Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/482 E. 2023/51 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/482 Esas
KARAR NO: 2023/51
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 03/08/2021
KARAR TARİHİ: 26/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalı ——— adresli konutunun müvekkili sigorta şirketi nezdinde—– sigortalı bulunduğunu, anılan sigorta poliçesi ile teminat altına alınan kırtasiyenin —– tarihinde sigortalı iş yerinin bir üst katında yer alan —– iş yerinde alevli yangın çıkması sonucu zarara uğradığını, müvekkili sigorta şirketi tarafından ilgili poliçe gereği işbu yangının sirayeti sonucu zarara uğrayan sigortalıya uzman eksperler tarafından yapılan hasar incelemesi sonucu oluşturulan ekspertiz raporuna binaen sigorta teminatı kapsamında —– hasar ödemesi yapıldığını, yapılan ödemenin davalıdan tahsili amacıyla——- dosyası üzerinden takip başlatıldığını, başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ve itiraz üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından eldeki davaya herhangi bir cevap verilmemiş, HMK 128 madde hükmü uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.

HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, sigorta şirketinin sigortalısına yaptığı ödeme nedeni ile halefiyet ilkesi gereği yapılan ödemenin rücuen tahsiline ilişkin davalı hakkında yapılan icra takibinde davalının borca itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile—-tarafından —- tarihinde düzenlenen yangın raporunda, sigortalı tarafından zarar gördüğü belirtilen matbaa sektöründe ve kırtasiye alanında kullanılan emtealardan —– tabela ile ilgili bir hasar bildirilmediği, —— rapor nolu ekspertiz raporunda, sigortalı tarafından zarar gördüğü belirtilen matbaa sektöründe ve kırtasiye alanında kullanılan emtealar için, iş yerinde bulunan muhtelif emteaların ——ıslandığı ve nihai tüketiciye sunulamayacak hale geldiği ve iş yeri tabelasının yüksek ısıya ve tazyikli suya maruz kalması sonucu iç elektronik aksanının zarar gördüğünü belirtmiş olmasına rağmen, —– ve tabela ile ilgili yapılan tazminat hesaplamasında değerlendirmeye alındığı, yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde,—– adresinde bulunan —— isimli işyeri yangın raporunda belirtildiği gibi, sigortalı kırtasiyede oluşan yangının oluşuna sebebiyet vermekten tam kusurlu olduğu, —sigorta ekspertiz raporunda belirtikerek takdir edilen demirbaş hasarı—- ve emtea hasarı —-hasar miktarının —- itibari ile kadri marufunda olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
——— sigortacının halefiyeti; “zarar gören sıfatı ile sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle meydana gelen zararlar için üçüncü şahsa karşı herhangi bir hukuki sebebe binaen tazminat alacağına sahip ise, bu hakkın ödenen sigorta tazminatı miktarınca kanun icabı sigortacıya geçmesi hali” olarak tanımlanmaktadır ————-
6762 sayılı TTK’da halefiyetin tanımına yer verilmemekle, 1301. maddesinde; “Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukukan sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.
Sigorta ettiren kimse, 1 inci fıkra gereğince sigortacıya intikal eden haklarını ihlal edecek bir hal ve harekette bulunursa sigortacıya karşı mesul olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmiş ise sigorta ettiren kimse kalan kısmından dolayı üçüncü şahıslara karşı haiz olduğu müracaat hakkını muhafaza eder.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Sigortacının 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesinde düzenlenen yasal halefiyet ilkesine bağlı olarak üçüncü kişiden istemde bulunulabilmesi için yalnızca sigorta bedelinin ödenmesi yeterli değildir. Halefiyete dayalı olarak rücu davasının açılabilmesi için sigortacı ile sigortalayan arasında geçerli bir sigorta sözleşmesinin varlığı, sigortacının geçerli olan sigorta ilişkisi nedeniyle sigortalayana ödeme yapması, sigortalısının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması gerekmektedir. Eş söyleyişle; 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesi gereğince sigorta şirketi ancak sigorta poliçesi çerçevesinde ödemekle yükümlü olduğu tazminatı ödedikten sonra zarar sorumlularına rücu edebilir.
Somut olayda dava dışı sigortalının işyerinde bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere, yangının davalının işyerinden kaynaklandığının sabit olduğu, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın asıl alacak yönünden devamına, temerrüte düşürücü işlem bulunmadığından işlemiş faiz talebinin reddine, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
2-Davalının —— Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 9.861 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Dava konusu alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 673,60 TL’den dava açılırken yatırılan 139,19 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 534,41 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 139,19 TL peşin harç, 59,30 başvurma harcı olmak üzere toplam 198,49 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 3.200,00 TL bilirkişi ücreti, 142,45 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.342,45 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde——Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/01/2023