Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/462 E. 2023/140 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/462 Esas
KARAR NO : 2023/140

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2021
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirketin abonesi olduğunu, tesisat adresi olan —– adresine sağlanan enerji bedeline karşılık olan tüketim fatura bedellerini ödemediğini, bu sebepten davacı tarafından davalı borçlu aleyhine ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla —— sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, borçlu davalının 30/11/2020 tarihli dilekçesi ile icra takibine itiraz ettiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı tarafından eldeki davaya herhangi bir cevap verilmemiş HMK 128 madde hükmü uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamı inkar etmiş sayılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, —— Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 13/04/2022 tarihli bilirkişi raporu ile ; davacı —— arasında 16.03.2020 tarihinde “Perakende Satış Sözleşmesi” imzalandığını fakat dava dosyasına sunulan sözleşmede, adres, tesisat numarası, müşteri numarası vb. herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Yani tüketimlerin yapıldığı adresle sözleşme adresinin aynı olup olmadığının tespiti yapılamadığını, davacı elektrik şirketi tarafından, takibe dayanak yaptığı 5 adet faturadan sadece 1 adetinin dosyaya sunulduğunu, diğer 4 adet tüketim faturası ne icra dosyasında nede dava dosyasında bulunmadığını, hesaplamanın takibe konu edilen alacaklar üzerinden yapılması durumunda mahkemenin sözleşme adresi ile fatura adresinin aynı olduğuna ve dava dosyasına sunulmayan takibe konu edilen faturalar üzerinden hesaplama yapılmasına karar vermesi durumunda, davacı şirketin, Asıl alacak 406,32 TL, gecikme faizi 43,63 TL ve gecikme faizinin KDV’si 6,54 TL olmak üzere, toplam alacağının 456,49 TL olacağı hesaplamanın dava dosyasına sunulan fatura üzerinden yapılması durumunda mahkemenin sözleşme adresi ile fatura adresinin aynı olduğuna ve alacak hesabının sadece dava dosyasına sunulan 1 adet fatura üzerinden yapılmasına karar vermesi durumunda, davacı şirketin, asıl alacak 2,12 TL, gecikme faizi 0,02 TL ve gecikme faizinin KDV’si 0,0036 TL olmak üzere, toplam alacağının 2,14 TL olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce davacı vekilinin itirazı üzerine bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 26/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporu ile davacı —– ile davalı—– arasında,——numaralı tesisatta 16.03.2020 tarihinde,—— numaralı hesap numarası ve —– müşterim numarası
üzerinden “Perakende Satış Sözleşmesi ” imzalandığı,davacı elektrik şirketi —– tarafından—— adresinde kurulu bulunan ——- numaralı tesisattaki elektrik tüketiminden dolayı düzenlenen 5 adet tüketim fatura bedelinin, davalı tarafından ödediğine dair herhangi bir belge sunmadığından, davalının bu fatura bedellerinden sorumlu olacağı, davacı şirket alacağının, 406,32 TL asıl alacak, 43,63 TL gecikme faizi ve 7,85 TL gecikme faizinin KDV’si ve 4,45 TL geçmiş dönem gecikme faizi olmak üzere, Toplam alacağının 462,25 TL olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı tarafından elektrik kullanımı sebebi ile tahahhuk ettirilen elektrik faturasının ödenmediği, bilirkişi raporu ile de davalının elektrik kullandığı görülmüştür. Bilirkişi tarafından yapılan teknik inceleme ve hesaplama dosya içeriğine ve hadiseye uygun bulunduğundan mahkememizce de hükme esas kabul edilmiştir. Bu nedenle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Eldeki davada alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddi ile davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 179,90 TL’den dava açılırken yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 120,60 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 başvurma harcı olmak üzere toplam 118,60 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti, 188,05 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.088,05 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 462,25 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.