Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/475 E. 2023/411 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/475 Esas
KARAR NO: 2023/411
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 30/07/2021
KARAR TARİHİ:13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından —– numaralı ve 03/04/2019-03/04/2020 tarihleri arasında geçerli ——– poliçesi ile sigorta ettiren ——- adresinde mukim dava dışı —— davalı şirket tarafından üretimi ve bakımı yapılan jeneratör kaynaklı olarak 22.05.2019 tarihinde yangın çıkmış, yangın neticesinde sigortalı işyerinde makine, demirbaş ve bina hasarlarının oluştuğunu, davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğunun itfaiye raporu, eksper raporu ve bilirkişi tespiti ile sabit olduğunu, hasar sebebiyle müvekkili sigorta şirketince yaptırılan ekspertiz sonucunda sigortalıları ——– 17102/2020 tarihinde 37.235,00TL ve 28/02/2020 tarihinde 160.000,00 TL hasar tazminatının dava dışı sigortalısına ödenmiş olduğunu, iş bu sebeple müvekkili tarafından ödenen hasar tazminatının rücuen tazminine ilişkin olarak dava açma zorunluluğunun hasıl olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile, 197.235,00 TL tazminat için 37.235,00 TL tutarındaki alacak için ödeme yapılan 17/02/2020 tarihinden itibaren 160.000,000 TL tutarındaki alacak için 28/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek —— Kısa vadeli Kredilere uyguladığı avans faizi oranında ( değişmesi halinde değişen onanlarda kademeli olarak hesaplanacak) ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar yerinde olmayıp müvekkili şirketin bahse konu yangının çıkmasında herhangi bir kusur ve sorumluluğu olmadığından haksız ve hukuka aykırı davanın reddinin gerektiğini, davaya konu Jeneratörlerin müvekkil şirket tarafından satılmadığı gibi yangının meydana geldiği 12.05.2019 tarihinde müvekkil şirket ile dava dışı sigortalı arasında yapılan periyodik bakım sözleşmesinin de bulunmadığını, dava dışı sigortalı ——– tarafından kullanılan jeneratörler 24.10.2016 tarihinde dava dışı ——– tarafından satılmış ve 18.05.2017 tarihinde ——- kabinli, senkron jeneratörlerin kumanda kablosu bağlantıları ve senkron testleri müvekkil ——— tarafından yapılarak kullanılmaya başlanılmış olduğunu, dava dışı ——– satın alınan jeneratörlerin periyodik bakımları sözleşmesinin bulunduğunu, 2017 31.10.2018 tarihleri arasında müvekkil şirket ——-. tarafından gerçekleştirilmiş olup yangının olduğu tarihte taraflar arasında akdedilmiş bakım sözleşmesi bulunmadığını, 31.10.2018 tarihinde dava dışı sigortalı ile müvekkil şirket arasındaki periyodik bakım sözleşmesi sona ermiş olmakla sunulan tekliflere rağmen dava dışı——– tarafından bakım sözleşmesinin yenilenmediğini, yangının meydana geldiği 22.05.2019 tarihinde ise taraflar arasında herhangi bir periyodik bakım sözleşmesinin mevcut olmadığını, davacı sigorta şirketinin bahse konu yangın sebebiyle, dava dışı sigortalıya ödediği zararı taraflarına rücu edebilmesi için uygun illiyet bağının varlığı gerekmekte olup böyle bir bağlantının bulunmadığını, dava dilekçesi incelendiğinde davacının, müvekkil şirket tarafından dava dışı sigortalı şirkete sunulan servis bakım hizmetlerinin eksik yerine getirildiğine dair bir iddiası ya da beyanı da bulunmadığına göre bu durumda davacının taleplerinin müvekkil şirkete yöneltilesinin mümkün olmadığını, bir başka deyişle, zararlandırıcı yangın olayı ile bu olayın meydana gelmesinin müvekkil şirketin kusurundan kaynaklı olduğuna dair somut herhangi bir delil söz konusu olmadığından davacının rücu talebinin yerinde olmadığını, yangına sebep olduğu iddia edilen Jeneratörler 24.10.2016 tarihinde kurulmuş 2018 yılı sonuna kadar sorunsuz olarak çalışmış, ancak