Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/480 E. 2023/56 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/480 Esas
KARAR NO : 2023/56

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2021
KARAR TARİHİ : 27/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı hakkında — dosya numarası ile açılan icra takibine davalı — tarihinde itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, davacı ile davalı arasında —- beri ticari ilişki bulunduğunu, işbu ilişki çerçevesinde —- arasında—- alım satımı yapıldığını, 2019 yılı itibariyle davacı tarafından satın alınan araçların bedellerinin ödenmesine rağmen davalı tarafından hurda araçların tesliminin eksik yapıldığını, eksik iade sonucu davalı tarafa ödenen paranın iadesinin gerçekleşmediğini, bu sebeple davalının bu borç ilişkisinden kaynaklanan —- borcunun bulunduğunu, davacının borcun ödenmesi için takip tarihine kadar sürekli olarak karşı tarafa bildirimde bulunduğunu, fakat herhangi bir sonuç alamadığını, kendisini şirket yetkilisi olarak ——– —– duruma ———bir şekil çözüm bulacağız şuan bir şey yapamıyorum gecikti biliyorum biraz daha destek rica ediyorum sizden ” dediğini, — niteliğinde olan, —- dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, davacının alım-satım ilişkisine dayalı —– araçlara ilişkin ödemiş olduğu ücretlerin—– şirket arasındaki—– araç-alım satım ilişkisine dayanan —— borcun varlı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açık olduğunu, davalının borcu bildiğini, bu durumun dosyaya sunulu deliller ile sabit olduğunu belirterek davanın kabulüne, davalı borçlunun —- dosyasına vaki itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ———- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—– takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi ——— yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan kök ve ek raporda özetle; Tacir olan tarafların ticari defterleri incelenmiş olup, davacı ——— ticari defterlerinin ——– süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, dava konusu icra takip dayanağı açık hesap alacağını oluşturan davalıya yapılan ödemelerin defterlerinde kayıtlı olduğu, —— takip tarihi itibariyle kendi defterlerinde—– alacaklı gözüktüğü Davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan —- yapılan incelemesinde, davacı şirket tarafından ——-kapsamında davalı şirkete yapılan ödemelere ilişkin olduğu, ödemeler toplam tutarının—- olduğu davacının defterlerinde davalı aleyhine kayıtlı olan—– tutarlı kaydın ispatına ilişkin olarak dava dosyasında herhangi bir bilgi, belgenin bulunmadığı davacı——- ticari defterlerinin ——–beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı davacının 55.363,53 TL açık hesap alacağından davalı aleyhine kayıtlı olan ispata muhtaç —- düşümü yapıldığında davacının —- tarihi itibariyle —-alacağının bulunduğu, tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme ya da haricen başkaca somut belgede ödeme vadesi bulunmadığı ve davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ —— ihtarname ya da eş eğer belge bulunmadığından, takip öncesinde davacı alacağının muaccel olmadığından davacının takip öncesi faiz talebi yerinde olmadığı mahkemenin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunan asıl alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında avans faiz talebinin yerinde olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Bilirkişi tarafından sunulan ek rapor da özetle; Davacının Alacağı Yönünden: davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesinde, taraflar arasındaki ticari ilişkide, davacı şirketin ödemeleri yaptığı, davalı şirketin de fatura düzenlediği, davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlenen faturaları davacı şirketin bağlı bulunduğu ———olarak bildirdiği, karşılığında fazladan ödeme yaptığı, yaptığı ödemelerin dekontlarını da dosyaya sunmuş olduğu, davacı şirketin kendi defterlerinde alacaklı gözüktüğü —- tutardan, dosya kapsamına göre ispata muhtaç olarak değerlendirilen 4.142,76 TL’lik tutarın düşümü yapıldığında, davacı şirketin talep edebileceği tutarın—- olduğu, 3.Ek raporda düzeltildiği, Kök, —- raporlarında bu tutarın sehven —– yazılmış olduğu, önceki raporda sehven — çıkarma işlem hatasının iş bu 3.Ek raporda düzeltildiği hususları beyan ve rapor etmiştir
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir.
Davaya konu icra takip dayanağı açık hesap alacağını oluşturan davalıya yapılan ödemelerin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, —– takip tarihi itibariyle kendi defterlerinde —-alacaklı gözüktüğü dosyaya sunulan dekontların incelemesinde, davacı şirket tarafından—– kapsamında davalı şirkete yapılan ödemelere ilişkin olduğu, ödemeler toplam tutarının — olduğu davacının defterlerinde davalı aleyhine kayıtlı olan ——- ilişkin olarak dava dosyasında herhangi bir bilgi, belgenin bulunmadığı davacı —–ticari defterlerinin ——beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı davacının——- hesap alacağından davalı aleyhine kayıtlı olan ispata muhtaç 4.142,76 TL’nin düşümü yapıldığında davacının —- tarihi itibariyle 51.220,77 TL alacağının bulunduğu ayrıca taraflar arasındaki ticari ilişkide, davacı şirketin ödemeleri yaptığı, davalı şirketin de fatura düzenlediği, davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlenen faturaları davacı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine—-olarak bildirdiği davalı tarafın —- bildirimleri gözetildiğinde davalı tarafça —- teslimi yapılmadığı halde davacı tarafça teslimi yapılacağı kastı ile fazla olarak ödendendiği ispat olunun — alacağı yönünden davacı taraf üzerine —- yükünü ticari defterleri ve davalı-davacı vergi kayıtları uyarınca yerine getirdiği bu aşama ispat yükü yer değiştirerek davalının ödemeye ilişkin —davacıya teslim edilidiği hususunu ispat etmesi gerekirken davalı taraf ticari deffterlerini ibrazdan kaçınmış ve üzerinde düşen ispat yükünün yerine getirmemişir. Tüm bu nedenlerle davacı taraf davaya konu edilen eksik —- teslimi yapılmadığı halde yapılan fazla ödemeye ilişkin bakiye alacağını ispat etmekle usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınmakla açılan davanın kısmen kabulüne fazlaya yönelik talebin yukarıda izah edilen nedenlerle reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamında davalıyı temerrüde düşürücü bir ihtar bulunmamaktadır. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için davalının TBK. 117 (eski TBK. 101) maddesi uyarınca temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) şarttır. Davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair ihtarname ve tebliğ mazbatası bulunmadığı dikkate alınmakla davacının takibe kadar işlemiş faiz alacağı talebi de yerinde görülmemiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
2-Davalının —-Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin —asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı—- davacı tarafça peşin olarak yatırılan 773,67 TL harcın mahsubu ile bakiye—– harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 773,67 TL peşin harç olmak üzere toplam 832,97‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam ——- yargılama giderinin haklılık oranına göre —- davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde —— maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 264,55 TL’nin davalıdan, 1.055,45‬ TL’nin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.