Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/433 E. 2023/196 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/433 Esas
KARAR NO : 2023/196

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/10/2020
KARAR TARİHİ : 28/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/11/2017 tarihinde sürücü —- sevk ve idaresindeki —–plaka sayılı minibüs ile —- istikametinden—- istikametine seyir halindeyken müvekkili —– içerisinde yolcu olarak bulunduğu, sürücü —- sevk ve idaresindeki —–plaka sayılı araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında ağır şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun olmadığını, davalı —– plakalı aracın sürücüsü, davalı —–ise aracın sahibi işleteni olduğunu, dava konusu trafik kazası nedeniyle —- Ağır Ceza Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyası ile ceza yargılaması yapıldığını beyanla, müvekkilinin dava konusu trafik kazasında yaralanması nedeniyle uğradığı manevi zararlarının tazmini amacıyla 75.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı —–. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın hasarın meydana geldiği yerde, haksız fiilden zarar gören davacının yerleşim yerinde veya müvekkili şirketin merkezinin bulunduğu—–Adliyesi Mahkemelerinde açılmasının gerektiğini, yetki yönünden davanın reddini talep ettiğini,—– plakalı aracın müvekkili şirkete genişletilmiş kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, başvuranın zararını ve müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunu ispatlamasının gerektiğini, ayrıca müvekkili sigorta şirketi tarafından yapılan kasko poliçesi ihtiyari mali mesuliyet poliçesi olduğunu, maddi zararı ilişkin taleplerin öncelikle ZMM poliçesinden karşılanmasının gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı——usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile oluşan manevi zararın tazminine ilişkin olarak açılan tazminat davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan öncelikle——tarafların kusur oranlarının tespiti için rapor tanzimi istenmiştir.—–verilen raporda özetle; ” Davalı —– %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu,  Müteveffa —–kusursuz olduğu” şeklinde rapor sunulmuştur.
Maluliyete ilişkin —–Hastanesinden rapor alınmıştır.
Maluliyete ilişkin raporda özetle; raporunda kaza tarihinde geçerli olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine nihai özrünün % 20, geçici iş göremezlik süresinin ise 12 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir —– 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde; bir motorlu aracın karıştığı kazada, bir 3. kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunların müteselsil sorumlu olarak tutulacağı hüküm altına alınmıştır.Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren davalılar işleten, sürücü ve trafik sigortacısı kazaya karışan davacı-zarar görene karşı müteselsilen sorumludur.Maluliyet raporuna göre davacının davaya konu kaza sebebiyle maluliyetinin %20 olduğu, kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davacının kusursuz, davalı ——% 100 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Manevi zararın şahsiyet haklarına vaki tecavüz dolayısı ile bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ızdırap ve elem, bir kimsemin hayattan tat almasında yaşama zevkinde bir azalma olarak tarif edildiği, bu tariften anlaşılacağı üzere, manevi tazminata temel olan düşüncenin bozulmuş olan ruhi ve bedeni kusurun kısmen ve imkan nispetinde yeniden elde edilmesini teminine yönelik olduğu, manevi tazminatın kabulundeki gayenin faili cezalandırılmak veya onu muzayaka haline düşürmek olmadığı, mağdurun mal varlığında bir çoğalma husule getirmek veya mağdurun istediği tazmin şekillerini birini kabul etmek sureti ile onun acısını gidermek ve ruhen onu tatmin etmek şeklinde tarif edildiği, hukuka aykırı bir fiilin manevvie tazminatı gerektirebilmesi için o fiilin bir şahsın şahsa bağlı haklarını başka bir deyim ile şahsi menfaatlerini ihlal etmesi gerektiği, şahsa bağlı hakkın ise herkese karşı ileri sürülebileyeceği resmi ismi, şeref ve namusu özel hayata mesleki sırra iktisadi şahsiyete yapılan tecavüzlerin de şahsiyet haklarını ihlal eden haraketler olarak kabul edildiği TBK’nun 56 maddesinde de bu gibi şahsi menfaatlerin ağır ihlali halinde kusurunda ağır olması kaydı ile manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda davacının davaya konu kaza sebebiyle meydana gelen maluliyetinden duyduğu elem ve keder ile olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilerek hükmedilen tazminata haksız fiil tarihi olan kaza tarihinden itibaren, davalı sigortaya dava tarihinden önce başvuru yapılmadığından dava tarihinden itibaren sigortalı aracın ticari araç olması sebebiyle avans faiz işletilmesine karar vermek gerekmiştir.2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 96. maddesine göre; “Zarar görenlerin tazminat alacakları, sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta tutarından fazla ise zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat talebi sigorta tutarının tazminat alacakları toplamına olan oranına göre indirime tabi tutulur.
Başka tazminat taleplerinin bulunduğunu bilmeksizin zarar görenlerin birine veya birkaçına kendilerine düşecek olandan daha fazla ödemede bulunan iyiniyetli sigortacı, yaptığı ödeme çerçevesinde, diğer zarar görenlere karşı da borcundan kurtulmuş sayılır.”Bu yasa maddesinde yazılı garameten ödeme ilkesi; bir rizikonun gerçekleşmesi ile zarar görenlerin birden fazla olması ve tazminat alacaklarının da sigorta sözleşmesinde öngörülen sigorta bedelinden fazla olduğu hallerde, zarar görenlerden her birinin sigortacıya karşı yöneltebileceği tazminat miktarı isteminden, sigorta bedelinin tazminat alacaklıları toplamına olan oranına göre indirim yapılmasını ifade etmektedir. Burada amaç, zarar görenlerin birden fazla olması halinde, sigortacının poliçede gösterilen limitle sorumlu olacağı da dikkate alınarak, zarar görenler arasında eşitliği sağlayıcı biçimde ve poliçe limitini de aşmayacak şekilde eşit paylaştırmanın sağlanmasıdır.Eldeki davada manevi tazminat miktarının belirlenmesinde kazada birden fazla kişinin yaralanması ve ölmesi meydana geldiğinden garameten paylaşımın göz önüne alınması gerekmektedir. Davalı sigorta vekilinin dava konusu kaza ile ilgili diğer davalara ilişkin kararlar mahkememiz dosyasına celp edilmiş olup, diğer davalarda garame hesabı yapılmadığı anlaşılmıştır. —–. Sayılı dosyasında toplamda 125.000 TL,—-. Asliye Ticaret MAhkemesinin —–Sayılı dosyasında toplam 30.000 TL, eldeki davada ise 40.000 TL manevi tazminata hükmedildiği, tüm tazminat davalarında verilen toplam tazminat miktarının 195.000 TL, manevi tazminat poliçe limitinin ise 30.000 TL olduğu, bu hali ile yapılacak garame hesabında davalı sigortanın mahkememizce hükmedilen 40.000 TL’lik manevi tazminatın 6.153,85 TL’sinden sorumlu tutulabileceği değerlendirilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 40.000 TL manevi tazminatın davalı—– yönünden dava tarihi olan 15/10/2020 tarihinden, diğer davalılar ——yönünden ise kaza tarihi olan 29/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı —— yönünden poliçe teminat limitiyle sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar harcı 2.732,40 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 256,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.476,23‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 256,17 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 310,57 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 759,60 TL tebligat ve müzekkere gideri, 736,80 TL —– ücreti olmak üzere toplam 1.496,40 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 798,08 TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine,
7-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.360-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 725,33-TL.sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 634,67 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.