Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/521 E. 2022/443 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/521 Esas
KARAR NO: 2022/443
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/08/2021
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —– şeklinde hizmetler yapılıp teslim edildiğini, bu hizmetlerin tesliminden sonra ——belirlenen yasal süreler içinde müvekkiline hatalı eksik veya ayıplı hizmet ifasına ilişkin hiçbir bildirim gerçekleşmediğini, müvekkili tarafından verilen bu ürün ve hizmetlere ilişkin olarak davalı firmaya —– bedelli fatura düzenlenip davalı şirketin resmi mail hesabına gönderildiğini, yasal – günlük itiraz süresinde herhangi bir itiraz olmadan faturanın kesinleştiğini, kesinleşen faturaya rağmen— fatura bedelinin müvekkiline ödenmediğini, bunun üzerine taraflarınca davalı firma aleyhine ——- fatura alacaklarına ilişkin ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından, icra takibine itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, yasal zorunluluk olarak arabuluculuk görüşmeleri düzenlendiğini ve bu görüşmelerin de anlaşma gerçekleşmeden sonuçlandığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin —- tarafından kurulmuş olduğunu, bu şirket haricinde ———- birbirlerine bağlı ve aynı kişiler tarafından yönetilen şirketler olduğunu, bundan dolayı kuruluş, yönetim ve ticari ilişkiler kapsamında benzerlikler teşkil ettiğini, davalı müvekkili şirket dahil diğer şirketlerin de eğitim ve öğretim alanında faaliyet gösterdiğini, davacının yetkilisi — müvekkili şirketlerin bağlı olduğu diğer şirket olan —— okulların tadilat, tamirat ve onarım gibi her türlü satın alma yetkisine sahip genel müdür unvanı ile temizlik, yemekhane ve iş gücü temini noktasında her türlü mal ve malzemenin temini ve satın alınması, ihtiyaç duyulan kurum dışı günlük çalışma için personel ayarlanma ve çalıştırılması işlerini yürütmekte olduğunu, ancak davacı şirket yetkilisinin müvekkili şirketlerde bulunan yetkisini kötüye kullanması sonucu yetkisine son verildiğini ve müvekkili şirketten ayrıldığını, davacı şirket yetkilisi — resmi olarak —— olarak faaliyet gösterse de müvekkili şirkette de fiili olarak faaliyette bulunduğunu, satın alma dahil birden çok yetkiye sahip olan davacı şirket yetkilisinin müvekkili şirketin ekonomik durumunu etkileyecek birçok ticari alım satımı yaptığını, özetlemek gerekirse—– hem müvekkili şirkette temsilci olarak görev yaptığını hem de kendi şirketi olan davacının sahibi olarak müvekkili şirketle ticari alım satım işlemlerini gerçekleştirdiğini, davacı şirketin her ne kadar müvekkili ——- düzenlemesi şeklinde hizmetler yapıp teslim ettiğini iddia etse de davacı tarafından bu hizmetlerin yerine getirilmediğini, davacı şirket yetkilisinin müvekkili şirkette temsil yetkisine sahipken ayrılmadan önce kendi şirketiyle ticari ilişkiler kurmaya çalışarak kötü niyetli olarak müvekkilini zor duruma düşürmeye çalıştığını, hatta daha önce müvekkili şirket dahil diğer ortak şirketler tarafından düzenlenen çeklerin davacı şirkete ve davacı şirketin yetkilisi —- adına düzenlendiğini ve teslim edildiğini, hatta bedelsiz olan bu çekler hakkında taraflarından ——-dosyası ile menfi tespit davası açıldığını ancak çeklerin davacı tarafından üçüncü kişilere kötü niyetli olarak ciro edilmesi sonucu çeklerin mecburen ödendiğini, açılmış olan bu davanın derdest olup bu davanın sonucunda da haklılıklarının ispatlanacağını, müvekkili şirket ve bağlı şirketlerin muavin defterleri incelendiğinde davacı tarafın satın alma yetkisine dayanarak kendi sahibi bulunduğu şirket adına fahiş miktarda ödemeler yaptığının müvekkili tarafından tespit edildiğini, müvekkili şirket ve diğer bağlı şirketler dahil davacı şirket ve ortağından toplamda —– alacağı bulunduğunu, müvekkilinin ticari defterleri, cari hesabı da incelendiğinde müvekkili şirket ve bağlı şirketlerin davacıdan alacaklı konumda olduğunun anlaşılacağını, davacının iddia ettiği üzere müvekkili adına düzenlenmiş olan faturanın konusunun bulunmadığını, hukuka aykırı şekilde müvekkilini zor duruma düşürmek için herhangi bir karşılığı olmadan düzenlenmiş bir faturadan ibaret olduğunu, davacının dilekçesinde belirttiği faturanın karşılığı