Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/5 E. 2021/743 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/5 Esas
KARAR NO: 2021/743
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/01/2021
KARAR TARİHİ: 28/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——
motorlu bisikleti ile ——
bulunan ışıklı kavşağa girerek yolun sağında bulunan —– direksiyon hakimiyetini
kaybederek demir bariyere çarpıp o çarpmanın etkisi ile yola savrulduğu sırada— istikametinden
gelerek —— sevk ve idaresindeki ——–
plakalı çekicinin kendisine çarpması neticesinde kaza gerçekleştiğini, kaza neticesinde—– vefat ettiğini, ——- sürücülerin, hızlarını,
kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara
uydurmak zorunda olduklarını, somut olayda kazaya sebebiyet veren araç sürücüsünün, kendi beyanıyla da sabit olduğu üzere maktulün soldan geldiğini görmüş ancak hızını ayarlayamadığı için duramadığını
ve ——- vefat ettiğini, kazanın oluşumunda araç
sürücüsü —– hükmüne aykırı hareket ederek kazaya
sebebiyet verdiğini, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, —- plakalı araç davalı sigorta şirketi nezdinde—- poliçe numarası ile kayıtlı olup kaza neticesinde meydana gelen maddi zararın tazmini konusunda —— tarihli ihtarname ile başvurulmuşsa da talebi karşılayacak herhangi bir cevap
alınamadığını, bahis konusu kaza neticesinde müteveffa —- sebebiyet veren
—– sıra kazaya neden olan araca —– sigorta şirketlerinin de sorumlu olduğunu beyan ile, trafik kazasında eş ve babasın kaybeden davacılara, yargılama neticesinde belirlenecek
fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı eş —— destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden
itibaren hesaplanacak faizi ile davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesini, yargılama gider ve vekalet
ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı —- dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen — aracın müvekkili şirket tarafından
——
sigortalandığını, dava konusu talepler zamanaşımına uğramış olup davanın zamanaşımı nedeniyle
reddedilmesini talep ettiklerini, öncelikle söz konusu kaza ile ölüm arasında illiyet bağı olup olmadığının tespiti gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, yapılacak yargılamada araçların kusur durumlarının tespit edilmesi gerektiğini, mütevekkili şirket, ancak sigortaladığı araç
işleteninin sorumluluğu nispetinde zarardan sorumlu tutulabileceğini, öncelikle kazada araçların kusur
durumunun tespiti gerektiğini, kaza tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsü ——–
kusurunun bulunmadığının tespit edildiğini, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmediklerini, ancak her halükarda davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını talep ettiklerini, sigortalı araca atfedilen
kusuru kabul etmemekle beraber, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul
edilse dahi, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun
dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını talep ettiklerini,
davacının kaza esnasında kask ve diğer koruyucu ekipmanları kullanmamış olmasının bu yönüyle
özellikle dikkate alınması gerektiğini, bu husus ——- kararlarında da dikkate alınmış olup, tazminatın uygun oranda indirilmesi gerektiğini, kusur durumunun tespiti gerektiğini beyan ile, davanın zamanaşımı
nedeniyle reddine karar verilmesini, celp edilmesi gereken delillerin toplanmasını, sigortalı araç
sürücüsünün kusuru olmadığından davanın reddini, tarafların kusur oranı ile davacının ve müteveffanın müterafik kusurunun tespitini, müterafik kusur nedeniyle tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine
karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma talebine ilişkin olarak açılan tazminat davasıdır.
———– bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir ——-ddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
———- maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı——- aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı ——“işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, ——–maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı ——- göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden,—-; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının —- düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
——– gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.
