Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/4 E. 2022/83 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/4 Esas
KARAR NO: 2022/83
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/01/2021
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında süregelen ticari ilişki kapsamında davalı tarafa mal ve hizmet sunduğunu, üzerine düşen edimleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, malları davalıya teslim ettiğini, buna karşılık—tutarlı fatura kestiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye binaen üzerine düşen tüm edimi eksiksiz yerine getiren müvekkiline karşı davalının borcunu ödemediğini, faturaya konu ödenmeyen bedelin tahsili amacıyla davalı borçlu aleyhine—- sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkiline ihtarname gönderilmediğini, ihtarname gönderilmeden yapılan icra takibinde alacak likit hale gelmediğinden davacının böyle bir alacağının olmadığını, dava dilekçesinin ekinde sunulan ihtarname tarihinin — olduğunu, takibin— ayında yapıldığını, takipten sonra gönderilen ihtarnamenin hukuki bir geçerliliğinin olmadığını, müvekkile tebliğ edilen bir ihtarın da bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda özetle; davaya konu faturanın davacı ve davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ilgili faturanın e-fatura şeklinde tanzim edildiği, tarafların e-fatura mükellefi olduğu ve fatura üzerinde— gün içinde itiraz edilmezse kabul etmiş sayılır. İrsaliye yerine geçer” şeklinde bir yazının görüldüğü, bu kapsamda Davalı şirketten faturayı reddettiğine dair red ekranı vb. belgelerin incelenmesi açısından Davalı —–tarihinde yerinde incelemeye gidildiği, ilgili faturanın reddedildiğine dair red ekranının görülmediği, sonrasında faturaya itiraz edildiğine dair bir evrakın bulunmadığı, dosya kapsamına — gelen cevap yazılarında davacı ve davalı şirketin icra takibine konu faturanın —- beyan edildiği, tarafların ticari defterlerinde cari hesap farklılığının bulunmadığı, davacı-davalı şirket ticari defterleri üzerinde yapılan tespitler neticesinde davacı şirketin davalı şirketten — alacaklı olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, —- takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış —– yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda tarafların ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu, tarafların kendi lehlerine delil niteliğine sahip olduğu, her iki şirketin ticari defterleri incelenerek düzenlenen bilirkişi raporunda davaya konu faturanın davacı ve davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ilgili faturanın e-fatura şeklinde tanzim edildiği, tarafların e-fatura mükellefi olduğu ve fatura üzerinde— içinde itiraz edilmezse kabul etmiş sayılır. İrsaliye yerine geçer” şeklinde bir yazının görüldüğü, bu kapsamda Davalı şirketten faturayı reddettiğine dair red ekranı vb. belgelerin incelenmesi açısından Davalı —– tarihinde yerinde incelemeye gidildiği, ilgili faturanın reddedildiğine dair red ekranının görülmediği, sonrasında faturaya itiraz edildiğine dair bir evrakın bulunmadığı, dosya kapsamına —gelen cevap yazılarında davacı ve davalı şirketin icra takibine konu faturanın— beyan edildiği, tarafların ticari defterlerinde cari hesap farklılığının bulunmadığı, davacı-davalı şirket ticari defterleri üzerinde yapılan tespitler neticesinde davacı şirketin davalı şirketten — alacaklı olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.—– Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” davalının ticari defterinde davacı alacağı olarak kaydedildiği —- bildirdiği , alınan bilirkişi raporlarıyla da alacağın varlığı belirlendiği, anlaşılmakla usul ve yasaya uygun bilirkişi raporları da hükme esas alınarak itirazın iptaline karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı/takip borçlusunun, —- dosyasına vaki itirazının İPTALİNE, takibin devamına
3-Kabulüne karar verilen alacak miktarının %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 1.801,38 TL’den dava açılırken yatırılan 314,82 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.486,56 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 314,82 TL peşin harç, 59,30 başvurma harcı, 8,50 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 382,62 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL bilirkişi ücreti, 68,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 868,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalın vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/02/2022