Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/513 E. 2022/424 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/513 Esas
KARAR NO: 2022/424
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/08/2021
KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın müvekkilinden alacaklı olduğu iddiası ile müvekkili aleyhine—- sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattığını, icra takip dayanağı senedin bir protokole istinaden verilmiş teminat senedi olduğunu, senedin amacı dışında sonradan kötü niyetli olarak doldurulmak sureti ile kullanılarak müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, hukuka aykırı başlatılmış olan icra takibinin iptali için yasal süre içerisinde —- sayılı dosyasından takibin iptaline ilişkin dava ikame edildiğini, dilekçe ekinde sunulan —— tarihinde kat karşılığı sözleşme yapıldığını, bu sözleşmede müteahhid sıfatıyla —– adına yetkili—- adına yetkili —- satış vaadini kabul eden müteahhitler olarak düzenleme şeklinde kat karşılığı sözleşmesinde ortaklık yapıldığını, maliklerden birinin imzası eksik olunca —— devir etmek üzere protokol imzalandığını, müvekkili —buna karşılık — peşin ödeme yaptığını, sözleşmede açıkça noterde resmi devir yapılmaz veya yapılamaz ise müvekkili —– iade edileceğinin belirtilmiş olmasına rağmen müvekkiline iade yapılmadığını, kalan bakiyeye ilişkin olarak ise —-olarak verileceği tarihin devir günü olarak kabul edileceği açıkça belirtildiğini, takip dayanağı senedin düzenleme tarihine bakıldığında sözleşme ile aynı tarih olan — tarihi olduğunun görüleceğini, protokolde taraf olan —– tarihli protokol uyarınca müvekkili ile birlikte —–bedelli düzenlenmiş olan teminat senedini kefil sıfatı ile imzaladığını, takip dayanağı senet üzerine kefil bilgilerinde —–numarası yazılı olmakla birlikte, borçlu bilgileri kısmında da müvekkilinin isminin hemen altında kendi ismi de yazılı olduğunu, kefil sıfatı ile imzasının bulunduğunu, ancak davalı ve birlikte hareket ettiği kişilerden olan —– sanki senette kefil değilmiş gibi sonradan kefil kısmının karşısına —- yazıldığını ve—–kefil olarak yazılı bulunan isminin devamına——– şeklinde bir ibare eklenerek ödeme yeri olduğunu,—– müvekkilinin protokole istinaden düzenlemiş oldukları teminat senedinden başka bir senetmiş algısı yaratılıp adresine elden veya havale ile” şeklinde bir ibare eklenerek ödeme yeri olduğu ——– ve müvekkilin protokole istinaden düzenlemiş oldukları teminat senedinden başka bir senetmiş algısı yaratılmaya çalışıldığını, takip dayanağı senedin protokole istinaden verilmiş teminat senedi olduğunu beyanla; davanın kabulü ile borçlu bulunmadığının tespitine, kötü niyetli olduğu sabit olan davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, takip konusu senedin teminat senedi olduğundan bahisle —- dosya ile başlattıkları icra takibine itiraz ederek, müvekkili aleyhine ——–sayılı dosya ile takibin iptaline ilişkin dava ikame ettiğini, davanın devam ettiğini, derdest bir dava var iken davacının aynı konuya ilişkin yeni bir dava açması usulen mümkün olmadığını, derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı tarafın tüm beyan ve iddiaları müvekkili alacaklı ile ilgili olmayıp, müvekkili alacaklı dışındaki üçüncü kişilere yönelik iddialar olduğunu, alacağın dayanağı ve takip konusu kambiyo senedi, lehtarı — müvekkili tarafından ciro ve teslim yoluyla alındığını, müvekkilinin meşru hamil olduğunu, her ne kadar davacı taraf, takip konusu senedin —– tarihli protokol gereği düzenlenen bir teminat senedi olduğunu iddia etse de bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, söz konusu senedin ön ya da arka yüzünde teminat amaçlı verildiğine ilişkin herhangi bir açıklama, kayıt, ibare bulunmadığını, davacı tarafın dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları protokolde —- havale yapılamadığından senet teminat verildi.——— yapılacaktır. Senet geri alınacaktır. Kalan bakiye—– senet olarak verileceği tarih devir günü olarak kabul edilir.” ibareleri yer aldığını, takip dayanağı senet ile sözleşmede bahsi geçen senedin aynı senet olup olmadığına dair açık bir atıf da bulunmadığını, davacı tarafın, senedin tahrif edildiği yönündeki iddiasının da gerçek dışı olduğunu, söz konusu kambiyo senedinin üzerine herhangi bir değişiklik, tahrifat yapıldığına dair hiç bir belirti bulunmadığını beyanla; derdestlik İtirazı nedeni ile davanın Usulden Reddine, davanın esastan reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, kambiyo senedine dayanak olarak başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığının ve takibe konu senedin teminat senedi olduğunun tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davasıdır.
