Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/537 E. 2022/771 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/537
KARAR NO : 2022/771

DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 31/08/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket,—– 2004 yılında kurulduğunu, 20.000.000 TL sermayeli olan şirkette paylar 20.000.000 adet hisseye bölündüğünü ve her pay 1 TL değerinde olmak üzere paylaştırıldığını, yönetim kurulu üyesi olan diğer ortaklara %0.8 ve yönetim dışında tutulan bir ortakta ise %0,4 Pay (Oydan yoksunluk engeline karşı) bulunmakta olduğunu, şirketin paylarının %49,2 ve %49,4 payına sahip ortakları arasında 2011 yılı sonundan itibaren ihtilaflar bulunmakta olduğunu, Şirket sermayesinin %49,4 sahip ortaklardan —–, payların %1,2 sahip diğer ortaklarla bir olarak, şirket yönetimini onlara teslim etmekte, karşılığında kendisini yüksek ücretle yönetici-danışman seçtirmekte, davalı şirketin hakim ortağı olduğu ve yönetim kurulunu kendilerinin oluşturduğu bağlı şirket —– ve kendisinin gizli ortak olarak sıhri hısmına kurdurduğu—— ile hukuki ve ticari ilişkilere girerek davalı şirket ve pay sahibi olarak müvekkilini zarara uğratacak işlemler yaptığı kuşkusunu uyandırmakta olduğunu, müvekkilin genel kurul dışında ve genel kurulda davalı şirketten talep ettiği bilgiler ise kendisinden özenle saklanmakta olduğunu, davalı şirketin, %49,2 payına sahip olan müvekkilinin, davalı şirkete ait 28.05.2021 tarihli 2020 mali yılı olağan genel kurul toplantısı öncesi ve sırasında birden çok hususta hak ve menfaatlerinin ihlali, özellikle tablolar, raporlar, mizanların ve ilgili fatura ve bir takım bilgilerin kendisiyle paylaşılmaması sebebiyle TTK 437 vd. maddelerine göre; —–esas sayılı dosyası ile bilgi alma ve inceleme hakkının ihlaline ilişkin davayı açma zarureti hasıl olduğunu, huzurda açılan iş bu dava, müvekkilinin sahip olduğu temel, bireysel ve vazgeçilmeyecek haklardan olan bilgi alma ve inceleme hakkının ihlaline ilişkin yukarıda anılan dava ile kanunen de yakinen ilişkili olduğunu, bir başka ifade ile bu davanın da devamı ve ikincil nitelik arzetmekte olduğunu, genel kurul tutanağı incelendiğinde, bu hususa ilişkin illiyetin ısbatı kolayca anlaşılacağını, özellikle şirketin %98,8 gibi büyük oranda payının iki eşit ortak tarafından paylaşıldığı, her iki ana ortağın da yönetim kurulu dışında bulunduğu —– ortaklıklarda, çoğunluk pay sahiplerinin yönetimi emanet ettikleri küçük pay sahibi (%1.2 paya sahip) yöneticilerden ortaklığın gidişatı ve ilave olarak hâlihazırdaki durumu hakkında bilgi edinmesi gerekmekte olduğunu, bu sebeple finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve benzer tablo ve raporlar üzerinde inceleme yaparak ortaklığın gidişatı hakkında fikir sahibi olabileceğini, ayrıca pay sahipleri genel kurulda yönetim kurulundan ‘ortaklığın işleri’ ile ilgili geçmişe dönük bilgilerin yanında yönetim kurulunun mevcut işlerle ilgili tavırları, işletme stratejileri, ortaklığın genel ekonomik durumu, alış-satış fiyatları, karlılık, siparişlerin ne durumda olduğu, başka şirketlere kaynak aktarıp aktarmadığı gibi konularda da bilgi talep edebileceklerini, yönetim organın da bu bilgi taleplerine, 6102 sayılı TTK’da açıkça hüküm altına alınan, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun cevaplar vermesi gerekmekte olduğunu, TTK 437.Madde gerekçesinden de anlaşılacağı üzere bu bilgiler hiçbir şekilde ilgisiz konuları içermeyecek, aldatıcı ve baştan savma olmayacağını, bilgi alma ve inceleme istemleri reddedilen, cevapsız bırakılan pay sahipleri mahkemeye başvurarak bilgi alma ve inceleme hakkını mahkemeler aracılığıyla kullanabileceklerini, paysahibinin, “Bilgi Alma ve İnceleme Hakkını” kullanmasının yanı sıra, TTK.Md.438 kapsamında, Md.437 den doğan haklarına dair tesbit ettiği “Belirli Olaylar”ın, gündemde olmasa bile, özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını Genel Kuruldan isteyebileceğini; bu isteğin reddi halinde ise(yapılan oylamaya kabul oyu vermek koşulu ile), Md.439 kapsamında Asliye Ticaret Mahkemesi’nden Özel Denetçi atanma talebi yapabileceğini, müvekkilinin, bir önceki yıla dair Genel Kurula ilişkin olarak, “Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı” kapsamında da, davalı’nın TTK.Md.437/2 şartlarını ihlali, Md.437/4 e aykırı davranmaları nedeni ile yine —- ile Bilgi Alma ve İnceleme Davasını ve aynı yasal illiyet içinde, —— ile de “Özel Denetçi Talebinin Reddi” üzerine, Özel Denetçi atanma Talepli dava açmış bulunmakta olduğunu, davalının yıllardır, —– konulara tekabül eden bazı hususlarda; hem bunların incelenmesini sağlayacak genişlikte, tam ve gerçek bir detay mizan vermekten kaçınmakta, hem de bunlara ilişkin sorulara cevap vermek bir yana, Müvekkili alçaltıcı, küçümseyici bir tavır içinde TTK.Md.437/2 şartlarını da ihlal ile ;”verilecek bilgiler hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır.” ifadesine aykırı cevaplar ve daha da vahimi, aynı maddenin son iki iki cümlesine aykırılık içinde, eşit ortağın bu bilgilere ulaştığı aşikâr iken, Md.437/3 kapsamında “ŞİRKET SIRRI” mazeretine sığınarak açıkça hukuka, ahlaka ve dürüstlük kuralına aykırı davranmakta olduğunu, müvekkilinin bilgi sahibi olmasının ancak”Özel Denetim” ile mümkün olacağını, davalı şirket veya pay sahipleri zarara uğratılmakta olduğunu tüm bu nedenlerle davalı şirkete Özel Denetçi(ler) atamasına, mahkeme bu yönde bir karar verirse, atanacak denetçi sayısı, çalışma süresi, sınırı, tarafların müşahit uzman bulundurma haklarının sağlanıp sağlanamayacağı, denetçi ücretleri ile ilgili ayrıntılar vb.hususlarda takdirlerini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının tamamının haksız ve mesnetsiz gerçek dışı iddialardan ibaret olduğunu, 6102 sayılı TTK’nın özel denetçi ile ilgili 438 ve devamı maddelerinde özel denetçi atanmasını gerektirecek bir durumun olmadığının net bir şekilde anlaşılacağını bu nedenlerle davacı tarafça açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce;—–Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı —- kuruluşundan itibaren tüm ticaret sicil kayıt örnekleri ile Mahkememizin —- esas, —–esas sayılı dosyaları, —– esas sayılı dosyası UYAP üzerinden celp edilerek incelenmiş, bilirkişi heyetinden hüküm kurmaya ve denetime elverişli kök ve ek rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava; davalı şirkete özel denetçi atanması istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın getirdiği yeniliklerden biri de azınlığa özel denetçi atanmasını isteme imkanı tanımasıdır. TTK 438 ve devamı maddelerde bu hakkın nasıl kullanılacağına ilişkin kurallar konulmuş bulunmaktadır. TTK düzenlemesi dikkate alındığında her pay sahibi gündemde yer almasa bile, gerekli olması ve daha önce bilgi alma hakkının kullanılmış olması halinde özel denetçi atanmasını genel kuruldan isteyebilir. Bu talep genel kurulca kabul edilirse şirket veya her hangi bir pay sahibi şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir. Fakat bu talep şirket genel kurulu tarafından kabul edilmez ve ret edilir ise TTK 439. maddesi gereğince sermayenin—— oluşturan pay sahipleri veya payların itibari değeri toplamı en az bir milyon TL olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, özel denetçi atanması isteğinin dinlenebilmesi için az yukarıda belirtilen hususlar yeterli olmayıp, TTK 439/2. maddesi gereğince “dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir surette ortaya koymaları” da gerekir. Başka bir anlatımla davacıların şeklen dava açma hakları bulunsa da TTK 439/2. maddesi gereğince talebin kabul edilebilmesi için şirketin kurucuları veya şirket organlarının şirketi zarara uğratmaları şart olduğu gibi, bu zarara uğratma eyleminin de zarar veren bu organların kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal etmeleri suretiyle gerçekleşmiş olması ve bu hususların ikna edici bir surette ortaya konulması gerekir. Buradaki ispat yaklaşık ispat değil, ikna edici ispattır.Somut davada davalı şirketin 28/05/2021 tarihinde yapılan 2020 yılı olağan genel kurul toplantısına davacının asaleten bizzat katıldığı ve özel denetçi atanması talebinde bulunulduğu, talebinin genel kurul tarafından davacının muhalefetiyle ve oy çokluğu ile ret edildiği anlaşılmaktadır. TTK 439. maddesi gereğince bu karar aleyhine 3 ay içinde dava açılabileceğinden dava süresi içinde açılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak incelendiğinde; davacının şirket ortağı olarak bilgi alma hakkına sahip olduğu, bu hakkın ihlali halinde hak sahibinin hangi hakları kullanabileceğine ilişkin TTK 437. madde hükmü gözetildiğinde davacının bu nedenle bilgi alma hakkının tanıması için yetkili mahkemeden talepte bulunarak bilgi alma hakkını kullanabileceği, sırf bilgi alma hakkının ihlaline dayanılarak özel denetçi atanmasının talep edilmesinin mümkün bulunmadığı kabul edilmelidir.
Diğer yandan, TTK 439/2. maddesi gereğince özel denetim talebinin kabul edilebilmesi için şirketin kurucuları veya şirket organlarının şirketi zarara uğratmaları şart olduğu gibi, bu zarara uğratma eyleminin de zarar veren bu organların kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal etmeleri suretiyle gerçekleşmiş olması ve bu hususların ikna edici bir surette ortaya konulması gerektiği, buradaki ispatın yaklaşık ispat olmayıp, ikna edici ispat olması gerektiği, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporundaki değerlendirmeler de dikkate alındığında davacının TTK 439/2. Maddesinde vurgulanan hususu ikna edici şekilde ispatlayamadığı, hal böyle olunca davacının özel denetçi atanması talebinin genel kurul tarafından ret edilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi ve belli konuların açıklığa kavuşturulması için özel denetimin gerekli olması koşulunun gerçekleştiği yönünde mahkememizde bir kanaat oluşmadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM (Yukarıda açıklanan nedenlerle):
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harcın dava açılırken alınan peşin harçtan mahsusu ile bakiye 21,40 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ——vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı TTK’nun 440/2 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.