Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/423 E. 2023/860 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/423
KARAR NO : 2023/860

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ : 05/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Huzurdaki davaya konu olayın 30/06/2020 tarihinde—- ilçesinde bulunan—- mahallesi, —-Caddesi’nde müvekkili —- kaldırımda yürümekte iken davalılardan —–kullanımında olan —–plakalı —– marka minibüsün hızla müvekkilin ayağının üzerinden geçmesi ile vuku bulduğunu, kaza sonunda müvekkilinin ayağının alçıya alındığını, ayağında kalıcı hasar ve iz oluştuğunu, müvekkilinin, kazanın üstüne uzun bir sürenin geçmesine rağmen hala tam anlamıyla iyileşmemiş olup, son alınan doktor raporunda da tedavisinin devam etmek zorunda olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin yaralanmasına sebep olan —– plakalı aracın Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası —- Poliçe numarası ile davalı —– Sigorta tarafından sigortalıdır. Meydana gelen kaza ile ilgili olarak davalı şirkete sakatlık, geçici iş göremezlik ve telefonda oluşan zarardan kaynaklı maddi tazminatının ödenmesi talepli ihtarname ve ekleri keşide edildiğini, davalı —-Sigorta tarafınca 09/06/2021 tarihinde tebliğ alındığını ancak herhangi bir ödemede bulunulmadığını, Somut olayda da aracın işleteni konumunda olan —-, doğan zarardan araç sürücü ile müteselsil sorumlu olduğunu beyanla; fazlaya ilişkin her türlü talep, dava ve ıslah hakkımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 500,00 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 30.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı —–.vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı tarafın, herhangi bir sağlık raporu sunmadığını, davacı tarafın, 20/02/2019 tarihli ve—- sayılı —-yayımlanan “Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu sunmadan işbu davayı ikame ettiğini, davacının talebine konu “Maluliyet Tazminatına” İlişkin tazminat hesabının ZMS Sigortası Genel Şartları A.5/C maddesi ve ekinde yer alan esaslara göre yapılması gerektiğini, tazminat tutarının TRH-2010 tablosu esas alınarak %1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla her halükarda öncelikle başvuranın —-Kurumundan herhangi bir ödeme alıp almadığının tespitinin gerektiğini, her durumda geçici iş görmezlik tazminatının trafik poliçesi teminatı dışında olduğunu, davaya konu kazada sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğuna ilişkin iddiaların kabul edilebilir olmadığını, davacının faize ilişkin taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin manevi tazminat sorumluluğunun bulunmadığını beyanla; Davanın itirazları doğrultusunda yetki yönünden usulden reddini, davacı taraf, başvuru şartını yerine getirmeksizin işbu başvuruyu ikame ettiğinden haksız başvurunun usulden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalılar kendisine yapılan tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile oluşan geçici ve kalıcı maluliyet nedeni ile oluşan zararın maddi ve manevi tazminine yönelik olarak açılan tazminat davasıdır
.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Oluşan maluliyetin tespiti bakımından —– Kurumundan alınan raporda özetle; 20/02/2019 tarihli—- sayılı —– Yayınlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) haftaya kadar uzayabileceği, Başka birisinin sürekli veya geçici bakımına muhtaç durumda olmadığı ” şeklinde rapor sunulmuştur.
01.11.2022 tarihli duruşmada kazanın oluşumunda tarafların kusuru ve maddi, manevi zararın hesaplanması için dosyanın 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş, davacı tarafa ihtaratlı olarak bilirkişi ücretinin yatırılması için iki haftalık kesin süre verilmiştir.
Bilirkişi ücretini yatırılmaması üzerine 07.03.2023 tarihli duruşmada davacı tarafa yine ihtaratlı olarak eksik bilirkişi ücretini yatırmak üzere iki haftalık kesin süre verilmiş olup, davacı taraf bilirkişi ücretini tamamlamamıştır.
29.09.2023 tarihli duruşmada davacı tanığın dinlenmiş tanık—–beyanında” Davacı benim kardeşim olur, kaza anında ben yanında değildim ancak kaza olduktan sonra olay yerine intikal ettim, bir buçuk ay kadar kardeşimin ayağı alçıda kaldı, annem kalp yetmezliği hastası idi, annemin durumuna üzülürken kardeşimin durumu da bizi manevi olarak etkiledi, bir buçuk ay kadar kardeşim işinine gidemedi, bir buçuk ay sonra işe başladı, araçlardan ve trafikten korkmakta idi o dönem araba sürmeyi yeni öğreniyordu, uzunca bir süre araç kullanamadı şu an yeni yeni araç kullanmaya başladı, travması halen devam etmektedir, ilk bir buçuk ay ayağındaki alçı sebebi ile çok zorlandık, bir buçuk ay kadar tuvalet ihtiyacını dahi tek başına gideremedi biz destek sağladık, halen de ayağında izler bulunmaktadır, estetik operasyon olması gerekmektedir ancak yaptıramadık, davalı taraf olay yerinde de dahi yardımcı olmamıştır, olay yerini terk etmek istemiştir, sonrasında da kardeşimi aramadılar, maddi ve manevi destekte bulunmadılar, kaza esnasında kardeşimin telefonu parçalanmıştı, zararını da gidermediler,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
2918 sayılı Yasanın 85 ve devam maddeleri gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir. Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (—–. 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanunun 85.maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiş olup, bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı Yasa’nın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan yasal hükümlerden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde; bir motorlu aracın karıştığı kazada, bir 3. kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunların müteselsil sorumlu olarak tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren işleten, sürücü ve trafik sigortacısı ile kazaya karışan davacı-zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Ancak maluliyete ilişkin raporda davacının engelinin % 0, iyileşme süresinin ise üç haftaya kadar uzayabileceğinin tespit edilmesi karşısında kalıcı maluliyeti olmadığından dolayı davacı kalıcı maluliyete ilişkin tazminat talebinde bulunması mümkün değildir.