gürültü sebebiyle Jeneratörlerin Belediye tarafından mühürlenmesi üzerine müvekkil şirketin teklifini kabul etmeyen dava dışı sigortalının Jeneratörler için gerekli koşulları taşımayan kapalı alan “baraka” imalatı sonucu yangına sebebiyet verilmiş olduğundan davacının taleplerinin müvekkil şirkete yöneltmesi mümkün olmayıp davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, Satın alınan Jeneratörlerin imalatçı tarafından belirlenen standart forma uygun sigortalı hastane binasının arka tarafından platform üzerinde, atmosfere açık vaziyette devreye alınmış ve bu haliyle 01.11.2017 tarihinde başlayan ve 31.10.2018 tarihinde sone eren periyodik bakım sözleşmesi süresince sigortalı tarafından kullanılmış olduğunu, bir yıllık süreçte olunan gürültü kaynaklı ses şikayetleri üzerine sigortalı Hastane yönetimi tarafından müvekkil şirketten izolasyon teklifi istenmiş olduğunu, sigortalının bu talebi üzerine müvekkil şirket tarafından istenilen ses izolasyonunun sağlanması ve kapalı mekanda Jeneratörlerin sorunsuz çalışmasının temini amacıyla yapılacak kabin görünümü de içeren teklifin 22.06.2017 tarihinde dava dışı sigortalı Hastaneye iletilmiş olduğunu, 31.10.2018 tarihinde sone eren ve dava dışı sigortalı şirket tarafından yenilenmeyen ——- yaklaşık 6 ay sonra dava dışı sigortalı şirket tarafından yeniden sözleşme yapılması amacıyla müvekkil şirket ile iletişime geçtiğini, sözleşme görüşmelerinin yapıldığını ancak henüz sözleşmenin imzalanmadığı sırada dava dışı sigortalının talebi üzerine ve 31.10.2018 tarihinde sona eren bakım sözleşmesi üzerinden 5 ay geçmiş olması kaynaklı jeneratörlerin son durumu ve bakımı için Nisan 2019 tarihinde müvekkil şirket tarafından servis yönlendirilmiş olduğunu, sona eren bakım sözleşmesinden 5 ay sonra teknik ekip tarafından yapılan incelemede; müvekkil şirketten hiçbir görüş ve öneri almaksızın izolasyon işinin başka bir firmaya yaptırılmış olduğu, açık alanda kurulu bulunan ve devreye alınan Jeneratörlerin etrafı ile üzerinin tamamen kapatıldığı, sadece baca çıkışlarının yapıldığı buna karşın her iki jeneratör hava atışlarının binanın dışına taşınmadığı ve yine kapalı alana temiz hava girişi için her iki jeneratör açısından yetecek kadar havalandırma kapaklarının yapılmadığının tespit edilmiş olduğunu, bu durumun servis bakım formunda “Odadaki Soğuk Hava Emişi Sıcak Hava Atışı Yetersiz Olduğu Görüldü, Havalandırma Yetersiz Olduğu Söylendi” şeklinde şerh düşülerek bizzat dava dışı sigortalı şirket yetkilisinin de onayının bulunduğu “servis bilgi formu ile tutanak altına alınmış ve sigortalıya bildirilmiş olduğunu, tüm bu tespit ve uyarıdan 1 ay sonra söz konusu yangının belirtilen sebeplere bağlı olarak meydana gelmiş olduğunu, dava dosyasına delil olarak sunulan ve dava dışı sigortalıdan temin edildiği anlaşılan imzalı sözleşme hiçbir zaman kabul edilmediği beyan edilerek müvekkile iletilmeyen sözleşme olup yangından sonra imzalandığı anlaşılan bu sözleşmenin dosyadaki halinin müvekkiline iletildiğinin ispatının davacıya ait olacağını, davacı tarafından davaya dayanak gösterilerek tek taraflı ve yanlı 08.07.2019 tarihli bilirkişi raporu ile 10.02.2020 tarihli ekspertiz raporunun teknik gerçeklikten yoksun olduğunu, itfaiye tarafından düzenlenen 24.05.2019 tarihli raporda yangın çıkış nedeninin “Jeneratörden” kaynaklı olduğuna dair yer verilen tespitlerin tamamen yüzeysel olup kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketin veya Jeneratörlerin her hangi bir kusuru sonucu olmayıp, olay tarihinde periyodik bakım hizmeti sözleşmesini imzadan kaçınan dava dışı sigortalı Hastanenin konunun uzmanı müvekkil şirketten aldığın ses izolasyon teklifi yerine bu uygulamayı 3. Kişilere