Kural olarak kambiyo senetleri, kayıtsız şartsız soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında ispat külfeti davacı borçluya düşer. Bu itibarla, dava konusu bononun teminat senedi olduğunu iddia eden davacının öncelikle bu iddiasını HMK’nın 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. —— gereğince açığa imza atan sonucuna katlanır. Belgenin anlaşmaya aykırı doldurulduğu hususunun davacı tarafından aynı kuvvetteki delillerle ispatlanması gerekir.
Somut olayda imzası inkar edilmeyen bono takip konusu yapılmış olup, davacı taraf söz konusu senedin davalı tarafa kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında imzalanan protokol teminatı olmak üzere verildiğini, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı senedin kefil kısmına ‘yok’ ibaresi eklendiğini ve icra takibine konulduğunu, teminat senedine dayalı olarak takip yapılamayacağını ileri sürmüştür.—- da belirtildiği üzere; bir senedin teminat senedi vasfını taşıyabilmesi için; ya senet metninde açık olarak teminatın hangi hususta verildiği belirtilmeli, ya da ayrı bir sözleşmeyle söz konusu teminat senedine atıf yapılarak senedin teminat senedi olduğunun belirlenebilir olması sağlanmalıdır. Senet üzerine yazılacak olan “teminattır” ibaresi dahi tek başına senede teminat senedi olma hüviyetini kazandırmaz. “teminat senedidir,” “devredilemez”, “ciro edilemez”, ibareleri de tek başına geçersiz olup, hiç yazılmamış kabul edilir. Aynı yönde —– senedin teminat senedi olduğunu ileri süren taraf bunu yazılı bir belge ile ispatlamalıdır. Somut olayda takip konusu bononun teminat senedi olduğu yönündeki iddialar yönünden davacı tarafça dosyaya herhangi bir yazılı belge sunulamadığı, davalının bu yönde bir kabulünün bulunmadığı, davacı tarafça yemin delili hatırlatıldığı halde yemin delinine de dayanılmadığı, bu durumda HMK’nın 200. Maddesine göre senede karşı senetle ispat yükümlülüğü altında bulunan davacı tarafça senedin teminat amacıyl verildiği doldurulduğu hususunun kanıtlanamadığı kanaati ile davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar davacı taraf davaya konu senedin kefil kısmına ‘yok ‘ ibaresi ve kefilin adresine “ın elden veya havale ile” kelimelerinin eklenmesi ile senet üzerinde tahrifat yapıldığını ve senedin kambiyo vasfını yitirdiği iddia edilmiş ise de senet üzerindeki imza inkar edilmediği, kefilin senedin esaslı unsurlarından olmadığı, davacının sorumluluğunu etkileyecek bir sonucu doğurmayacağı ve davacı tarafından yapılan şikayet ile açılan ceza dosyasının da takipsizlikle sonuçlandığı anlaşıldığından davacı tarafın bu yöndeki itirazları kabul görmemiştir. Davalı taraf da İcra Hukuk Mahkemesindeki takibin iptali için açılan davayı derdestlik itirazına konu etmiş ise de takibin iptali talebinin eldeki davaya derdestlik oluşturmayacağı görüldüğünden davalının derdestlik itirazı da reddedilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 205,39 TL harcın mahsubu ile artan 124,69-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/06/2022