olarak müvekkili şirket lehine herhangi bir hizmet verilmediğini, davacı ile müvekkili şirket arasında yukarıda da belirttikleri üzere bazı ticari ilişkiler meydana gelmişse de davacının müvekkili şirket lehine davaya konu ——herhangi bir hizmeti olmadığını, kaldı ki taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme dahi bulunmadığını, Salt fatura düzenleyerek de alacak ispatlanamayacağından davacının haksız zenginleşme durumunun da söz konusu olmayacağını, faturanın taraflar arasında yapılmış bir sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili bir belge olduğunu, bu nedenle faturayı tanzim edenle adına tanzim olunanın muteber bir borç ilişkisi olması ve faturanında bu ilişkinin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmiş olması gerektiğini, —- da faturanın sonuç doğurabilmesi için öncelikle taraflar arasında bir sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerektiği yönünde olduğunu, müvekkili şirketin ticari defterleri de incelendiğinde davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığının mahkemeniz nezdinde de ispatlanmış olacağını, ayrıca kötü niyetli takip başlatan davacı şirketin yetkilisi— doğrudan müvekkili şirkete — borcu bulunduğunu, Kaldı ki diğer müvekkiline bağlı şirketlere olan borçlarının toplamıyla birlikte davacı şirket ve yetkilisinin toplam borcunun—–olduğunu belirterek, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddine, davacının haksız kazanç sağlamak amacıyla başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle davacı aleyhine alacağın %20 oranında kötü niyet tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda,” Davacının incelenen — yılına ait ticari defterlerinin açılış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, incelemenin yapıldığı tarihte yevmiye defterinin kapanış onay süresinin henüz dolmamış olduğu, bu nedenle yevmiye defterinin kapanış onayının henüz yaptırılmamış olduğu, incelemenin yapıldığı tarihte envanter defterinin —-tarihine kadar yazdırılmış olduğu, envanter defterinin yazdırılma süresinin henüz dolmamış olduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, yevmiye defteri ve defteri kebirinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmadığı, Davalının incelenen — yılına ait ticari defterlerinin açılış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, incelemenin yapıldığı tarihte yevmiye defterinin kapanış onay süresinin henüz dolmamış olduğu, bu nedenle yevmiye defterinin kapanış onayının henüz yaptırılmamış olduğu, incelemenin yapıldığı tarihte envanter defterinin yazdırılma süresinin henüz dolmamış olduğu, bu nedenle envanter defti defteri ve defteri kebir kayıtlarının birbirini doğruladığı, yevmiye defteri ve defteri kebirinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmadığı, İcra takibine konu alacağın dayanağı olan belgenin davacı — tarafından davalı — adına düzenlenmiş —- fatura olduğu, İcra takibine konu alacağın dayanağı olan -adet faturanın fotokopisinin dava dosyasında bulunduğu, İcra takibine konu alacağın dayanağı olan -adet faturada yazılı olan hizmetlerin davalıya teslimine ilişkin davacı tarafından dava dosyasına bir kısım belgelerin sunulmuş olduğu, İcra takibine konu alacağın dayanağı olan — adet faturada yazılı olan işlerin yapılıp yapılmadığının, yapıldı ise ne kadarının yapıldığının ve yapılan işlerinin bedelinin ne kadar olduğunun tespitinin uzmanlık alanı dışında kaldığı, bu konudaki hukuki değerlendirmenin Mahkemenin takdirinde olduğu, İcra takibine konu alacağın dayanağı olan — davalı tarafa —-uygulaması üzerinden elektronik ortamda iletilmesine ilişkin sistem yanıtlarının dava dosyasında bulunmadığı, ancak icra takibine konu alacağın dayanağı olan – adet faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ayrıca icra takibine konu alacağın dayanağı olan — adet faturanın davalı tarafından ilgili ayda bağlı olduğu — bildirilmiş olduğu, bu durumun dayanak faturanın davalı tarafından teslim alındığını gösterdiği, Davacı — tarafından davalı —- tutarlı icra takibine konu alacağın dayanağı olan -adet fatura ile ilgili olarak davalı —- tarafından davacı —-adet iade faturası düzenlenmiş olduğu, söz konusu — adet iade faturasının fotokopisinin dava dosyasında