Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/579 E. 2022/567 K. 09.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/579 Esas
KARAR NO:2022/567

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/09/2021
KARAR TARİHİ:09/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasında kurulan ticari iş ilişkisinden doğan faturalardan —- tarihinde — ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtara rağmen herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle davalı aleyhine —- Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, icra takibi açıldıktan fakat borçlu firmaya ödeme emri ulaşmadan önce — tarihinde borçlu firma tarafından müvekkili şirkete — tutarında kısmi ödeme yapıldığını,kalan bakiye borç tutarının ödenmediğini, ödeme emrinin tebliği akabinde ise borçlu firmanın, müvekkili şirkete bir borcu olmadığını belirterek icra takibine tümden itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, ancak bakiye borç miktarı üzerinden alacaklarının devam ettiğini belirtmiş olup, davanın kabulüne, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu firma aleyhine— az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a)Yetkili — yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili—- yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış ve hakkındaki takibi durdurmuş olan geçerli bir itiraz bulunmalıdır.Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.İtirazın iptali istemine konu,—esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan—incelemesi yaptırılmıştır.
—tarafından alınan raporda özetle; davacı şirketin —yılına ilişkin ticari defterlerinin— onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davacının ticari defterlerinin incelendiği usulüne uygun tutulduğu, dava konusu icra takip dayanağı — adet faturanın kendi defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı şirketin, davacıdan alınan mal veya hizmete ilişkin olarak bağlı bulunduğu —yılında takip konusu–adet faturaya ilişkin —bildiriminde bulunduğu, hiç kimsenin başkasına ait faturayı sebepsiz yere kendi defterlerine kendi borcu olarak yazmayacağı, “alım” olarak kendi aleyhine — beyan etmeyeceği, aksi somut delillerle ispat edilebilmek mümkün olmakla birlikte, işbu faturalar yönünden hizmetin ifasına ilişkin karinelerin oluştuğu, bu kez ispat yükünün yer değiştirerek ödemenin yapıldığının ispat yükünün davalı şirkete geçtiği, davalının işbu hizmeti almadığını veya fatura bedelinin tamamını ödediğini ispat etmesi gerektiği, bu hususta davacı vekilinin dava dilekçesinde de beyan etmiş olduğu üzere, davalı şirket tarafından icra takibi tarihinden sonra, ancak ödeme emrinin tebliğinden önce—tutarında ödeme yapmış olduğu bildirilip, ödenen tutarın düşümünün yapılarak huzurdaki dava açılmış olduğundan, takip tarihi itibariyle, davacının talep edebileceği — asıl alacak ile — takip öncesi işlemiş faiz toplamı — tutardan,—düşümü yapıldığında, davacı şirketin — alacağını talep edebileceği, davacı şirketin takip öncesinde — faiz talebinde bulunabileceği, —tarafından sunulan ek rapor da özetle; davacı şirketin rapora itirazları yerinde görülmediği, — rapor kanaatlerinin aynen geçerli olduğu, mahkemenin — görüşü aksine karar vermek istemesi halinde, davacı şirketin takip öncesindeki — işlemiş faiz talebinin ve huzurdaki davadaki — talebinin yerinde olacağı, hususlarını beyan ve rapor etmiştir,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik —-. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı husunun düzenlendiği ayrıca davaya konu faturaların davalı tarafından — dairesine alım olarak bildirimini yapıldığı dikkate alındığında faturaya konu malların davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir .— Sayılı Kararları da aynı doğrultudadır.) Davacı tarafın ticari defterleri ve her iki tarafın —kayıtları bir bütün halinde değerlendirildiğinde davalı şirket tarafından icra takibi tarihinden sonra, ancak ödeme emrinin tebliğinden önce— tutarında ödeme yapmış olduğu bildirilip, ödenen tutarın düşümünün yapılarak iş bu davayı açılmış olduğu tespit edilmekle , takip tarihi itibariyle, davacının talep edebileceği —– asıl alacak ile —-takip öncesi işlemiş faiz toplamı —- tutardan, —- düşümü yapıldığında, davacı şirketin —alacağını talep edebileceği, davacı şirketin takip öncesinde —- faiz talebinde bulunabileceği fazlaya yönelik faiz talebinin ise dosyada mübrez faturada vadeye yönelik düzenleme eklenmiş olsa dahi ve süresinde mahkememize delil olarak ibraz edilmeyen bakım sözleşmesinde, hüküm bulunmuş olsa bile davacı tarafça çekilen ihtarname kül halinde incelenmekle ; ihtarnamenin tebliğinden itibaren davalı yana alacağın ödenmesi için— günlük ek süre verildiği aksi halde temerrüt faiziyle icra takibine geçileceği bildirilmekle, davacı tarafça davalı lehine verilen temerrüt süresi ,dürüstlük kuralı ilkesi gereğince mahkememizce de faiz hesaplanmasında hükme esas alınmıştır. Tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine karar verilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve—raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın — oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının — Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin — asıl alacak, — işlemiş faiz olmak üzere toplam—üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya yönelik talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın —oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı— davacı tarafça peşin olarak yatırılan—harcın mahsubu ile bakiye—harcın davalı taraftan tahsili ile —
4-Davacı tarafından yatırılan —başvurma harcı, — peşin harç olmak üzere toplam —harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam —yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —maktu/ nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca — bütçesinden ödenen — arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile —
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren— haftalık süre içinde —Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.