Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/534 E. 2022/692 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/534 Esas
KARAR NO: 2022/692
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/08/2021
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil —– sahibi olduğunu, davalının,—– —- dayalı olarak icra takibi başlattığını, icra takibine konu bonodaki imzaların müvekkil—— ait olmadığını, bonoların ve imzaların müvekkillerin bilgisi olmadan imzası taklit edilerek kaşe bastırılmak suretiyle atıldığını, bono fotokopisinden —–e görülebildiğini, —– alınacak imza-yazı örnekleri ve takibe konu bono aslı karşılaştırılarak tesbitin yapılabileceğini, dava sürecinde yapılacak icra işlemleri neticesinden tazmini mümkün olmayan zararlar ortaya çıkmasının engellenmesi amacıyla icra takibinin müvekkiller yönünden tedbiren durdurulmasını, talebin kabul görmemesi halinde icra takibinde satış yapılmasının yargılamanın sonuçlanmasına kadar engellenmesi için tedbir kararı verilmesini, bu talebimizin de kabul görmemesi halinde yargılama esnasında mahcuz malların satılması halinde icra veznesine girecek olan paranın davalıya ödenmemesine dair tedbir kararı verilmesini, müvekkillerin davalıyı tanımadığını ve aralarında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, bu nedenlerle davanın kabulü ile — sayılı dosyasına ilişkin olarak —– ferileri için borçlu olmadığının tespitini, davalı adına kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, davaya herhangi bir cevap vermemiş, HMK 128. madde hükmü uyarınca davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME VE GEREKÇE;
Dava hukuki niteliği itibariyle, Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak —– — tarihli raporunda özetle; Davacı —– karşılaştırmaya esas yazı ve imzalarının karşılaştırılması yapılmış,——- davaya konu bono aslı bulunmadığından raporun tanzim edilemediği, bu nedenle —— aynı bilirkişiden ek rapor talep edildiği, yapılan incelemede; incelenen bonodaki 1.ciranta imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı —— eli ürünü olmadığı, takliden atılmış imza niteliğinde olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi kök ve ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından kök rapora karşı beyan dilekçesi sunulduğu, davalı tarafından kök ve ek rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmadığı görüldü.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir——-
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir ———-
Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır .
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer ——–
Senet borçlusu tarafından senette yer alan imzanın kendisine ait olmadığının iddia edilmesi halinde çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ——-gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak——- yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki ——– taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; —– kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve —— elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler—– sayılı kararında da benimsenmiştir.
Tarafların iddiaları ile toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporları tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı aleyhine çeke dayalı icra takibi yapıldığı, davacının çekteki imzanın kendisine ait olmadığını savunduğu, yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu çekteki imzanın davacı eli ürünü çıkmadığı, davacının çekteki imzanın sahte olduğunu iddia ettiği, senedin sahte olması senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup mutlak defi niteliğinde olduğu ve her hamile karşı ileri sürülebileceği, bu nedenle davalının iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği, çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmekle çeke dayalı yapılan icra takibinden dolayı davacı tarafın davalı tarafa borcu olmadığının tespitine, lehtar olan davalının, keşideci olan davacı imzasının ona ait olmadığını bilebilecek durumda olduğu dolayısıyla kötüniyetli sayılacağı sebebiyle koşulları sağlanan kötüniyet tazminatı isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yargılama gideri yönünden ise, davalı tarafın davayı kabul etmediği de dikkate alınarak yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, —- sayılı dosyasında takibe konulan— keşide tarihli, lehtarı—— bedelli bono nedeniyle başlatılan icra takibinden dolayı davacıların davalıya borcu olmadığının tespitine,
2-Kötü tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacak miktarının %20 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 2.533,48 TL’den dava açılırken yatırılan 633,38 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.900,10 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına
4-Davacı tarafça yatırılan 633,38 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 701,18 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti, 159,20 TL posta gideri olmak üzere toplam 959,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacılar vekili ile davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde———- Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2022