Ölüm halinde uğranılan zararlar özellikle cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemiş ise tedavi giderleri ile çalışma gücünün kaybı veya azalmasından doğan kayıplar ve ölenin desteğinden yoksun kalanların bu sebeple uğradıkları kayıplardır. Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Öte yandan ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır, Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse uğradığı zararın ödettirilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Yasasında sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır, Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir ———eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu”hususu vurgulanmış; ——- ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir. Önemle vurgulanmalıdır kî, destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur, Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir ———-
Eş, çocuk, anne–baba her halükarda destek tarafından destekleneceği kabul edildiğinden bu kişilerin desteklendiklerini ispat etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak bu kişilerinde gelirden varsayımsal bir pay değil de daha yüksek bir pay aldığını iddia ediyorlarsa bunu ispat etmeleri gerekir. Destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle, “Kaza tespit tutanağına göre Motorlu bisiklet sürücüsünün kural ihlali olarak —–
maddesini ihlal ettiği, çekici sürücüsü —– kusursuz olduğunun
işaretlendiğini, evvelce hazırlanmış raporların irdelenmesinde, söz konusu kaza ile ilgili — hitaben hazırlanan —- plaka sayılı çekici
sürücü ——— ASLİ derecede
kusurlu olduğu kanaati belirtildiğini, kusur yönünden yapılan incelemede, olay yerinde yapılan ilk tespitlere göre kontrolsüz şekilde ters istikametten
kavşağa girerek bölünmüş yola —- istikametine katılmak isteyen kask takmayan
motorlu —– sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, mevcut verilere göre, maktul sürücü ——— kavşak mahallinde ters yönden gelerek kontrolsüz şekilde orta ayırıcı
ile bölünmüş —–istikametine gitmek istediği, mahal şartlarını, yeşil trafik
lambasını ve bölünmüş yolda düz seyir halinde olan çekicinin seyir durumunu
dikkate almadığı, çekici sürücüsüne ilk geçiş hakkını vermediği, kontrolsüz şekilde
kırmızı ışıkta —– katılmak istediği sırada direksiyon
hakimiyetini kaybederek bariyerlere çarpıp yola düştüğü ve —— maddelerini
ihlal ettiği anlaşıldığı, olay mahallinin yerleşim yeri olduğu ve kırmızı trafik lambasında kavşağa girerek bölünmüş yola katıldığı hususu da dikkate alındığında,
dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı olayda %100 (Yüzde yüz) oranında
kusurlu olduğu, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü dava dışı —– plaka sayılı çekici ile yerleşim yeri dışında bölünmüş —– istikametinden —– halinde iken
olay yeri ışık kontrollü kavşak mahalline geldiğinde kendisine hitaben yanan yeşil
trafik lambasında kavşağa girdiği sırada, istikametine göre sol taraftan bölünmüş
yola girerek kırmızı trafik lambasına rağmen ——yol bölümüne
katılmak isterken direksiyon hakimiyetini kaybeden ve bariyere çarparak yola
düşen —— sürücüsüne çarparak üzerinden geçmesi sonucu karıştığı
olayda, olay mahallinin yerleşim yeri dışı olduğu, çekicinin yeşil trafik lambasında
kavşağa girdiği hususu ve kamera görüntü inceleme tutanağındaki olayın oluş şekli
ile ilgili tespitlerde dikkate alındığında olayın oluşumunda kusursuz olduğu, somut olayda, davacıların desteğinin yaya olarak bulunduğu sırada gerçekleşen
kazada öldüğü, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporlarında davalının çarpan
aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın sürücüsü olan diğer davalının kusursuz olup, desteğin %100 oranında kusurlu bulunduğu anlaşıldığı, davalı sigortalısının kusuru oranında sorumlu olup sigortalısının kusursuzluğu
nedeni ile aleyhine açılan davanın reddi gerekirken hesaplanan tazminattan sorumlu
tutulması doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği, destek şahsın %100 kusuru tespit edildiğinden davalı yanın sorumluluğunun oluşmayabileceği, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Tam kusurlu sürücü veya işleten yakınlarının açtıkları davalarda, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açmaları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına ilişkin ——- anlaşılması gereken, sürücü veya işleten kusursuz olsalar bile sigorta şirketinin tazminat yükümlülüğünün bulunduğu değil, sürücü veya işleten kusurunun destekten yoksun kalan üçüncü kişileri etkilemeyeceğidir. Somut olayda da; zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olan davalı sigorta şirketi, araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde sorumlu olup, aracın çarptığı—— sürücüsünün tam kusurlu olması halinde tazminat yükümlülüğü bulunmamaktadır————
Olaya ilişkin olarak görevli memurlarca düzenlenen ——— müteveffanın kırmızı ışık ihlali yaptığı, davalı sigortalısına ait araç sürücüsünün kural ihlali yapmadığının tespit edildiği, ceza dosyasında alınan kusur raporunda davalı sigortalısına ait araç sürücüsünün kusursuz, müteveffanın asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Yargılama sırasında uzman bilirkişiden alınan ——- tarihli raporda da davalı sigortalısına ait araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, müteveffanın %100 kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Buna göre, dava konusu ölüm olayı müteveffanın kendisinin tam kusuru ile meydana gelmiş olup, davalı sigortalısına ait araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından, dolayısıyla ölenin kendisinin tam kusuruyla sebebiyet verilen olay ve meydana gelen zararla sürücünün fiili arasında illiyet bağı bulunmadığından (kesildiğinden), trafik sigortacısı hakkındaki davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
—— “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek ——– maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Somut olayda ceza dosyası da bulunduğundan ve ceza zamanaşımı süresi dolmadığından davalı tarafın zamanaşımı itirazları dikkate alınmamışıtr.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 204,93 TL harcın mahsubu ile artan 145,63-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2021