı şirket defterleri incelenmek suretiyle hazırlanan bilirkişi raporu ile davalının söz konusu faturaları tahsil edip etmediği ile şirket hesabına geçirip geçirmediği hususunun kesin ve net olarak tespit edilemediği, mahkememizce ——- üzerinden celp edilerek incelenen —– sayılı takip dosyası ve —— dosyasında davacı şirket tarafından dava dışı —— aleyhine faturaya dayalı icra takibi başlatıldığı, borçlu vekilinin ise borca ve ferilerine itiraz ettiği, borcun ödendiği yönünde bir itirazın bulunmadığı, şirketin vergi ve ——– borçları ödenmeyerek ve bankalardan kredi çekilip geri ödenmeyerek şirketin zarara uğratıldığı iddiaları yönünden yapılan değerlendirmede ise, davacı ortak ve davalının şirketi münferiden temsile yetkili müdür oldukları ve incelenen genel kurul ve müzakere karar defterlerinde görev ve sorumluluk bakımından alınmış bir karar bulunmaması ve her iki ortağın da yapılan işlemlerden birlikte sorumlu oldukları nazara alındığında davalının tek başına kusuru olduğu sonucuna varılamadığı, davacı yanca davalının kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusuru ile ihlal etmesinden ötürü zarar ettiğinin de somut bilgi belgelerle ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan zararın tazmini istemiyle açılan davanın bu gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacıların, davalının müdürlükten azli istemlerine yönelik yapılan değerlendirmede ise;6102 sayılı TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının öncelikle şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir.Öte yandan TTK 625. ve 626.maddelerine göre, müdürün görevini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlü olduğu tartışmasızdır.
Tüm dosya kapsamı itibariyle; davacıların, davalı müdürün şirketi banka ve sair kurumlara usulsüz ve ticari gerekliliklere aykırı olarak borçlandırdığı, söz konusu banka, vergi,——- borçlarını zamanında kapatmayarak şirketin zararının katlanarak büyümesine neden olduğu, kişisel harcamalarını şirkete yükleyerek yönetim görevini suiistimal ettiği, denetim ve bilgi alma hakkını ihlal ettiği, şirket alacaklarını zimmetine geçirdiği, kar dağıtımına gidilmediği nazara alınarak, müdürlük görevinden azledilmesi talebinde bulundukları,banka ve sair kurumlara usulsüz ve ticari gerekliliklere aykırı olarak borçlandırdığı, söz konusu banka, vergi, ——borçlarını zamanında kapatmayarak şirketin zararının katlanarak büyümesine neden olduğu, kişisel harcamalarını şirkete yükleyerek yönetim görevini suiistimal ettiği, denetim ve bilgi alma hakkını ihlal ettiği, şirket alacaklarını zimmetine geçirdiği, kar dağıtımına gidilmediği nazara alınarak, müdürlük görevinden azledilmesi talebinde bulunmuş iseler de incelenen defter ve kayıtlar ile sunulan tüm delillerden davalı yöneticinin azlini ve sorumluluğunu gerektirecek nitelikte özen yükümlülüğüne aykırılık tespit edilemediği, .davalının sorumluluğunu gerektirecek ve müdürlükten azlini gerektirecek iddiaların ispatlanamadığı, dolayısıyla davanın sübuta ermediği sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu harçtan başlangıçta alınan peşin harcın mahsubu ile ile bakiye kalan 120,6‬ TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2023