Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/451 E. 2022/141 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/451 Esas
KARAR NO : 2022/141

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 14/07/2021
KARAR TARİHİ : 01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davalıya ait malların taşınması için hizmet verildiği, bu hizmete ilişkin davalı adına fatura kesildiği ancak fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediği, davacı tarafından bu fatura bedellerinin tazmini için öncelikle —icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun borca itiraz ettiği ve takibin durduğu, zorunlu arabuluculuk yoluna başvuru yapıldığı ve anlaşma sağlanamadığını beyanla, davalı borçlunun —— borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsiline, mahkeme masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—–. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —-dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından 05.05.2021 tarihinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davalı yan — ibraz etmediğinden inceleme yapılamadığı, davacı şirketin—— yılına ait ticari defter ve belgelerinin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davalının açık hesabına 29.04.2021 takip tarihi itibariyle ——– borç kaydettiği, karşılığında 90.000,00 TL alacak kaydı girmek suretiyle 22.629,82 TL borç bakiyesinin bulunduğu, eş deyişle davacının kendi defterlerinde davalı şirket den 22.629,82 TL alacaklı olduğu, karşılaştırılan — formlarının incelenmesinde; Davalı ..— davacıdan—- yılında 9 adet belge/fatura karşılığı — tutarında mal/hizmet alımı yaptığı, bahse konu alımlara ilişkin—- düzenlemek suretiyle bildirimde bulunduğu, davacının — tutarında mal/hizmet satışı gerçekleştirdiğini bildirdiğinin tespit edildiğini, sonuç olarak; Davacı alacağı ve teslim, tesellüm yönünden: ——tarihli takibe ilişkin fatura alacağını oluşturan faturaların davacı tarafın kendi defterlerinde 22.629,82 TL tutarı kadar alacaklı gözüktüğü, mahkemenin talebiyle dosyaya kazandırılmış olan ve raporun incelenen — formu — davalıya ait —formlarının incelenmesinde; davalının — olmak üzere davacı taraftan alım yaptığını bağlı bulunduğu — “alım” olarak bildirmiş olduğu tespit edilmekle taraflar arasındaki ticari ilişki ihtilafsız olduğu, dava konusu takibin fatura alacağına ilişkin başlatılmış olduğu, davacı tarafın incelenen defterlerinde — takip tarihi itibariyle kendi defterlerinde — alacaklı gözüktüğü bu kapsamda davacının kendi defterlerinde kayıtlı olan 22.629,82 TL tutarı kadar olan alacağını talep edebileceği, davacının davalı tarafa düzenlenmiş olduğu takip konusu faturaların davalı tarafından da bildiriminde bulunduğundan teslim/tesellüm ispatına ilişkin karinelerin oluştuğu, bu kez ispat yükünün davalı şirkete geçtiği, davalının işbu fatura bedellerin in tamamını ödediğini ispat etmesi gerektiği, bu hususta dosya kapsamında somut herhangi bir belge bulunmadığı, takip konusu davacı alacağının kendi defterlerinde kayıtlı olan 22.629,82 TL tutarlık kısmını ispat etmiş olduğunu, davacının takip öncesi için taraflar arasında önceden kararlaştırılmış temerrüt günü, sözleşme ve herhangi bir ihtar, ihbar dosya kapsamında yer almadığından takip öncesi faiz talebinin yerinde olmadığı, Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen davacı lehine hüküm kurması halinde; taraflardan birinin tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için 3095 s.k m.1/1 kapsamında yasal faizi talebinin yerinde olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının— delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir.
— ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle davacıdan faturaya konu hizmeti almış sayılacaktır. — tetkikinde davacı ve davalının——- bir fatura dışında — olduğu, davacı tarafından davalıya kesilen faturaların davalı tarafça vergi dairesine bildirildiği görülmüştür.— Sayılı kararı) Davalı tarafın —defterlerini inceleme için sunmamış olması, davacının defterlerinin lehine delil olması ve davalı tarafından bir fatura hariç — usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıya faturaya konu taşıma hizmetini sunduğu, davalının hizmet bedelini ödemediği kanaati ile davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamında davalıyı temerrüde düşürücü bir ihtar bulunmamaktadır. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için davalının TBK. 117 (eski TBK. 101) maddesi uyarınca temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) şarttır.
Takibe kadar işlemiş faize yönelik davalı itirazının haklı olduğu değerlendirilerek takibe kadar işlemiş faiz tutarı bakımından davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —-. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 22.629,82 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.545,84 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 311,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.234,60 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 311,24 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 370,54 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 89,20 TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 989,20 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 868,66 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli ——- esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —– arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.159,15-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 160,85 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı , davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.