Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/415 E. 2021/906 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/415 Esas
KARAR NO : 2021/906

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 13/05/2019
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili—–tarihinde —— araç ile kazaya karıştığını, bu kaza sonrası araçta maddi hasar meydana geldiğini, bu kazanın davalı yanın asli kusurlu — sonucu meydana geldiğini, kaza sonrasında inceleme sonucu müvekkiline ait araçta 18.000,00 TL değer kaybının oluştuğunu, müvekkili şirket tarafından kusurlu —– dahilinde —- tenzil edilerek bakiye 10.000,00 TL’nin araç maliki ve sürücüsü olan … tarafından müvekkili şirkete tazmin edilmesi gerektiğini, işbu kazadaki hasar bedelinin müvekkili şirkete ödenmemesi üzerine— dosyası ile takip başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini, tüm bu nedenlerle takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemeleri olduğunu, davanın yetkisiz yerde açıldığını, davaya konu kazanın meydana gelmesinde müvekkilin %100 kusurlu olmadığını, davacıya ait aracın sürücüsünün —- alkollü olduğunu, davacının da tali kusurunun olduğunu, tüm bu nedenlerle görevsiz mahkemede açılan davanın görev yönünden usulden reddini, yetkisiz mahkemede açılan bu davanın yetki yönünden reddini, haksız ve kötü niyetli açılan davanın esastan tümden reddini, davacının iddiaları haksız ve kötü niyetli olduğundan alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,— takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
Dosyamız arasına celp edilen—— incelemesinde takipte ödeme emrinin davalı/borçluya tebliğ edildiği davalı tarafça takibe itiraz edildiği ve takibin durduğu, eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Eldeki davanın——- kararı ile mahkememize geldiği iş bu esasa kaydedildiği,——- dosyasında dava konusu kaza ile ilgili olarak kusur ve zararın tespiti için bilirkişi raporu alındığı görülmüştür.
Bilirkişi tarafından—– sayılı araç sürücüsü—– %25 oranında tali derecede kusurlu olduğu, —- plaka sayılı otomobil sürücüsü …’in maddi hasarlı trafik kazasında %75 oranında asli derecede kusurlu olduğu, —-sayılı aracın Yargıtay içtihat kararları doğrultusunda kaza yapmadan önceki ikinci el rayiç değerinin 100.000 TL olduğu, almış olduğu darbeye bağlı olarak bir çok parçasının hasar görüp değiştirildiği ve boyandığı özellikle hava yastığının açıldığı ve onarım gördüğü, onarım sonucunda aracın ikinci el piyasa rayiç değerinin 80.000 TL ye düştüğü, dava konusu aracın ikinci el rayiç değeri üzerinde %20 oranında 20.000 TL değer kaybının bulunduğu kusur oranına denk gelen tutarın 15.000 TL değer kaybının tespit edildiği ” şeklinde rapor sunulmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir —–
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, —-bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Somut olayda davacıya ait aracın, davalıya ait aracın sürücüsünün %75 kusuru ile meydana gelen trafik kazasında hasarlandığı, bu durumun bilirkişi raporu ile de sabit olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %25 oranında kusurunun bulunduğu, , aracın aldığı hasar ve gördüğü onarımlar nedeniyle 20.000 TL değer kaybına uğramış olduğu ve değer kaybı miktarı da usulüne uygun olarak bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davalının kusuruna denk gelen 15.000 TL’lik zarardan sorumlu olduğu, ancak dava dışı sigorta tarafından 8000 TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemenin düşülmesi sonucu davalının bakiye 7000 TL bedelden sorumlu olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.—— bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu görüldüğünden usul ekonomisi gereği yeni bir rapor alınmasına gerek görülmemiştir. Ayrıca davalıya ait aracın ticari nitelikte çekici olduğu, davacının da şirket olduğu, yargılamanın Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlaşıldığından davalının görev itirazı yerinde görülmemiştir.
Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılacağından işlemiş faiz talebi de kabulüne karar verilen miktar üzerinden kaza tarihinden itibaren hesaplanarak kısmen kabul edilmiştir.
Somut olayda tazmini gereken alacak miktarı bilirkişi raporuyla belirlendiğinden bu halde likit alacaktan sözetmek mümkün olmadığından dava konusu alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeni ile icra inkar tazminatının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —–. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 7.000,00 TL asıl alacak, 582,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.582,75 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Dava konusu alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 517,97 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 130,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 387,13 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 130,84 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 175,24 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 135,45 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.135,45 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 794,75 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli ——-nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde —–esaslara göre belirlenen 3.250,67 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile — arabuluculuk ücretinin haklılık oranına—- davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.