Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/440 E. 2022/665 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/440 Esas
KARAR NO: 2022/665
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 05/03/2020
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; —— sayılı dosyasında, mahkemece —- neticesinde müvekkili şirketin, dava konusu iş kazasında kusuru olmamasına rağmen davacı lehine hükmedilen tazminattan sorumlu tutulduğunu ve başlatılan icra dosyası borcunun tamamını ödemek durumunda kaldığını, müvekkili—- yılında inşa ettirmek istediği binanın yapım işi için—– şeklinde sözleşme akdedildiğini, —-Tarihinde inşaat alanına gelen —-yerindeki—— ait —– kendisine çarpması nedeniyle kaza geçirdiğini, davacı tarafından ikame edilen iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemli davanın——dosyası ile görüldüğünü ve davacının davasının kısmen kabulü ile ödenmesi gereken tazminatın davalılar tarafından müşterek ve müteselsilen tahsili yönünde hüküm kurulduğunu, müvekkili şirketin söz konusu kazada hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, zira müvekkili —- araç bakım, servis, satış ve kiralama işi ile iştigal etmekte olduğunu,– söz konusu olmadığını, nitekim inşaatın yapılma işini —– şeklinde imzalanan sözleşme vasıtası ile —– vermiş bulunduğunu, bu bakımdan taraflar arasında asıl işveren – alt işveren ilişkisinden söz edilmesinin mümkün olmadığını ve müvekkilinin söz konusu kazadan sorumluluğunun bulunmadığını, dolayısıyla, söz konusu kazada müvekkili şirkete kusur atfedilmesinin hukuken olanaklı olmadığını, nitekim —– Karar sayılı dosyasında alınan üç adet kusur raporundan ikisinde müvekkili —arasında asıl-alt işveren ilişkisinin bulunmadığı ve müvekkilinin kazadan sorumluluğu olmadığının tespit edildiğini, ancak mahkemenin, ilk iki raporla açıkça çelişen son rapora göre hüküm kurduğunu, bu durumun taraflarınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili—- kusursuzluğunun tespiti açısından işbu davanın ikame edildiğini, sonuç olarak, müvekkili şirketin kusuru ve sorumluluğu olmadığı halde ödemek durumunda kaldığı—– ödeme tarihi olan ——- tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine, gerekli araştırmanın yapılarak, davalıların mal varlığı üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir şerhi işlenmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı —– vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu tazminattan sorumluluk kapsamında kusur oranlarının —–sayılı ilamı ile belirlendiğini ve işbu kararın kesinleştiğini, davacının yeniden kusur tespiti talebinin değerlendirilmesi ve kesinleşmiş hükümle ilgili esastan inceleme yapılıp başkaca bir karara varılmasının hukuken mümkün olmadığını, İlk derece mahkemesi hükmünün kesinleşmesiyle birlikte hukuken menfi ve müspet sonuçlar ortaya çıkmakta olduğunu, kesin ve/veya kesinleşmiş kararların kesin delillerden olduğunu, bu bağlamda daha önce açılan bir dava neticesinde verilen kararla lehine kesin karar oluşan kişinin, yeniden aynı olguları ispatlayıp, haklılığını kanıtlamaya ihtiyaç duymayacağını, böylece kesin hükmün hukuki güveni temin ettiğini savunarak davaya konu zarar sorumluluğu ve kusur oranları bakımından kesinleşmiş yargı kararı bulunduğundan taraflarınca kesin hüküm itirazında bulunulmakla, davanın öncelikle usule aykırılık sebebiyle reddine, aksi kabul halinde, kesinleşmiş —— kararındaki kusur oranları doğrultusunda davalılara sorumluluk yüklenebileceğinin kabulü ile kusur oranları ve hakkaniyet göz önünde bulundurularak yapılacak hesaplama doğrultusunda davalılar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasına, fazlaya dair talebin reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —–tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Yaklaşık —– önce belirtilen iş kazasının olduğu —- olduğunu, kaza raporunda kendisinin de suç unsurunda belli bir oran nispetinde hatalı olduğu kanısına varıldığından kendisinde de para talep edildiğini, kendisinin hiçbir suçu olmadığını bu sebeplede davaya, borca ve davadan kaynaklı hertürlü gidere itiraz ettiğini, buradaki işveren firmanın —— ve ana yüklenicinin de —– olduğunu, aralarında iş akdi sözleşmesi bulunduğunu,—– işin kazı kısmını bir ——- verdiğini, kendisinin kullandığı makinenin ise taşerona kiralık olarak çalışan iş makinesi olduğunu, kazanın —- ise; elektrik arızası için sahaya gelen görevli kişinin rastgele sorduğu bir kişinin söylemi doğrultusunda o esnada çalışan makinenin yanına gelerek arıza tespiti yapmaya çalıştığını, kendisinin o esnada makina kullandığı için görevli kişinin varlığından dahi haberdar olmadığını, çalışma esnasında makinenin arka tarafında olduğundan görmesinin mümkün olmadığını, yaklaşık—– geçtiğini ve dönüş esnasında makinanın ağırlık tarafı değmek suretiyle görevli kişinin kazı yapılan hafriyat sahasının içine düştüğünü, iş güvenliği alması gereken yada alinan iş güvenliğini denetleyecek tarafın —— olması gerektiğini, kendisinin——— olduğunu, söz konusu kazada sorumlu tutulmaması gerektiğini savunarak aleyhinde açılan davaya süresi içinde itiraz ettiğini, avukatlık ücreti dahil her türlü masrafı kabul etmediğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava; iş kazasına dayalı rücuen tazminat davasıdır.
4857 sayılı İş Kanununun Tanımlar başlıklı 2/1. maddesinde; “Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye isçi, İşçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan İlişkiye iş ilişkisi denir, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.” şeklindeki düzenleme,—–Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde —— gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği isçilerini sadece bu işyerinde aldığı iste çalıştıran diğer işveren İle iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl isveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o İşyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt İşverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” şeklindeki düzenleme yer almıştır.
Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun paylaşım başlıklı 167. Maddesinde “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.
Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.
Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.” şeklindeki düzenleme, —–Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının İhtarıyla temerrüde düşer.” şeklindeki düzenleme yer almıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporu gereğince ; —- tarihli bilirkişi raporunda yer verilen—– kusur oranına göre — üzerinden ve belirlenen kusur oranlarına göre toplam —- tutarından sorumlu olacağı, davacı ile —— —- alınması halinde tarafların sorumlu olacağı tutarların— kusur oranına göre —- üzerinden ve belirlenen kusur oranlarına göre toplam —– tutarından sorumlu olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Tarafların itirazları doğrultusunda aldırılan ek rapor ile özetle;—- kararının icra takibine konu edilmesi üzerine —- kusuru karşılığında ——kadarını davalılardan rücu edebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Somut olayda davacının iş kazası nedeniyle—– Karar ödediği tazminatın davalıların kusuru oranında va aralarında bulunan iç sözleşme hükümleri de dikkate alınarak tarafların sorumlu olacağı tutarların —— üzerinden ve belirlenen kusur oranlarına göre toplam —– tutarından sorumlu olacağı usul ve yasala uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE —– rücu alacağının- —- alınarak ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davacıya verilmesine,
———-alınarak ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davacıya verilmesine,
—— alınarak ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 4.213,00 TL’den dava açılırken yatırılan 1.053,26 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 3.159,74 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 1.053,26 TL peşin harç, 54,40 başvurma harcı, 7,80 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 1.115,46 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti, 495,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.395,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 9.867,96 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı —- vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde—- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.06/10/2022