Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/468 E. 2021/801 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/468 Esas
KARAR NO: 2021/801
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 14/11/2019
KARAR TARİHİ: 15/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında —– tarihinde kira sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeden kaynaklı davalı adına kesilen fatura bedelleri ve sözleşme kapsamında ödenmesi kararlaştırılan trafik cezalarının davalı tarafından ödenmediğini, davacının ödemelerin tahsil amacı ile icra takibi başlattığını, davalının itirazı ile icra takibin durduğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne itirazın iptaline icra takibinin devamına, davalının takip miktarı üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının ——- şirket olduğu, bu kapsamda taraflar arasında taşıt kira sözleşmesi imzalandığını, yapılan taşıma işinde paletler kullanıldığı, davaya konu faturaların ise taşımacılık işinde kullanılan paletlerin iadesinin dava dışı—– yapılamaması nedeniyle davalı tarafından davacıya fatura edilerek mahsup edildiğini, davacının iş bu faturaları kabul etmemesinden kaynaklanan dava konusu tutarı kabul etmediği dava konusu trafik cezası ile ilgili ise taraflar arasındaki sözleşmeye dayandırılamayacağını ve davalı yanın cezadan sorumlu olmadığı beyan edilerek davanın ve ihtiyati haciz talebinin reddine davacının nasıl alacağın %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İtirazın İptali —— davasıdır.
—– sayılı kararı ile kaldırılmakla mahkememizin yukarıda esası yazılı numarasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, — takip dosyasının incelenmesinde; — tarihinde başlatılan takibin ödeme emrinin borçluya —- tarihli itiraz dilekçesinde borca ve tüm ferilerine itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, — yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, huzurdaki davanın —- tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasında —– kaynaklanan bir ilişkinin varlığının tespit edildiği, dava konusu edilen —— bedelli faturalar davalı şirketin ticari defter kayıtlarında mevcut olduğu, taraflar arasından söz konusu bu fatura bedellerine, fatura kapsamında yapılan taşıma işine istinaden bir husumet bulunmadığı, husumetin birincisi davalı şirket tarafından davacıya teslim edildiği iddia edilen ——- davalı tarafın uhdesinde kaldığı, geri verilmediği, bu sebepten ötürü davalı şirket tarafından — numaralı ve depoya teslim edilmeyen palet yansıtma bedeli açıklamalı —–tutarlı fatura bedelinin, davacının alacağından mahsup edildiği, davalı şirketin ticari defter kayıtlarından ve taraf beyanlarından görüldüğü, davalı şirketin düzenlediği fatura davacı tarafından kabul görmemiş ve ticari defterlere işlenmediği, davalı şirketin —– — davacıya teslim ettiğine ilişkin dava dosyasına ve tarafına herhangi bir belge — ibraz edilmediği, dava dosyasına sunulan belgeler üzerinden; —-paletin davacı tarafın uhdesinde kaldığı ve davalı tarafından faturaya bağlanan hurda bedelinden de davacının davalıya karşı sorumlu tutulabileceğini, denetime elverişli bir şekilde söyleyebilmek mümkün görünmediği bu sebepten ötürü davalı şirketin davacında —- bedeli davacıya olan borcundan mahsup etmesi yerinde görülmediği, taraflar arasında münakit —- kapsamında davalı taraf davacının maliki ve sürücüsü olduğu —- konumunda olduğu, bu kapsamda belli bir güzergâh üzerinde sevk irsaliyesi eşliğinde taşınacak yüke tahsis edilen— plakalı aracın azami yüklü ağırlığın izin verilen miktarı aşıp aşmadığının kontrolünü araç sürücüsünün sefere başlamadan yapması gerektiğinden, aşırı yüklü araca bu sebeple yazılan cezayı “işleten ödese bile sürücüden” talep edebileceğinden —-davacının sorumlu olduğu, açıklanan bu sebepten ötürü davacının davalı şirketten——– ilişkin tahakkuk veya ceza kararı örneği dosyada olmadığından;davacının bu bedeli,“araç maliki ve sürücüsü” olarak kendi kusuruna ilişkin bir ceza tahakkuku için mi, yoksa taraflar arasında sözleşme ile kararlaştırılan “müşterek ve müteselsil” sorumluluk kapsamında “işleten” konumundaki davalının mesul olması gereken bir ceza tahakkuku için mi ödediği ise denetime elverişli bir şekilde tespit edilemediği, bu nedenle davacı tarafın——- yıllarında işletme esasına göre defter tutan vergi mükellefleri defter beyan sistemine tabi olmaları sebebiyle defter tastik zorunluluklarının bulunmadığı İşletme defterinin niteliği itibariyle alacak ve borç tespit edilmesine elverişli bir defter olmadığı, açıklanan bu sebeplerden ötürü davacı tarafın ticari defterlerinden davalı şirketten alacağına ilişkin bir tespitin yapılmasının mümkün olmadığı davalı şirket tarafından ibraz edilen—- açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, kayıt nizamı bakımından—- uygun olduğu, ticari defterlerin davalı lehine veya aleyhine delil kabiliyetlerinin bulunduğu, davacı——alacaklı olduğu, takip tarihi itibariyle davacı taraftan bu bedeli talep edebileceği davacı şirketin Davalı’dan takip sonrası talep edebileceği hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Somut olayda davalı tarafın da ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu, tarafların kendi lehlerine delil niteliğine sahip olduğu, davalının ticari defterleri uyarınca —- kaydı olarak alacaklı bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak davalını; depoya teslim edilmeyen palet yansıtma bedeli açıklamalı — tutarlı fatura bedelinin, davacının alacağından mahsup edildiği, davalı şirketin ticari defter kayıtlarından ve taraf beyanlarından görüldüğü, davalı şirketin düzenlediği fatura davacı tarafından kabul görmemiş ve ticari defterlere işlenmediği, davalı şirketin —paleti davacıya teslim ettiğine ilişkin dava dosyasına ve tarafına herhangi bir belge—— edilmediği, görülmekle davalının mahsup işlemine itibar edilmemiştir. Taraflar arasındaki taşıma işleminin verildiği hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığından , Davacı tarafın kestiği faturaların davalı şirket defterlerine kaydedildiği görülmekle yukarıda izah edilen nedenlerle davacı tarafın davalı şirketten alacağının —- alacaklı olduğu, bilirkişi raporunca sabit olduğundan —- uyarınca ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —–. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” Hükmü dikkate alınarak usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kısmen kabulü fazlaya yönelik talebi ise reddine dair hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı taraf her ne kadar kötüniyet tazminat talebinde bulunmuş ise de; davacı takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğu da ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
DAVANIN KISMEN KABUL İLE KISMEN REDDİNE,
1-Davalının—– yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Şartları oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatına verilmesine yer olmadığına,
4-Karar harcı 759,07 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 228,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 530,82‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 228,25 TL peşin harç olmak üzere toplam 272,65‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 932,40 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 775,22 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.253,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10—— ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin e duruşma vasıtası ile kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/10/2021