Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/550 E. 2023/459 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/550 Esas
KARAR NO: 2023/459
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/09/2021
KARAR TARİHİ: 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından —– numaralı ——- Sigorta Poliçesi ile sigortalanan —— şirketine ait —— cinsi emtiaların, borçluların sorumluluğunda karayolu ile —— nakliyesi sırasında emtiaların hasar uğradığını, nakliye işleminin davalılar tarafından gerçekleştirildiğini, Fatura ve yapılan tespitler gereğince sovtaj durumu da dikkate alınarak 9.050,18TL (asıl alacak) sigortalı zararı müvekkili şirket tarafından tazmin edildiğini, TTK ve poliçe hükümleri halefiyet kuralları ve sigortalının temlik talebi gereğince TBK ilgili hükümleri temlik esasına göre sigortalısının haklarını devralan müvekkilinin TTK ilgili konvansiyon hükümleri ile davalıya rücu hakkı doğduğunu, davalılara müracaatta bulunulduğu, akabinde arabuluculuk görüşmesi yapıldığı ancak sonuç alınamadığını, Davalı —– ait —— Belgesi’ne ve Navlun faturasına istinaden ana nakliyeci taşıyan sıfatıyla dava açıldığını, emtiaların ——- plakalı araç ile nakliyesi sırasında araç içerisinde taşıma sırasında ezilerek hasara uğradığının tespit edildiğini, tahliye öncesi yapılan kontrollerde emtianın bir kısmında hasar oluştuğu nun görüldüğünü ve —— üzerine hasarnotu düşüldüğünü, oluşan hasarı müteakip ekspertiz çalışması yapıldığını, Eksper Raporu düzenlendiği, eksper raporunda, emtianın nakliye işinin davalı —— şirketine verildiğini, taşınan emtiada 2 koliden 650 adet rezistans cinsi emtianın hasarlı olarak teslim edildiği tespit edildiğini beyanla; müvekkilinin davalılardan olan 9.050,18 TL alacağının ——- Sayılı dosyasına vaki İtirazın İptali İle Takibin Devamına, işbu taleplerinin kabul edilmediği takdirde davanın alacak davası olarak devamına, dava dışı sigortalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, alacaklikit ve belirlenebilir olduğundan %20 den az olmayan oranda icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalılara yükletilesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının aktif husumet ehliyetine itiraz ettiklerini, davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin kati suretle ispatlaması gerektiğini, davaya uygulanması gereken hukukun —– konvansiyonu hükümleri olduğunu, —– konvansiyonunun 30. Maddesi uyarınca müvekkiline usulüne uygun tebligat yapılmadığını, Dava konusu iddia edilen hasardan müvekkili şirketin sorumluluğu ve kusuru bulunmadığını, Davayı kabul ve ikrar anlamına gelmemesi kaydıyla iddia edilen ürünlerin gerçek değer hesaplaması yapılması gerektiğini, talep edilen faizin haksız ve konvansiyona aykırı olduğunu beyanla; davacının aktif husumet yokluğundan, iddia edilen hasardan dolayı müvekkili şirket sorumlu olmadığından davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—– Konvansiyonu kapsamında dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahisili için açılan —— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettirİİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, —— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. ilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; ” Uyuşmazlığa konu davada —— Konvansiyonu ile birlikte Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulama alanı bulacağı, Somut olay bakımından meydana gelen kısmi hasar zıyanında, Mahkeme’nin, hasar eyleminden dolayı davalı taşıyıcıyı hata ve kusurlu olduğunu benimsemesi halinde, Davalı taşıyıcının —– m.25 atfı ile —– m.17/1 hükmüuyarınca dava dışı sigortalıya ait emtia ürüne karşıözen borcunu göstermeyerek edimini ifa etmediği, hata kusurlu olduğu huşunun Mahkeme’nin takdirinde bulunduğu, Davacı talebi tazminatın CMR m.23/3 hükmü uyarınca yapılan hesaplama neticesinde, taşıyıcının sınırlı sorumlu olduğu üst sınırın altında kaldığı ve davalı taşıyıcının zarardan sorumlu olduğu hususunun Mahkeme’nin takdirinde olduğu, dava konusu malzemelerin —— olmaküzere —— tarafından sigortalı davadışı —— şirketine —– şirketi tarafından nakliyesi esnasında; performanslarını etkileyecek düzeyde deformasyonların meydana gelmiş ve tam ziya olarak kabul edilmesinin uygun olduğu ve nakliye esnasında oluşan maddi zarar bedelinin toplam 1.407,10 € olmak üzere davadışı ——- raporunun 18/10/2019 tarihli olduğu da dikkate alındığında; 9.050,18 TL maddi zarar ——- ürünlerinin davadışı Davacı şirket tarafından abonman poliçesine ek olan sefer poliçesinin Mahkeme’ye sunulması kaydıyla; dosyada bulunan 08.02.2019-08.02.2020 tarihleri arasında geçerli olan sigorta poliçesinden uyuşmazlık konusu taşıma, davacı ——- tarafından tanzim edilen —— no’lu abonman poliçe kapsamında olduğu, zararın davalı nakliyeci sorumluluğunda olduğunun tespitinedeniyle dava dışı sigortalının zarar veren karşı dava açma hakkının bulunduğu ve davacı sigortacının davalıdan TTK 1472 madde gereğince rücuen tazminat talep edebileceği ” şeklinde rapor sunulmuştur.İtirazların değerlendirilmesi için ek rapor alınmasına karar verilmiş ise de kök raporu hazırlayan taşıma uzmanı —— vefat etmesi sebebiyle ek raporu hazırlaması için heyete yeni bir taşıma uzmanı atanmasına karar verilmiştir.Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle;”Davacının sigortalısına ait emtianın taşınması esnasında meydana gelen hasarın, davacının dava dışı sigortalısının sorumluluğunda olan, taşıma şekline uygun koli içi istifleme ve sabitleme yetersizliğinden kaynaklanmış olmasının kuvvetle muhtemel olduğu, dava konusu olayda uygulanması gereken —— Konvanisiyonu 17. Madde 4. Parağraf b bendi gereğince davalı taşıyıcının hatalı ve yetersiz ambalajlama sonucu meydana gelen hasardan sorumlu tutulamayacağı, Nakliyat sigortası genel şartları ve davacı şirketinin düzenlemiş olduğu poliçede yer alan istisna şartları gereği, ambalaj hatasında meydana gelen hasarın teminat dışında kaldığı, teminat harici meydana gelen riziko için yapılan hasar ödemesinin—– hükmünde olacağı, bu tür bir ödeme ile şartları yerine gelmediğinden, TTK 1472. Maddesi gereği davacının kanuni halef sıfatına sahip olduğunun söylenemeyeceği, Dosya kapsamında davacı sigorta şirketine dava dışı sigortalısı tarafından verilmiş bir temlik belgesine rastlanılmadığından, davacının akdi halifiyet sahibi olduğunun ileri sürülemeyeceği gibi, —– 17/4-b gereği davalı sorumlu tutulamayacağından akdi halefiyetin davalıya rücu talebinde geçerli olamayacağı, Davacının —— nezdinde davalı aleyhine başlatmış takibe davalının vaki itirazının yerinde olacağı şeklinde kök rapordaki görüşlerin revize edildiği ” şeklinde rapor sunulmuştur. Ek ve kök raporları hazırlayan taşıma uzmanlarının farklı taşıma uzmanları olması sebebiyle ek ve kök raporlar arasında çelişki olduğundan, tarafların itirazları da dikkate alınarak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor tanzimi istenmiştir. Bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle;” Nakliye sürecinde zarar gören malzemelerin —— bulunuyor olmasından dolayı, hasarlı malzemelerin —— getirilmesi için harcanacak nakliye ve gümrük masrafının, malzemenin hurda değeri olan 2.512,50 TL’den daha fazla olmasından dolayı sovtaj imkânının olmadığı, davalı tarafın davacının dava dışı sigortalısına karşı üstlendiği taşıma işinin tabi olduğu kurallara göre somut olay konusu zararın tazmini bağlamında kendisini sorumluluktan kurtarabilecek beyyinelerin herhangi birinden istifade edemeyeceği bu nedenle davacının derdest davanın dayandığı icra takibine konu ettiği rücuen tazminat alacağını (takibe konu eti iktar üzerinden 9.050,18 TL. olarak olmasa da) 8.145,17 TL.’sı olarak sigortalısının halefi sıfatıyla davalı taşıyıcıdan rücuen talep edebileceği, talebin haklılığına hükmedilmesi ve işbu davanın kabul edilmesi halinde ise davacının alacağına, miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, takip tarihinden itibaren talep paralelinde 3095 SK. Md.2/2’ye göre avans faizi oranında ticari faiz de yürütülebileceği, ” şeklinde rapor sunulmuştur. TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ——. —— sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.Somut olayda davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına dava konusu taşıma sebebiyle meydana gelen zararını ödediği dolayısıyla sigortalısının haklarına halef olduğu, eldeki davayı açmakta aktif husumetinin bulunduğu anlaşılmıştır.Davaya konu uyuşmazlık uluslararası kara yoluyla taşımadan kaynaklandığından olaya —— konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır.—— konvansiyonu 17. Maddesinde “1. Taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.2. Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.3. Taşımacı taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtları, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut çalışanlarının hata ve veya ihmallerinden dolayı sorumludur.4. Madde 18 paragraf 2 ila 5’e uygun olmak üzere kayıp veya hasar durumları aşağıda belirtilen koşullardan bir veya bir kaçının doğal sonucu olan özel risklerden doğmuş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.a) Kullanılmasında anlaşmaya varılmış ve sevk mektubunda açıkça belirtilmiş olduğu üzere, —–ile kaplanmamış açık taşıtlar kullanılması,b) Ambalajlanmadıkları veya kötü ambalajlandıkları zaman, özellikleri gereği fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması,c) Yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması,d) Özellikle kırılma, paslanma, çürüme, kuruma, normal fire yahut da güve ve haşerattan kısmen veya tamamen zarar görebilecek malların özelliği,e) Sandık veya paketlerin üzerindeki marka veya numaraların yetersiz veya hatalı oluşu,f) Canlı hayvan nakli,5. Kayıp, hasar ve gecikmeye neden olan faktörlerden bazıları bakımından bu maddeye göre sorumlu olduğu faktörlerin kayıp, hasar ve gecikmeye yaptıkları katkı oranında sorumlu olacaktır.” hükmü düzenlenmiştir.Konvansiyonun 17. maddesinde taşıyıcının sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. Taşıyıcı 17. maddede öngörülen hallerden birinin olayda gerçekleştiğini ispatladığı durumda taşımadan kaynaklanan hasardan sorumlu olmayacaktır.Somut olayda dava dışı sigortalının davalı tarafından taşınan ——- bir kısmının hasara uğradığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Usul ve yasaya uygun 27/03/2022 tarihli kök rapor ve 02/05/2023 tarihli ikinci bilirkişi raporunda hasarın davalının kusurlu eymeleri nedeniyle meydana geldiğinin tespit edildiği, davalının sorumluluktan kurtulaileceği beyyinelerden yaralanamayacağı, zararın taşıyıcı olan davalının sorumluluğunda olduğu tespit edilmiştir. Davalı taraf hasarın meydana gelmesinde kusuru olmadığını ispatlar delil sunamamıştır. Tüm dosya kapsamına göre, davacının dava dışı sigortalısına taşıma esnasında meydana gelen zararı ödediği, meydana gelen zararın 8.145,17 TL olduğu, davacının zararın davalının kusurlu hareketlerinden ileri geldiği, mahkememizce aldırılan kök ve ikinci raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu, zarardan davalının sorumlu olduğu kanaatine varıldığından, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Eldeki davada alacağın niteliği itibariyle belirlenebilir olmayıp, tazminat kabilinden olduğu,miktarının tespitinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığından davacı tarafın icra inkar tazminatı talebi reddedilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının ——- Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 8.145,17 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 556,39 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 109,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 447,08 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 109,31 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 168,61 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 182,70 TL tebligat ve müzekkere gideri, 6.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.882,70 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 6.194,44 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 1.000,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 100,00 TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.145,17 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 905,01 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.188,00-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 132,00 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/06/2023