jeneratör çalışma şartlarına uygun olmayacak şekilde imal ettirmesi ve standartlara uygun olmayan kapalı alanda jeneratörlerin çalıştırılması sonucu yangın çıktığını, beyanla; davanın reddine, yargılama masrafları ile ücreti vekâlet alacağının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen yangın sebebi ile sigorta şirketinin sigortalısına yaptığı ödemenin rücuen tahsiline ilişkin olarak açılan tazminat davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; ” Davacı ——- tarafından dava dışı ——- ait —— adresinde mukim binanın —– nolu —— kapsamında 03/04/2019 başlangıç ve 03/04/2020 bitiş tarihleri arasında sigorta teminatı kapsamına alındığı, sigorta kapsamına alınan riziko adresinde 22/05/2019 günü saat 18:25 sıralarında alevli bir yangın olayının meydana geldiği, yangına itfaiye tarafından müdahale edilerek söndürüldüğü ve soğutma çalışmalarının akabinde olay yerinin dava dışı sigortalı yetkilisine teslim edildiği, yangının meydana geldiği tarihte riziko adresinde mukim işletmenin sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunduğu; Yangına maruz kalan jeneratörlerinin üretici firmasının Dava dışı —— satın alındığı, jeneratörlerin periyodik bakımlarının davalı —— tarafından 01.11.2017 – 31.10.2018 tarihleri arasında sağlandığı, yangının ise 22.05.2019 günü saat 18:25 sıralarında meydana geldiği anlaşılmış, yangının meydana geldiği tarihte dava dışı sigortalı ile davalı firma arasında akdedilmiş yeni bir bakım sözleşmesi bulunduğuna dair dosya kapsamında her hangi bir belgeye rastlanılmadığı; dava konusu yangın olayının 22/05/2019 tarihinde olduğu ve olay tarihinden 1 ay önce 22/04/2019 tarihli davalı ——- servis formları incelendiğinde; davalı —– “jeneratörün bulunduğu odaların soğuk hava emişi sıcak hava alışı yetersiz olduğu, havalandırma yetersiz olduğu söylendiği” şeklinde yazılı servis formuyla davalı —— tarafından sigortalı hastane yetkililerini uyardığı ve hastane yetkililerinin jeneratör odasında gerekli soğutma tedbirlerini almaması sebebiyle, gerekli dikkat ve özeni göstermemesinden kaynaklı olarak maddi zarara sebebiyet verdiği ve dava konusu olayda hastane yetkililerinin kusurlu olduğu, davalı —– ise eksiklikleri olay öncesinde bildirdiği ve sorumluluğunun bulunmadığı Davacı —— dava dışı sigortalısı —— sayılı poliçe ile hasar tarihini kapsayan işyeri poliçesinin mevcut olduğu, poliçede yangın teminatı yer aldığı; Davacı sigorta şirketi dava dilekçesinde 160.000 TL hasar tazminatının dava dışı sigortalısına 28.02.2020 tarihinde ve 37.235,00 TL hasar tazminatının ise 17.02.2020 tarihinde ödendiğini beyan etmiş, ancak ödeme belgelerini ibraz etmediği; hasar tazminat ödeme belgelerinin ibrazı halinde davacı sigorta şirketini TTK 1472 madde kapsamında sigortalısının haklarına halef olabileceği; ” şeklinde rapor sunulmuştur. Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle; “Dava konusu yangın olayının 22/05/2019 tarihinde olduğu ve olay tarihinden 1 ay önce 22/04/2019 tarihli davalı —— servis formları incelendiğinde; davalı —– “jeneratörün bulunduğu odaların soğuk hava emişi sıcak hava alışı yetersiz olduğu, havalandırma yetersiz olduğu söylendiği” şeklinde yazılı servis formuyla davalı —– tarafından sigortalı hastane yetkililerini uyardığı ve hastane yetkililerinin jeneratör odasında gerekli soğutma tedbirlerini almaması sebebiyle, gerekli dikkat ve özeni göstermemesinden kaynaklı olarak maddi zarara sebebiyet verdiği ve dava konusu olayda hastane yetkililerinin kusurlu olduğu, davalı —– ise eksiklikleri olay öncesinde bildirdiği ve sorumluluğunun bulunmadığı yönünde kök raporda varılmış olan kanaatin değişmediği, Sigorta ve inşaat yönünden kök raporda belirtilen hususlar aynen korunduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur. Bilirkişi heyeti tarafından verilen ikinci ek raporda özetle; “Kök rapor kök raporda varılan sonucu değiştirmeyi gerektirecek hususa rastlanmadığı ” şeklinde rapor sunulmuştur. Taraflar tanık deliline dayandığından 08.03.2022 tarihli duruşmada tanıklar dinlenmiş olup, tanık —— beyanında; “Ben davalı şirket çalışanıyım, 2017/2018 yılları arasında Hastane ile davalı arasında, Jeneratörlerin bakımına ilişkin bir sözleşme imzalandı, bizde sözleşme kapsamında, ayda bir Jeneratörlerin bakımını yaptık, bizim bakım yaptığımız dönemlerde herhangi bir sorun yoktu, sözleşme süresi dolduktan sonra davalı Hastaneye yeni bir teklifte bulunduk ancak hastane teklifi kabul etmedi, bakım hizmetine 4 -5 ay kadar ara verildi, daha sonrasında arıza var diye hastane tarafından davalı şirket arındı bizde arıza kontrolü için hastaneye gittik, gittiğimizde, gürültü sebebi ile jeneratörün belediye tarafından mühürlendiğini gördük, birde ses izolasyonu kabini yapıldığını gördük, kabinin standartlara uygun olmadığını, jeneratör için havalandırmanın yetersiz olduğunu raporumuzda yazıp, rapor hastane yetkililerine teslim ettik, bir kaç ay sonra yine arızaya çağrıldık, gittiğimizde jeneratörün yandığını gördük, bu gidişimizde jeneratör için herhangi bir hizmet sunmadık, hastanenin şebeke elektriğini verdik, İki Jeneratör vardı, Jeneratörden biri yanmıştı, diğerini hatırlamıyorum, jeneratörün kabloları yandıktan sonra jeneratör kendisi zaten durur, yangın sebebi ile kabinin kabloları yanmıştı, İkinci kez gidişimizin sebebini ben giderken bilmiyordum, çünkü şirket aranmakta idi, şirket arandığında ben ne söylendiğini bilmiyorum, yangına sebep olan kabinin kendisidir” şeklinde beyanda bulunmuştur. Tanık —– “Ben davalı şirket çalışanıyım, 2017/2018 yılları arasında Hastane ile davalı arasında, Jeneratörlerin bakımına ilişkin bir sözleşme imzalandı, bizde sözleşme kapsamında, ayda bir Jeneratörlerin bakımını yaptık, bizim bakım yaptığımız dönemlerde herhangi bir sorun yoktu, sözleşme süresi dolduktan sonra davalı Hastaneye yeni bir teklifte bulunduk ancak hastane teklifi kabul etmedi, bakım hizmetine 4 -5 ay kadar ara verildi, daha sonrasında arıza var diye hastane tarafından davalı şirket arındı bizde arıza kontrolü için hastaneye gittik, gittiğimizde, gürültü sebebi ile jeneratörün belediye tarafından mühürlendiğini gördük, birde ses izolasyonu kabini yapıldığını gördük, kabinin standartlara uygun olmadığını, jeneratör için havalandırmanın yetersiz olduğunu raporumuzda yazıp, rapor hastane yetkililerine teslim ettik, bir kaç ay sonra yine arızaya çağrıldık, gittiğimizde jeneratörün yandığını gördük, bu gidişimizde jeneratör için herhangi bir hizmet sunmadık, hastanenin şebeke elektriğini verdik, İki Jeneratör vardı, Jeneratörden biri yanmıştı, diğerini hatırlamıyorum, jeneratörün kabloları yandıktan sonra jeneratör kendisi zaten durur, yangın sebebi ile kabinin kabloları yanmıştı. İkinci kez gidişimizin sebebini ben giderken bilmiyordum, çünkü şirket aranmakta idi, şirket arandığında ben ne söylendiğini bilmiyorum, yangına sebep olan kabinin kendisidir” şeklinde beyanda bulunduğu;
