Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/368 E. 2022/679 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO:2021/368 Esas
KARAR NO:2022/679

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Vekâlet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/06/2021
KARAR TARİHİ : 07/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Vekâlet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin ” 6331 sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu ” kapsamında müşterilerine — olup, —-tarafından— kapsamında yetkilendirilmiş bir—- olduğunu, Davalı — ise inşaat – müteahhitlik faaliyetleri yapmakta olup,— tarihleri arasında —– verdiğini, yasal zorunluluklar kapsamında davalı tarafın, —işyeri sicil numarasını müvekkil şirkete bildirerek müvekkil şirketin de — portali üzerinden — yeri görevlendirmesi yapılmış, hizmet alıcısı olan davalının ise kendi — şifresiyle—portalına giriş yaparak onay vermesi ile taraflar arasındaki akdi. ilişkinin başladığını belirterek,—-Sözleşmesi” – başlıklı sözleşmeleri de hep birlikte imzaladıklarını, adı geçen bu sözleşmelerde davalının işyerinin “çok tehlikeli” sınıfında olup, —olarak tanımlı olduğunu ve bu kapsamındaki iş yerine müvekkili şirketin, 18/03//2017 -08/02/2019 tarihleri arasında 23 ay boyunca —- hizmetini verdiğini, tarafların aralarındaki anlaşmaya göre davalının yaptığı her ödemeden sonra, müvekkil şirketin fatura kesecek olduğunu, ancak davalı tarafın ödemelerini sürekli öteleyip, herhangi bir ödeme yapmadığı için adına fatura da kesilemediğini ilave ederek, müvekkil şirketçe, hizmet sunduğu süre boyunca görevlendirdiği iş yeri hekimleri ile —- aylık ücretlerini ödemesine rağmen davalı tarafın edimini ifa etmemesi nedeniyle mağdur olduğunu, iş yerinin bina inşaatı olması nedeniyle işin ağırlığı, sınıfının da “çok tehlikeli” olduğu nazara alındığında talep edilen ücretin o günün rayiç değerlerinin de altında olduğunun görüleceğini, 36.160,00 TL asıl alacak için —-sayılı dosyasında icra takibinin açılıp, ancak davalı tarafın haksız ve mesnetsiz itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu, takibin durması üzerine dava şartı arabuluculuğa başvurulup, —- sayılı arabuluculuk dosyasında da anlaşma sağlanamadığını tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulü ile itirazın iptaline takibin devamına davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —-. hiç bir borcu bulunmadığını, ödemesini—şantiyeleriyle ilgili Aydan Aya sözleşmemiz olmasına rağmen, Şirket sahibi — hesabına nakit olarak ihtarname de belerttiği tarih ve hesaptan gönderildiğini, —aynı zamanda —- proje ve uygulama denetçisi olduğunu, borcunun olmadığına dair sözleşmenin ekte olduğunu, aynı zamanda bu anlaşma— şirketin gizli ortağı olduğunu tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —-sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—- esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan 23/01/2022 tarihli raporda özetle; Dosya içeriğindeki belgeler ve bilgiler incelendiğinde; davacı —arasında—Sözleşmesi imzalanmış olduğu, bu sözleşme uyarınca, 6331 Sayılı İş Güvenliği Kanunu gereğince —-sistemi üzerinden yapılarak onaylandığı Dosya içeriğindeki; —-tarafından mahkemeye sunulan — kayıtları değerlendirildiğinde Davacı —- arasında farklı projeler için ve farklı zamanlarda —-sözleşmeleri girişlerinin yapıldığı ve hizmet alan iş yeri yetkilisi tarafından sözleşmelerin onaylanmış olduğu, bu şekilde hizmetin verilmeye devam ettiği kayıtlardan tespit edildiği, — sistemi üzerinden