Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/506 E. 2023/8 K. 05.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/506 Esas
KARAR NO : 2023/8

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 13/08/2021
KARAR TARİHİ : 05/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalısı davadışı—- emtianın, davalı borçlu—– sorumluluğunda olduğu — tarihinde hasarlanması üzerine, müvekkil şirket tarafindan — tarihinde ödenen —-sorumlu davalı —- başlatılan takibe, davalının haksız vaki itirazın iptalini, davalının %20 icra ve inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süre geçtikten sonra açıldığını, zaman aşımına uğradığını, dava konusu taşıma işleminin —- yapıldığını, müvekkilinin—- sıfatı bulunmadığını, davanın sorumluluk sigortacılaı—- ihbarını, yükleme ve boşaltmanın kendileri tarafından yapılmadığını, talep edilen tutarın neye göre hesaplandığının belli olmadığını, sorumluluk sınırına göre hesaplama yapılması gerektiğini, hasar ihbar süresine uyulmadığını beyanla davanın—-alacak likit olmadığından inkar tazminatı talep edilemeyeceğini, işlemiş faiz talebinin yerinde olamayacağını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE
Dava hukuki niteliği itibariyle davacı — davadışı —– emtianın, davalı borçlu ——– taşınması sırasında meydana gelen ve emtiada oluşan hasar nedeniyle ,emtianın hasarlı olarak alıcıya teslim edilmesi nedeniyle davacının sigortalısına ödediği hasar bedelinden davalı taşıyıcının sorumlu olduğu iddiası ile davalılar hakkında yapılan icra takibinde davalının borca itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber—–yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan raporda özetle;Mahkememizce aldırılan —– bilirkişi raporu ile dosya—- bulunan bilgi ve belgeler birlikte nazara alındığında, kaza yerinin konumu ve mahal şartlarla dikkate alınarak olay değerlendirilip, yukarıdaki hususlar —meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında; davadışı —- sevk ve idaresinde ————; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 46/ a, c Madde 47/e, d, Madde 52/a, b madde 56/1-a Madde 84/f “Doğrultu Değiştirme Manevralarını Yanlış Yapma”, ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununa bağlı Yönetmeliğin Madde 94/a, c, g Madde 95/c, d, madde 101/a, b, madde 145, madde 157/a,06 madde 157/b bentlerinde açıklanan hükümler gereği yukarıda açıklanan trafik kurallarını ihlal ettiği için ettiğinden kazanın oluşumunda etkenlik arz ettiği için mevcut olan Ölümlü, Yaralamalı ve Maddi Hasarlı Trafik Kazasında; 8/8 oranında %100 kusurlu olduğu, kaza tarihi itibariyle hasar görmüş olan ——- kullanılamayacağı, —- —– satış fiyatının yerinde olduğu, taşıyıcının Türk Ticaret Kanunu madde 886 ya göre sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce itirazların değerlendirilmesi amacı ile dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, heyet tarafından sunulan — tarihli bilirkişi ek raporu ile kök raporda kazanın meydana geldiği —-olduğu, kazanın meydan geldiği tarih ——- civarı olduğu, —- firmaların anlaşmasına bağlı olarak değişebileceği, dosya muhteviyatından — anlaşıldığı ve o tarih itibariyle —- denk geldiği, bu fiyatında makul bir fiyat olduğu kanaatine varıldığı, toplam—- kök raporda varılan kararda bir değişiklik olmayacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememiz tarafından aldırılan kök ve ek raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmekle yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiş, yeni bilirkişi heyetince sunulan — tarihli bilirkişi raporu ile dava konusu olayda, davacının —- dava dışı ————- fiili taşıyıcı olduğu taşıma —-, fiili taşıyıcının sorumluluğu esnasında meydana gelen hasar nedeniyle CMR Konvansiyonu 23. ve 25. madde kapsamında —- olacağı gerçek zarar tutarının —– olarak hesaplanabileceği, davacı —-hesap edilen —- gerçek zarar tutarını CMR Konvansiyonu 37. maddesi (a) fıkrası gereği davadışı ———- edebileceği, davalı şirketin —- içinde yer aldığına dair dosya kapsamında bir verinin mevcut olmadığı, davalının takibe itirazının yerinde olduğunun ileri sürülebileceği, davacının rücu talebi amacıyla başlattığı takibe, vaki itirazın iptali için zamanaşımı süresinin dolmasından sonra huzurdaki davayı ikame ettiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
CMR Konvansiyonu 39’uncu madde———
davalarda madde 32 hükümleri uygulanır. Bununla beraber, zaman aşımı ya bu anlaşma
gereğince ödenmesi gereken tazminatın miktarını tayin eden son mahkeme kararı tarihinden yahut da böyle bir karar yoksa, ödeme tarihinden itibaren başlar’ şeklindedir.