Tanık —– “Ben davalı şirkette teknisyen olarak görev yaparım, ben en son bakıma gittiğimde, jeneratörün —– tarafından mühürlendiğini gördüm, benim gittiğim bakım esnasında, —– kabini dışında sonradan yapılan söz konusu kabin yoktu, daha sonrasında Şirket tarafından hastanede bir sorun olduğu ve gitmem gerektiği konusunda arandım, yola çıkıp gittiğim esnada, şirketin teknisyenini aradım, teknisyen bana rahat bir tavırla yangın olduğunu söyledi, gittiğimde yangını ve dumanlar çıktığını gördüm, ben gittiğimde Hastanenin şebeke elektriği yoktu, teknisyenler elektriği verememişti, ben hastaneye elektrik verdim, Yangın olduğu için jeneratörün olduğu kısma ben geçemedim, iddia edilen kabini de o esnada göremedim, her bakıma gittiğimizde jeneratörün sesli çalıştığı konusunda şikayetler gelirdi, hastane olduğu için jeneratörlerden birisi belediye tarafından mühürlenmişti, diğeri çalışıyordu, Ben jeneratörün mühürlendiğini bakıma gittiğim zaman gördüm, kabin veya mühürlenme ile ilgili olarak ben rapor tanzim etmedim, tek jeneratörün çalışması yüklenme sebebi ile yangına sebep olmaz, aşırı yüklenme olduğunda jeneratör kendisini durdurur” şeklinde beyanda bulunduğu;
Tanık —– ise “Ben davalı firmada servis teknisyeni olarak çalışmaktayım.2017-2018 yıllarında dava dışı sigortalı ile çalıştığım firma arasında bakım sözleşmesi vardı. Bizde sözleşme kapsamında her ay giderek rutin kontrollerimizi yapardık, o zamanlar herhangi bir problem yoktu. Sözleşme bittikten sonra arıza için gittik, gittiğimizde makinelerin oda ile kapatıldığını gördük, sıcaklık açısından bu durumun doğru olmadığını yetkililere ilettik, ve servis formuna da yazdık, yangından sonra da giderek şebeke elektriğinin verilmesine yardımcı olduk. Bise bildirilen arızaya kadar kabinlerin olduğu yere gidilmedi diye biliyorum” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür.
Somut olayda davacı sigorta şirketi sigortalısına 17/02/2020 tarihinde 37.235,00 TL, 28/02/2020 tarihinde 160.000,00 TL ödeme yaparak dava dışı sigortalısının haklarına sahip olmuştur. Davacı sigorta şirketi sigortalısının iş yerinde çıkan yangının kaynağının davalının üretim ve bakımını yaptığı jeneratörden kaynaklandığını iddia etmektedir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden yangına konu jenaratörlerin periyodik bakımlarının davalı tarafından yapıldığı, yangının 22/05/2019 tarihinde saat 18:25’te meydana geldiği, yangın tarihini kapsayan tarafların imzalarını da içeren bir bakım sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar yangın tarihini kapsar bir bakım sözleşmesi fotokopisini davacı taraf dosyaya sunmuş ise de davalı tarafça sözleşme inkar edilmiş olup sözleşme aslının sunulması için davacı tarafa süre verilmiş, dava dışı sigortalıya yazı da yazılmış ise de sözleşme aslı dosyaya sunulamadığından yangın tarihinde bir bakım sözleşmesi bulunmadığı değerlendirilmiştir. Davalının dava konusu jeneratör için düzenlediği 22/04/2019 tarihli periyodik bakım formunda ” jeneratör grubunun havalandırmasının yetersiz olduğu, jeneratörlerin bulunduğu odaların soğuk hava emişi sıcak hava alışı yetersiz olduğu, havalandırmanın yetersiz olduğunun” bildirildiği görülmüştür. Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda da ” havalandırma yetersiz olduğu söylendiği” şeklinde yazılı servis formuyla davalı —— tarafından sigortalı hastane yetkililerini uyardığı ve hastane yetkililerinin jeneratör odasında gerekli soğutma tedbirlerini almaması sebebiyle, gerekli dikkat ve özeni göstermemesinden kaynaklı olarak maddi zarara sebebiyet verdiği ve dava konusu olayda hastane yetkililerinin kusurlu olduğu, davalı ——- ise eksiklikleri olay öncesinde bildirdiği ve sorumluluğunun bulunmadığı ” yönünde değerlendirme yapıldığı dikkate alındığında davalının yangının meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, dava dışı sigortalının jeneratörün soğuması için gerekli tedbirleri almayarak yangına sebep olduğu kanaati ile davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.368,29 TL harcın mahsubu ile artan 3.188,39 -TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 30.585,25-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ———-bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/06/2023