Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/529 E. 2021/839 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/529 Esas
KARAR NO: 2021/839
DAVA: Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ: 25/08/2021
KARAR TARİHİ: 27/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin tasfiyesi talep edilen —- kurucu ortaklarından olan müteveffa —- mirasçıları olduğunu, —- yayınlandığını, bir süre ticari faaliyetine devam eden şirketin,—— kadar sermaye artışına gidilmediğinden münfesih duruma düştüğünü — tarihinde tasfiyesi yapılmaksızın sicilden resen terkin edildiğini, müvekkilleri tarafından haricen öğrenilen——- bulunduğunu, şirketin kurucu ortaklarından —- mirasçıları olan müvekkillerinin şirketin diğer ortakların halen hayatta olup olmadıkları hakkında bilgi sahibi olmadıklarını, bu sebeple —- — ortakların halen hayatta iseler nüfus kayıt bilgilerinin celbini yahut ortakların mirasçılarının davalı olarak davaya dahil edilmelerini, ilanen tebligat yapılmasını talep ettiklerini tüm bu nedenlerle ———taşınmazın ve şirketin tasfiyesine, tasfiye memuru olarak müvekkillerinden —– atanması ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmiştir.
Dava, hukuki niteliği itibariyle, dava dışı anonim şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Anonim şirket, mahiyeti itibariyle, şahıs şirketi olmayıp tüm özellikleriyle bir sermaye şirketidir. Şirketin feshi istemli davanın feshi istenen şirkete yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ortaklara husumet yöneltilmesi mümkün değildir. Şirketin bir anonim şirket olması nedeniyle, şirketin ortak sayısının ve iki ortaklı olmasının sonuca etkisi yoktur. Anonim şirketin fesih ve tasfiyesi davasında davalı sıfatı —- feshi istenen şirkete aittir. Bu davanın şirket ortaklarına yöneltilmesi mümkün değildir.—-
Somut olayda dava, şirket tüzel kişiliğine değil, şirket ortak ve mirasçılarına karşı açılmıştır.
Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulü hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûlü bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, —– terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur.
Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının —–olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Somut olayda davacı tarafça feshi istenen şirketi davalı olarak göstermek yerine şirketin ortaklarına husumet yönelterek dava açıldığı anlaşılmakla, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda belirtildiği gibi;
1- Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre alınması gerekli 59,30 TL harç peşin alındığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde—– Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/10/2021