Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/445 E. 2022/902 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/445 Esas
KARAR NO: 2022/902
DAVA: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/07/2021
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine, davalı tarafından —- sayılı dosyası ile takip başlattığını, icra takibinin fahiş ve hukuka aykırı reeskont faizi işletildiğini, bu reeskont faizine de faiz işletildiğini, icra takibindeki faturaya bir itirazı olmadığını, icra takibinde fatura tarihinden takip tarihine kadar—-reeskont faizinin iki defa eklendiğini, takip tarihinden sonra —- faize tekrar faiz işletildiğini, davalının fatura tarihi —– olmasına rağmen —-günlük sürenin sonu olan —- tarihinden itibaren faiz işletmesi gerekirken takipten önce iki defa — yıllık reeskont faiz işletildiğini, takipte sonra bu faizlere de faiz işletildiğini beyanla; davanın kabulü ile, —-sayılı icra dosyasındaki takipten önce ve takipten sonra hukuka aykırı olarak işletilen faiz bedelleri yönünden borçlu olmadığının tespitine, alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla davalının tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takibe itirazda bulunmadığını, takibin kesinleştiğini, icra takibindeki asıl alacakların hatalı yorumlandığını, asıl alacakların faiz olarak değerlendirildiğini, takip talebi ve ödeme emrinde—- ödeme tarihli alacak,—–ödeme tarihli alacak olmak üzere toplamda işlemiş faiz hariç —— bedelin talep edildiğini, yapılan işlemlerin ticari iş niteliğinde olması sebebi ile takip önce ve sonrası işlemek üzere avans faizi talep edildiği, işletilen bütün faizlerin her birinin ayrı alacak için işletildiğini, takibe konu alacakların her birinin farklı dönemlere ait olduğunu beyanla, davanın reddine, davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının İ.İ.K.m.72/4 uyarınca alacağın %20’ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı aleyhine başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davası istemine ilişkin olup yargılama devam ederken icra dosyasının infaz ile kapatılması sebebiyle menfi tespit davası istirdat davasına dönüşmüştür..
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; ” Davacı şirketin —- yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalı şirketin —–yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, Davacı şirketin delil niteliğine haiz ticari defterlerinde Davalı şirket ile borç/alacak ilişkisinin bulunmadığı, Davalı şirketin delil niteliğine haiz ticari defterlerinde Davacı şirketten —- alacaklı olduğu, Davalı —- tarafından —- tarihinde Davacı —– asıl alacak, —–takip talebi başlatıldığı, Dava konusu edilen —- faturanın ——– açıklaması ile tanzim edildiği ve işbu faturaya ilişkin taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yapılan incelemelerde, icra takibine konu edilen —— tutarlı faturanın e-arşiv fatura olarak tanzim edildiği, faturanın suretinde Davacı şirket adına e-posta adresinin bulunmadığı görülmüş olmakla birlikte 2. Maddede izah edildiği üzere işbu fatura hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı ancak icra takibine konu edilen —– tutarındaki iki ayrı alacak talebinin Davacının dilekçesinde beyan etmiş olduğu üzere reeskont avans faizi olmadığı, toplam —- tutarındaki alacağa —– istinaden talepte bulunulduğu, ancak bu alacak talebine ilişkin bir faturalaşmanın görülmediği, bu kapsamda bir evrak sunulmadığı, iki tarafında ticari defterlerinde ——– tutarında borç/alacak kaydının bulunmadığı, Dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde, Davacı ve Davalı şirketin ticari defterlerinde alacağa konu edilen — tutarındaki faturanın görüldüğü, bu hususta bir uyuşmazlık bulunmadığı, Davacı şirketin ticari defterlerinde —- alacaklı olduğu ancak işbu faturaya ilişkin olarak icra takip tarihinden sonra ödemeler yapıldığı, Menfi tespite konu edilen — tutarındaki iki adet alacak talebinin reeskont avans faizi olmadığı,—–tutarındaki alacak bakiyesinin —– ilişkin olduğu, işbu alacağa ilişkin olarak yalnızca —– yazışmalarının sunulduğu ancak bu alacak talebi yönünde faturalaşmanın her iki şirketince ticari defterlerinde görülmediği, iki tarafında ticari defterlerinde ilgili tutarların kayıtlı olmadığı, alacağa dayanak faturalaşmanın mevcut olmadığı anlaşıldığından ——– talebinin yerinde olmadığı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda uyuşmazlık davalı tarafından—- hizmet bedeline ilişkin fatura alacakları dışında sunmadığı hizmetleri sunmuş gibi göstererek faiz talebini hizmet bedeli adı altında icra takibine —– iki adet hizmet bedeli adı altında konu edip etmediği, davalının iki adet ——– hizmet bedeline ilişkin olarak hizmeti sunup bedele hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı görülmektedir.
Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir.
Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir.
Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.
Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.
Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır———
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde——— ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez.
Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi de İİK’nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Buna göre menfi tespit davasının devamı sırasında borcun herhangi bir nedenle ödendiği iddiası üzerine mahkemece bu iddia araştırılıp ödemenin kanıtlanması halinde, talep olmasa dahi dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir.
Eldeki davada davacı taraf iki adet ——- hizmet bedeli yönünden borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası açmış ancak yargılama devam ederken icra dosyasının —-tarihinde infazen kapatılması nedeniyle menfi tespit davası istirdat davasına dönüşmüştür. Dava konusu olmayan hizmet bedeli olan —- fatura bedeline ilişkin bir uyuşmazlık yoktur ve hir iki tarafında ticari defterlerinde kayıtlıdır. İcra takibinde davalının davacıdan faiz adı altına bir talebinin olmadığı,—– iki adet hizmet bedeli talebinin olduğu anlaşılmıştır. Davacı da bu hizmet bedelleri sebebiyle davalıya borçlu olmadığını iddia etmektedir. Tarafların ticari defterlerinde —— adet hizmet bedeline ilişkin bir kaydın rastlanmadığı görülmüştür. Davalı taraf ticari defterlerde kaydın olmamasının alacağın olmadığı anlamına gelmediğini, uyuşmazlık konusu hizmete ilişkin faturalaşma yapılmayacağı konusunda mutabık kaldıkların, taraflar arasındaki yazışmalarda da bu durumun anlaşıldığını beyan etmiş ise de cevap dilekçesi ekinde yer alan yazışmaların tetkikinde davacı şirket yetkilileri ile yapılmış bir yazışma bulunmadığı, davacı şirket yetkililerinin borca ilişkin bir ikrarının bulunmadığı anlaşılmıştır. Eldeki davada alacaklı olduğu hususunda ispat yükü davalı takip alacaklısı üzerinde olduğu için davalı tarafa cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmış olması sebebiyle yemin delili hatırlatılmış, davalı tarafça yemin metni sunulmuş ve yemin metni davacı şirket yetkilisine tebliğ edilmiştir. Davacı şirket yetkilisi —- tarafından davalı şirkete—— borçlarının olmadığı, fatura kesilmeden elden ödeme yapılacağına ilişkin taahhütte bulunmadığı hususunda yemin ettiği görüldüğünden davalı taraf davacıdan uyuşmazlık konusu alacak kalemleri yönünden alacağını ispat edemediğinden davacı tarafından davalıya icra tehdidi altında ödenen bedelin davacı tarafa iadesine karar vermek gerekmiştir.
Davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davacının (borçlunun) üzerindedir. Davacı tarafından davalının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davacının kötüniyet tazminatı talebi de reddedilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,—–dosyasında takibe konulan edilen iki adet —— bedelli —– açıklamalı toplam —- hizmet bedeli nedeniyle davacı tarafından cebri icra altında ödenen bedel olan —– davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Koşulları bulunmadığından davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
3-Karar harcı 2.732,4 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30 -TL harç ile 683,10 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 1.990,00 -TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin nispi harc ve 683,10 Tamamlama harcı olmak üzere toplam 801,70 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 145,00 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.145,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/12/2022