—– raporunda davacının iyileşmesinin üç haftaya kadar uzayabileceği belirlendiğinden geçici iş göremezlik talebi ile tedavi giderlerinin ve kusur oranlarının belirlenmesi için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş ise de davacı taraf kendisine verilen kesin süreler içerisinde bilirkişi ücretini yatırmamış ev dosyanın sürüncemede kalmasına sebebiyet vermiş ve son celse daha önce verilen kesin sürelere rağmen tekrar süre talebinde bulunmuştur. Ancak talebi yerinde görülmemiştir. Celse kaysına sebebiyet vermeden son celse öncesinde dahi bilirkişi ücretini yatırmamıştır.
HMK’nın ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince de, kural olarak, herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Uyuşmazlığın çözümünün teknik yönlerden bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirdiğinden davacı vekiline hazır bulunduğu– Celse —-Nolu ara karar ile —- Celse —-nolu ara karar doğrultusunda bilirkişi ücretini yatırmak üzere kesin süre verilmiş, davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmamıştır. İspat yükü üzerinde olan davacın iddiasının haklılığını ispat edecek başkaca da delil sunmadığından davanın maddi tazminat yönünden reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Manevi zararın şahsiyet haklarına vaki tecavüz dolayısı ile bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ızdırap ve elem, bir kimsemin hayattan tat almasında yaşama zevkinde bir azalma olarak tarif edildiği, bu tariften anlaşılacağı üzere, manevi tazminata temel olan düşüncenin bozulmuş olan ruhi ve bedeni kusurun kısmen ve imkan nispetinde yeniden elde edilmesini teminine yönelik olduğu, manevi tazminatın kabulundeki — faili cezalandırılmak veya onu muzayaka haline düşürmek olmadığı, mağdurun mal varlığında bir çoğalma husule getirmek veya mağdurun istediği tazmin şekillerini birini kabul etmek sureti ile onun acısını gidermek ve ruhen onu tatmin etmek şeklinde tarif edildiği, hukuka aykırı bir fiilin manevvie tazminatı gerektirebilmesi için o fiilin bir şahsın şahsa bağlı haklarını başka bir deyim ile şahsi menfaatlerini ihlal etmesi gerektiği, şahsa bağlı hakkın ise herkese karşı ileri sürülebileyeceği resmi ismi, şeref ve namusu özel hayata mesleki sırra iktisadi şahsiyete yapılan tecavüzlerin de şahsiyet haklarını ihlal eden haraketler olarak kabul edildiği TBK’nun 56 maddesinde de bu gibi şahsi menfaatlerin ağır ihlali halinde kusurunda ağır olması kaydı ile manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Her ne kadar kusur raporu alınamamış ise de ceza yargılamasını yapan—-Asliye Ceza Mahkemesinin—–. Sayılı dosyasında alınan 16/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, davalı —- tam ve asli kusurlu olduğu belirlendiğinden hak kaybına sebebiyet vermemek adına davacının manevi tazminat talebi değerlendirilmiş ve olayın meydana geliş şekli, tarafların kusurları, davacının maluliyetinin niteliği, gelir durumları, sosyal ve ekonomik konumlarını, davacının yaşı dikkate alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davalı sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesinde bu yönde kloz bulunmadığından manevi tazminat talebinin sigorta şirketi yönünden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminata yönelik taleplerinin REDDİNE,
2-Davacının manevi tazminata yönelik talebinin KISMEN kabulü ile; —–manevi tazminatın davalılar —- müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin ve manevi tazminatın davalı—-tahsiline ilişkin istemin reddine, kabulüne karar verilen manevi tazminata kaza tarihi olan 30/06/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz işletilmesine,
3-Karar harcı 341,55‬-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 179,32-TL harcın mahsubu ile bakiye 162,23‬-TL harcın davalılar —– müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 179,32 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 238,62 TL harcın davalılar—– müştereken ve müteselsilen tahsili edilerek davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 499,10 -TL tebligat ve müzekkere gideri, yargılama giderinin davalılar—–müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.000,00TL nispi vekalet ücretinin davalılar —– müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı—–. maddi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —-verilmesine,
9-Davalı—– manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 10/2. maddesindeki esaslara göre belirlenen 5000,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —–verilmesine,
10-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
11-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 330,00-TL.sinin davalılar —– müştereken ve müteselsilen tahsili Hazineye Gelir Kaydına, 990,00- TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde—- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.