Atıfta bulunulan 32’nci maddenin ilgili bölümleri ise;
1. Bu Sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır ve şu tarihlerde başlar:
a) Teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihinden itibaren,
2. —–,— bunu yazılı bildiri ile geri çevirip, ona ilişkin belgeleri de iade edinceye kadar zaman limitini erteler. Talebin bir kısmı kabul edildiği takdirde zaman süresi anlaşmazlık konusu olan istek için tekrar devam etmeye başlar. Istemin alındığını, cevap verildiğini ve belgelerin gönderildiğini kanıtlamak, bu durumlara tarafa aittir. Aynı gayeyle yapılan başka istemler için zaman süresi ertelenemez hükmü bulunmaktadır.
06/12/2022 tarihli bilirkişi raporu, dosya kapsamandan ağır kusurun varlığına ait bir emare bulunmadığından
(trafik kazasındaki ağır kusur veya tam kusur, CMR Konvansiyonundaki ağrı kusura
karşılık gelmemektedir.)—– zamanaşımı süresi bir yıl olarak kabul edilmekle,
hasarın meydana geldiği tarih ——- olduğu davadışı —-içerisinde temlik almış ve davacıya rücu ettiği davacı tarafın —– tarihinde ödeme
yapmasıyla bir yıllık zaman aşımı süresi başladığı CMR Konvansiyonu 32/1-c’de ‘—–başladığı gün bu döneme dahil edilmeyecektir’ hükmü ile davacının
rücu için zaman aşımı—- tarihinde sona ereceği Davacı zaman aşımının dolmasına 1 gün kala, CMR Konvansiyonu Madde 39/4’e göre rücu talebinde
bulunamayacağı davalı———- aleyhine takip başlatmakla zaman aşımı kesildiği Davalının — tarihinde itirazı ile bir yıllık zaman aşımı süresi yeniden başladığı (zaman aşımını kesen işlem sonrası bir yıl içinde uyuşmazlığı bir adım ileriye götürecek işlemlerin yapılması gerektiği açıktır. Bu konuda somut olayla da benzerlik arz eden yüksek —– tarihinde zaman aşımı süresi dolacaktır. ————- başvuru ile zaman aşımının duracağı ve son oturum tarihi ile kalan yerden devam edeceği belirtilmiştir. —— dava şartı olan arabuluculuk yokluğundan davayı reddettiği —- tarihinden sonra başvurulduğu, —– ise son oturumun yapıldığı anlaşılmaktadır. Vaki itirazın iptali için —- numarası ile ikame edilen ilk davanın tarihi ———– tarihinde dolduğu —–Tarihli ve ——Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan —- Sayılı —- Kararı ile, tüm zamanaşımı ve hak düşürücü süreler, —- tarihine kadar durdurulmuş olmasına rağmen COVID -19 nedeniyle sürelerin durdurulmasından önce zaman aşımının dolduğu tespit edilmekle 06/12/2022 tarihli hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 945,40 TL harçtan karşılanarak bakiye 765,50 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5——arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili——– ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı