Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/453 E. 2022/417 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/453 Esas
KARAR NO: 2022/417
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/07/2021
KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —- bünyesinde yer alan şirketleri devraldığı ve — bünyesine kattığı, bu — müvekkil —– bünyesine geçen şirketlerden olduğu, müvekkil şirket, —- alacaklarını kül halinde devraldığı, bu sebeple —— Tarafından verilen hizmetleri, yapılan sözleşmeleri ve kesilen faturaları da müvekkil şirket bünyesine geçtiği, —- birleşme ile birlikte —- altında hizmet vermeye devam ettiği, müvekkil şirketin , ——– öncü ve güvenilir bir firma olduğu, müvekkil şirket ile borçlu davalı arasında borçlu davalının reklamlarının müvekkil şirkete ait televizyon kanalında yayınlanması için anlaşmaya varıldığı, Müvekkil şirketin, bu antlaşma gereği, imtiyaz sahibi olduğu ——-kanalında davalı/ borçlu şirketin reklamlarını yayınlayacak karşılığında ise verilen hizmetin bedelini davalı -borçludan tahsil edeceği aradaki ticari ilişkinin varlığı konusunda mutabakatsızlığın mevcut olmadığı, davalı borçluya müvekkil şirket tarafından verilen hizmetlerine karşılığı olarak faturalar düzenlendiği, ancak borçlu şirket tarafından ödemelerin geciktirildiği, — adet vade farkı faturasının e- fatura olarak tanzim edildiği ve karşı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı- borçlunun Fatura tutarlarının bir kısmını ödediği ancak bakiye miktarlarının ise ödemediği, davalı tarafından —- yasal sürede faturaya herhangi bir itirazda bulunulmadığı borçluya defalarca müvekkil şirket çalışanları tarafından ulaşılmaya çalışıldığı ancak olumlu bir yanıt alınamadığı, bu sebeple de icra takibi başlatma gereği hasıl olduğu, müvekkil şirket, alacağının tahsili için davalı borçlu aleyhine ——–dosyası ile icra takibi başlatıldığı, başlatılan icra takibine, davalı şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiği, cari hesap kayıtlarının, faturaların incelenmesiyle ve tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesiyle davalı şirketten alacaklı olduklarının anlaşılacağı, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——— dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı tarafın incelemeye katılmadığını ve dosyada herhangi bir yerinde inceleme taleplerinin de bulunmadığını bu sebeple davalı yanın defter ve kayıtlarının incelenemediğini, Davacı şirketin—- yılına ait ticari defter ve belgelerinin inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, —- numaralı, —- tutarlı faturanın ticari —- olarak düzenlenmesinden dolayı; TTK md.18’de belirtilen yöntemler ile faturaya itiraz edilmesine ilişkin olarak TTK md.21’de belirtilen —- günlük süresi içerisinde itiraz edilebileceği, ancak dosya içerisinde davalı tarafından itiraz edildiğine ilişkin bir belge olmadığı, iş bu faturanın usulüne uygun olarak düzenlendiği, taraflar arasında ki ticari ilişkinin—- nolu fatura ile başladığı, davacı yan tarafından davalı yana —- tutarında —- adet fatura düzenlendiği, davacı yan tarafından alacaklarını —- devrederek tahsil ettiği beyan edilmiş, —- yılında davacı yan tarafından davalı yana — nolu dava konusu ——- dahil—-tutarlı —- faturası düzenlediği, bu faturaya istinaden davalı yan tarafından ——- açıklaması ile — tutarlı fatura düzenlendiği, bu fatura sonrası davacı yanın —- davalı yandan alacaklı gözüktüğü, bakiye tutarının — yılına devrettiği, takip tarihi itibari ile davacı yanın davalı yandan — alacaklı göründüğü, davacı yan — tarihli icra takibinde asıl alacağa tahsil tarihine kadar işleyecek—— faiz talep etmiş ise de bir alacağa faiz talep edilebilmesi için ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması, taraflar arasında faiz yönünden bir sözleşme olması ya da karşı borçlunun bir ihtar ya da ihbarla temerrüde düşürülmesi gerektiği, davacının davalıyı temerrüde düşürmediği görülmekle Mahkeme aynı kanaatte değilse; faturanın keşide tarihinden itibaren – gün sonra kesinleştiği hesaplanarak; —–Asıl alacağı için toplam — faiz talep edebileceği, Davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden ——tarihinden tahsil tarihine kadar alacaklarına faiz ve temerrüt faizine ilişkin kanun hükümlerine istinaden temerrüt faiz talep edebileceği, şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. —— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir. Davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğunun usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporu ile sabit hale geldiğinden bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının—- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 201,08 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 141,78-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 118,60 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 97,60 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 897,60-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.943,68-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, verilen karar kesin olmak üzere; verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/06/2022