Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/431 E. 2023/764 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/431 Esas
KARAR NO: 2023/764
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/07/2021
KARAR TARİHİ: 07/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.05.2019 günü saat 07.25 sıralarında, davalı sürücü ——— yönetimindeki diğer davalıya ait ——— plaka sayılı oto ile ——— caddesini takiben ———- istikametine doğru seyrederken, ———sokak kavşağında, bu sokağı takiben solundan gelen davacı şirkete ait ——– yönetimindeki ——— plaka sayılı aracın sağ yan tarafına çarpmış, olay sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda ——— plaka sayılı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, hasar bedelinin ödenmemesi üzerinde davalılar aleyhine ———- Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalı borçluların takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinde de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ——— 20.05.2019 tarihinde ———- adına tescilli okul servisiyle trafikte seyir halindeyken Davacıya ait araçla çarptığını, Müvekkillerinin bu kazadan sonra defalarca Davacı ile ve firmanın muhasebeciyle iletişime geçerek araçtaki hasar durumunu sormuş ve aracın onarım masraflarını üstlenmek istediklerini belirtmişlerse de davacı taraftan bir cevap alamadıklarını, meydana gelen kazadan sonra Müvekkillere herhangi bir surette cevap vermeyen ve hatta aracı sigorta firmasına yansıtmayarak kendi imkanlarıyla tamir ettirdikten sonra dahi aracın onarım masraflarını Müvekkillerine bildirmediklerini, icra takibinde talep ettiği alacak kalemlerinin ne suretle hesaplandığını belirtmeyen ve bu hususlara ilişkin bir belge sunmayan karşı yanın dayanaksız taleplerine itiraz edilmemesi abesle iştigal olurdu zira bu takipte hasar bedeli olarak 12.461,09-TL, değer kaybı olarak 9.085,00-TL, kira kaybı olarak 450,00-TL tutarında bir talepte bulunulmuşsa da bu miktarların ne şekilde elde edildiğini gösteren bir belgenin ibraz edilmediğini, Davacının değer kaybı rakamını ne şekilde elde ettiğini gösteren somut bir belge ortaya koyması gerekirken bu miktarın nasıl tespit edildiğini dahi belirtemediğini, aracın kira kaybı nedeniyle uğradığı 450,00-TL’lik bir zarardan bahseden Davacı yanın aracın kaç gün süreyle kiralanamadığını, aracın günlük kirasının ne kadar olduğunu da ne mahkeme dosyasında ne de icra takibi dosyasında belirtmemiş diğer alacak kalemlerinde olduğu gibi bu talebi de belgelendirmeden ortaya attığını beyanla, Davacı tarafından kötü niyetli olarak ikame edilen Davanın reddine, Yargılama giderleri ve karşı vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- E sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.Dosyamız arasına celp edilen ———- E sayılı sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde takipte ödeme emrinin davalı/borçluya tebliğ edildiği davalı tarafça takibe itiraz edildiği ve takibin durduğu, eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştırHMK 16. Maddesinde haksız fiilden kaynaklanan dava ve icra takiplerinde zarar göreninin yerleşim yeri icra dairelerinin de yetkili olduğu belirtildiğinden haksız fiilden doğan zarar istemine ilişkin eldeki davada davalıların icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlarının reddine karar verilmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. ——— tarafların kusur oranının tespiti için düzenlenen raporda özetle; “1.duruma göre, Davalı sürücü ———- %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, Sürücü ———– kusursuz olduğu, 2.Duruma göre; Davalı sürücü ———– %15 (yüzde on beş) oranında kusurlu olduğu, Sürücü ——— %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur. 13.04.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle” Davacı taraf aracının sürücüsü ———-, olayda TAM kusurlu olduğu, Davalı sürücüsü ———-, kusursuz olduğu, KDV dahil 8.378-TL olduğu, kusur oranı doğrultusunda davalı tarafın sorumlu tutulabileceği bir meblağ bulunmadığı, Davaya konu araçtaki onarım tutarı doğrultusunda davalı tarafın sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, Onarım nedeniyle oluşacak değer kaybı miktarının olay tarihinde 6.750-TL olacağı, Makul onarım süresinin 10 gün olduğu, bu süre boyunca oluşacak kira kaybının ortalama 1.500-TL olacağı, bu zarardan da kusur oranı doğrultusunda davalı tarafın bir sorumluluğundan bahsedilemeyeceği,” şeklinde rapor sunulmuştur. 11.10.2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “Takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, kök raporda belirtilmiş olan, davaya konu araçtaki onarım tutarının KDV dahil 8.378-TL olduğu, onarım nedeniyle oluşacak değer kaybı miktarının olay tarihinde 6.750-TL olacağı ve makul onarım süresinin (10 gün) göz önünde bulundurulduğunda bu süre boyunca oluşacak kira kaybının ortalama 1.500-TL olacağı, görüş ve kanaatinin korunduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur. Dosya kapsamındaki kusur raporlarında çelişki bulunduğundan kazanın gerçekleştiği mahalde yerinde inceleme yapılarak, üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor tanzimi istenilmiştir. 13.09.2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” Davacı tarafa ait aracın sürücüsü ———– olayda % 85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu, Davalı sürücü ———- olayda % 15 (yüzde on beş) oranında kusurlu, Davalı tarafın kusur oranında hasar, değer kaybı ve kazanç kaybından sorumlu olduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur. Çelişkinin giderilmesine ilişkin iş bu rapor hükme alınmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. İlgili hüküm dikkate alındığında dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunan araç maliki ve sürücüsünün kusuru oranında davacının zararından sorumlu olacağı görülmektedir.13/04/2022 tarihli bilirkişi raporu ile davacanın aracından kaza sebebiyle 8.378 TL’lik hasar, 6750 TL değer kaybı, 1500 TL kira kaybının olduğu anlaşılmıştır. Hükme esas alınan 13/09/2023 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalı tarafın %15, davacı taraf ise % 85 oranın kusurlu olduğu tespit edildiğinden davalıların kusuruna tekabül eden 1.256,70 TL hasar bedeli asıl alacağı, 121,47 TL Hasar bedeline işlemiş faiz, 1.012,50 TL değer kaybı bedeli asıl alacağı, 97,87 TL değer kaybı bedeline işlemiş faiz, 225 TL kira kaybı asıl alacağı, 21,75 TL kira kaybına işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.732,29 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Davalılarn temerrüde düştüğü tarih olan kaza tarihi ile icra takibi arasında işlemiş faiz hesabı mahkememizce yapılmış olup bu yönden hesap bilirkişisinden rapor alınmasına gerek görülmemiştir. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebi yerinde görülmemiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının ——— E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 1.256,70 TL hasar bedeli asıl alacağı, 121,47 TL Hasar bedeline işlemiş faiz, 1.012,50 TL değer kaybı bedeli asıl alacağı, 97,87 TL değer kaybı bedeline işlemiş faiz, 225 TL kira kaybı asıl alacağı, 21,75 TL kira kaybına işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.732,29 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 269,85 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 291,17 TL harcın mahsubu ile artan 21,32 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 269,85 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 329,15 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 511,35-TL tebligat ve müzekkere gideri, 8.300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 8.811,35 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 998,46-TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.732,29 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 17.900,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 154,11 -TL.sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 1.205,89 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde———– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/11/2023