bulunduğu, söz konusu iade faturasının icra takibine konu alacağın dayanağı olan faturanın düzenlenme tarihinden itibaren —- içerisinde düzenlenmiş olduğu, icra takibine konu alacağın dayanağı fatura olarak yasal—– günlük itiraz sü inde davalı tarafından davacı adına iade faturası düzenlenmiş olmasının faturaya itiraz olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin hukuki değerlendirmesinin mahkemenizin takdirinde olduğu, Davalı tarafından söz konusu iade faturasının düzenlenmesinden sonra davacı — tarafından davalı —– yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderilmiş olduğu, ihtarname ile faturaya itiraz edilmiş olduğu, söz konusu ihtarnamenin tebliğ şerhinin dava dosyasında bulunmadığı, İcra takibine konu alacağın dayanağı olan – adet faturanın davacının ve davalının —- yılına ait ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, İcra takibine konu alacağın dayanağı olan davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş – adet fatura ile ilgili davalı tarafından davacı adına düzenlenmiş – adet iade faturasının davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, Davacının — yılına ait ticari defterlerinin defter kayıtlarına göre takip tarihi itibarıyla —- alacaklı olduğu Davalının — yılı defteri ve defteri kebir kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile —alacaklı olduğu, Tarafların ticari defter kayıtları arasında takip tarihi itibarıyla — fark bulunduğu, Tarafların ticari defter kayıtları arasındaki farkın raporun —- Tarafların Ticari Defter Kayıtları Arasındaki Farkın Değerlendirilmesi” başlıklı bölümde açıklanmış olduğu, Davacı tarafın —– asıl alacaktan oluşan takip tutarı üzerinden başlatmış olduğu icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine açmış olduğu itirazın iptali davasında davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini istediği, harca esas dava değerini —– olarak gösterdiği” şeklinde rapor sunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. — Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Bilirkişi tarafından davacı ve davalı tarafın ticari defterleri incelenmiş, her iki tarafın ticari defterlerinde uyuşmazlık konusu olan —- faturanın kayıtlı olduğunun tespit edildiği, vergi dairesi yazı cevaplarının incelenmesinde tarafların— uyumlu olduğu, davalının ilgili faturayı— bildirdiği görülmüştür. Ayrıca davalının söz konusu faturaya ilişkin olarak — günlük itiraz süresi içerisinde iade faturası kestiği belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının faturaya konu hizmeti davalıya tsunduğunun, bizzat davalı tarafından ——– sunulan —-sabit olduğu, davalının hizmet aldığına ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturayı kayıtlarına işleyerek ilgili — bildirdiği, hizmetin fatura ile sunulduğunun kural olarak kabul edilmesi gerektiği, başka ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturaların ——- bildirdiğini kanıtlayamadığı, fatura ve davalı tarafından—— yapılan bildirim ve her iki tarafın ticari defter kayıtları dikkate alındığında faturaya konu malların davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir .——— Kararları da aynı doğrultudadır. —– bildirilen fatura için iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacağından fatura kapsamındaki hizmetin davalıya sunulduğu anlaşıldığından usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının——–Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —– asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 20.515,57 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.464,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.051,41 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 4.464,16 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 4.523,46 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 23,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 923,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 749,96 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 29.473,14 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.808,35 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.072,53-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 247,47 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2022