Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/503 E. 2022/596 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2021/503 Esas
KARAR NO: 2022/596

DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/08/2021
KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı —-ayında başlayan hizmet ilişkisinin,—- yılı —- ayına kadar —- yıl süreyle devam ettiğini, davalı tarafa sağlanan hizmet bedeli karşılığı, her ay —-tutarlı fatura düzenlendiğini ve taraflar arasında cari hesap usulü çalışıldığını ancak davalı şirketin —– vade tarihli faturadan doğan ödeme borcunu eksik ifa ettiğini, bunun üzerine davalı hakkında —- sayılı dosyasıyla faturaya dayalı olarak —- asıl alacak ve—-işlemiş faiz toplamının tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, davalı tarafın, iş bu takibin tamamına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, ticari davalarda zorunlu —- yoluna başvurulduğunu, ——toplantıları neticesinde de taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, borçlu şirket ile yapılan sulh görüşmeleri sonucu; —- tarihinde taraflar arasında sulh ve ödeme protokolü imzalandığını, buna göre davalı tarafın asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı borçlu olduğunu kabul ve beyan ile taksitler halinde borcu ödeme taahhüdünde bulunduğunu, ancak bugüne kadar ödeme yapılmadığını ve protokol hükümlerinin ihlal edildiğini beyanla; borçlunun borca ve icra takibine yaptığı itirazının iptaline, —–Sayılı icra takibinin devamına, takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, takip konusu alacağın — az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, —- ücreti ile yargılama giderleri ve dava vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—-sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili —- yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —–sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —– tarihli itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan —- incelemesi yaptırılmıştır—- tarafından alınan raporda ,”Davacı ve Davalı yanın—- yıllarına ait —incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunun tespit edildiğini, Tarafların —-yıllarına ait—formlarının tetkikinde Davacı yana ait —- yılları —- formlarında davalı yanana düzenlemiş olduğu —- üzeri satış beyanlarının —- olarak beyan edildiği, davalı yanın davacı yan tarafından—– yılında davalı yana düzenlemiş olduğu —hariç —- tutarlı faturayı ve — yılında — adet — hariç— tutarlı faturayı— formu ile beyan ettiğini, sonuç olarak, davacı yan tarafından— yılında davalı yana düzenlemiş olduğu — üzeri–adet —-hariç — tutarlı faturayı ve —yılında —adet — hariç —-tutarlı faturayı— formu ile beyan ettiği, davalı yanın da davacı yan tarafından —yılında davalı yana düzenlemiş olduğu—- üzeri—adet —hariç — tutarlı faturayı ve — yılında —-Rapor muhteviyatında açıklamalar ışığında davacının davalıdan (tamamıyla davacı yanın sunduğu açık cari hesap ilişkisinden hareketle —- takip tarihi itibari ile hesap bakiyesi tutarı olan —- alacaklı gözüktüğü, davacının davalıyı temerrüde düşürmediği görülmekle birlikte Mahkeme aynı kanaatte değilse; faturanın keşide tarihinden itibaren—-gün sonra kesinleştiği hesaplanarak; —- Asıl alacağı için toplam —- faiz talep edebileceği, davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden temerrüt tarihi olan—-tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar alacaklarına faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanun hükümlerine istinaden temerrüt faiz talep edebileceği,” şeklinde rapor sunulmuştur—–tarafından verilen ek raporda özetle; “—- yılına ait —-tarih, —- numaralı, —- tutarlı faturanın ticari—- olarak düzenlenmesinden dolayı; TTK md.18’de belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak TTK md.21’de belirtilen—- günlük süresi içerisinde itiraz edilebileceği, ancak dosya içerisinde davalı tarafından itiraz edildiğine ilişkin bir belge olmadığı, iş bu faturanın usulüne uygun olarak düzenlendiği, davacı ve davalı yan —kayıt edildiği, davacı yan tarafından—- yılında davalı yana düzenlemiş olduğu — üzeri —adet —hariç — tutarlı faturayı ve —- yılında –adet — hariç —-tutarlı faturayı —formu ile beyan ettiği, davalı yanın da davacı yan tarafından —- yılında davalı yana düzenlemiş olduğu — tutarlı faturayı ve —yılında—- tutarlı faturayı — formu ile beyan ettiği, rapor muhteviyatında açıklamalar ışığında davacının davalıdan —– takip tarihi itibari ile hesap bakiyesi tutarı olan —- alacaklı gözüktüğü, bir alacağa faiz talep edilebilmesi için ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması, taraflar arasında faiz yönünden bir sözleşme olması ya da karşı borçlunun bir ihtar ya da ihbarla temerrüde düşürülmesi gerektiği, davacının davalıya düzenlemiş olduğu fatura üzerinde vade tarihinin —- şeklinde olduğundan; faturanın keşide tarihinden itibaren —gün sonra kesinleştiği hesaplanarak; —Asıl alacağı için toplam —- faiz talep edebileceği, davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden temerrüt tarihi olan —- tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar alacaklarına faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanun hükümlerine istinaden temerrüt faiz talep edebileceği” şeklinde rapor sunulmuştur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan —- kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş— kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —-)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan —- ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde —, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.Davacı tarafından davalı adına kesilen tüm faturaların davalı tarafından ticari defterlerine işlenerek —- formu ile bildirildiği, davacı ve davalının — formlarının birbiriyle uyumlu olduğu, kesilen faturalar ilişkin davalı tarafından ödemeler yapıldığı, faturalara itiraz edilmediği, davacının davalıdan —- alacaklı olduğunun her—tarafın —- ile sabit olduğu görülmüştür.Somut olaya emsal olan —–Sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere davalının, davaya dayanak faturalara ilişkin beyanname vermekle davacıdan hizmet almış sayılacağı değerlendirilmelidir.Buna göre davalının hizmet aldığı, aldığı hizmetin bedelini ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir.Davalının savunması ise hizmet sunulmadığı yönünde olduğu ve davalının iddiasını ispat edecek somut bir delil ortaya koyamadığı, davacı tarafın ise bu savunmanın aksini kanıtlandığının kabulü gerektiğinden icra takibine vaki itirazının asıl alacak yönünden iptali gerekmektedir. Kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine karar verilmiş olup davacının takip talebinde yıllık— oranında faiz işletilmesi talebi yerinde görülmemiştir.Dosya kapsamında davalıyı temerrüde düşürücü bir ihtar bulunmamaktadır. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için davalının TBK. 117 (eski TBK. 101) maddesi uyarınca temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) şarttır.
Takibe kadar işlemiş faize yönelik davalı itirazının haklı olduğu değerlendirilerek takibe kadar işlemiş faiz tutarı bakımından davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve—- raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın —oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —– Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin—-asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın —-oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı —davacı tarafça peşin olarak yatırılan—- harcın mahsubu ile bakiye —- harcın davalı taraftan tahsili ile —-
4-Davacı tarafından yatırılan— başvurma harcı, —— peşin nispi harc olmak üzere toplam —-harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan —tebligat ve müzekkere gideri, — bilirkişi ücreti olmak üzere toplam —- yargılama giderinin haklılık oranına göre — davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —- nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —–nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen —- arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre — davalıdan tahsili ile —- davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren — hafta içinde— istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.