Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/533 E. 2022/296 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/533 Esas
KARAR NO : 2022/296

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/08/2021
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;“Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında mal alım – satımı gerçekleştirildiğini, bu ticari ilişki gereği davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine müvekkil şirket tarafından 15.03.2021 tarihli ihtarname keşide edilmek suretiyle fatura ve cari hesaba istinaden bakiye 4.378,98 TL asıl alacağın ödenmesi için üç gün süre verildiği, aksi halde haklarında icra takibi başlatılarak her türlü icra takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti ve işlemiş, işeleyecek faizin tahsil edileceğinin davalıya bildirildiği, anılan ihtarnamenin davalıya —- tarihinde tebliğ edildiği ancak verilen süre içerisinde müvekkil şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu ticari ilişki gereği davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine fatura ve cari hesaba istinaden bakiye 4.378,98 TL asıl alacak tutarında, müvekkil şirket alacağını tahsil etme amacıyla——. sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirket, aleyhine başlatılan icra takibine, yetkiye, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ederek takibin durdurulmasının talep edildiğini, Davalı şirketin yetki itirazı üzerine dosyanın — Müdürlüğü’ne gönderilmesi talep edildiğini, –. sayılı dosyası üzerinden ödeme emri davalıya tekrar tebliğ edilmiş ve davalı icra takibine, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiğini, müvekkil şirket, davalı şirket ile aralarındaki ticari ilişkiye istinaden— faturalar düzenlemiş olup, fatura muhteviyatı malların davalı şirkete teslim edildiğini beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;“Dava konusu icra takibi — açıldığını, İş bu sebeple açılan davaya yetki bakımından itiraz ettiklerini, davacı ile davalı müvekkil mal alım-satımı konusunda anlaştıklarını, müvekkil şirketin söz konusu ürünleri teslim almadığını, davacı tarafından malların müvekkil şirkete teslim edilmemesi sebebiyle müvekkil şirket mağduriyet yaşadığını, söz konusu sebeple müvekkilin herhangi bir borcunun bulunmadığını, söz konusu müvekkile gönderildiği iddia edilen faturaların hiçbirinin müvekkil şirkete teslim edilmediğini, sunulan fatura belgelerdeki imza ve parafların müvekkil şirkete ait olmadığını, bu yönden belirtilen tüm fatura, cari hesap dökümü ve defterlere ilişkin kayıtlara itiraz ettiklerini beyanla; Davanın reddine, davacının %20den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—-icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—-dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı tarafın incelemeye katılmadığını ve dosyada herhangi bir yerinde inceleme taleplerinin de bulunmadığını bu sebeple davalı yanın defter ve kayıtlarının incelenemediğini, Davacı şirketin 2020-2021 yılına ait ticari defter ve belgelerinin inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacı yanın kayıtlarına göre davalıdan 4.378,98 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini sonuç olarak; Davacı tarafa ait 2020 ve 2021 yılları ticari defterlerin tasdik işlemlerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı, Davalı tarafa ait ticari defterlerin incelenemediği, Davacı taraf kayıtlarına göre ihtarname ve takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 4.378,98 TL asıl alacaklı olduğu , takip tarihi itibariyle 94,03 TL işlemiş faiz ile birlikte toplam 4.473,01 TL alacaklı olması gerektiği, alacağın likit olup olmadığına dair takdirin Mahkemeye ait olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir. Davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğunun usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporu ile sabit hale geldiğinden bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının—- Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin 4.378,98 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 299,12-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 74,79-TL harcın mahsubu ile bakiye 224,33-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 74,79 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 134,09 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 29,10 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 929,10 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —–esaslara göre belirlenen 4.378,98 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —-bütçesinden ödenen — davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.