sözleşme girişlerinin yapılabilmesi için iş yerine ait—-‘numarasının bilinmesi gerektiği iş bu bilgi ise ancak hizmet alacak olan iş yerinden temin e yapılabildiği, İşyeri —- sistemine girilmesi suretiyle işyerinin o günkü çalışan sayısına karşılık gelen hizmet süreleri kadar sözleşme girişleri yapılır ve 5 iş günü içerisinde de hizmet alan iş yeri yetkilisi tarafından sözleşmelerin onaylanmasından sonra — kanunen hizmet vermeye başlayabileceği 5 iş günü içerisinde hizmet alan iş yeri yetkilisi tarafından onaylanmayan sözleşmeler sistemden düşer ve ‘Silinen Sözleşmeler” başlığı altında görüntülenirler. Böyle bir durumda, eğer hizmet alan tarafından 5 iş günü içinde sözleşme — onaylanmamış ama hizmet almak istiyorsa (sehven, gecikme, vs. nedenlerle onaylanmadı ise) — Hizmeti sunan firma tarafından tekrar sözleşmelerin portale girilmesi gerektiği dava konusu olayda —sisteminin işleyişi göz önüne alındığında, Hizmet Alan İş yeri Yetkilisinin kendi iradesi ile sisteme girilen İş yeri hekimi ve— sözleşmelerini onayladığı görüldüğü, 01.03.2017 tarihinde taraflar arasında imzalandığı tespit edilen —Sözleşmesinin “7-) Ücret ve Ödeme Şekli başlıklı maddesinde,—-Sözleşmede sözü geçen —-Hizmetleri (9618) ve İş yeri Hekimliği karşılığında (%8) toplam 5900 TL (2819 TL%8, 3081 TL%18) KDV tutarında ödeme yapıldıktan sonra fatura keseceği, bu hizmetin içine Doktor ve — olduğu, Faturada belirtilen ödeme miktarı,— tarafından, her ayın ilk 5 iş günü içinde —-faturasında belirtilen banka hesabına yatırılacaktır.” şeklinde ifade yer aldığı, taraflar arasında karşılıklı olarak imzalanan bu sözleşmenin ilgili maddesi gereğince —- hesabına ödeme yapılmadığından dolayı fatura kesilmediği anlaşıldığı, davalı —beyanlarında, — firmasına yaptığı ödemeleri gerekçe gösterilerek—firması tarafından karşılandığını düşüncesiyle —firmasına borcunun olmadığını ifade ettiği — verilmesi sırasında borçlu-alacaklı ilişkisi Hizmet Sunan —firması ile —İş yeri arasında kurulmaktadır. —sözleşmelerindeki tarafların— olduğu göz önüne alındığında, — firmasının vermiş olduğu hizmetin karşılığındaki alacağını Davalı —- talep etmesinin son derece uygun ve yerinde olduğu kanaati oluştuğu, Başlatılan icra takibine davalı-borçlu tarafından yapılan borca itiraz nedeniyle açılan itirazın iptali davasında davacının davalıdan takibe konu sözleşme sebebiyle alacaklı olduğu, Sözleşmeye dayanak olan İş sağlığı hizmetinin yerine getirilip, sunulduğu, Davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın bu nedenlerle haksız olduğu, Ancak, talep edilen faizin yasal, 36.160,00 TL tutarındaki asıl alacağın likit olup olmadığı hususlarının mahkememize ait olduğunu beyan ve rapor etmiştir
Bilirkişi tarafından alınan 12/07/2022 tarihli rapor da özetle; Tarafların Tacir oldukları ve aralarında 18.03.2017 Tarihinde imzalanan, —-Sözleşmesi” ve yine 18.03.2017 Tarihinde imzalanan, —- Referans Numaralı “— Sözleşmesi” kapsamında — dayalı bir Ticari ilişki bulunduğu, sözleşmeler kapsamında yer alan—-Sicil Numaralı—-Sertifika Numaralı İş yeri —tarafından verileceğinin kararlaştırılmış ve Kaşe * İmzalarıyla teyit edilmiş oldukları Tarafların İncelenen Ticari Defterlerinde, birbirleri adına herhangi bir nam veya ad altında açılmış Hesap Kodu tespit edilemediği gibi, herhangi bir fatura, tahsilat/tediye işlem kaydına rastlanılmamış olup, tarafların birbirlerinin —FORMU Beyanına tabi olan herhangi bir işlem/beyan tespit edilemediği, davacı Şirketten —Sistemi üzerinden Bilirkişi Marifetiyle açık bir şekilde tespit edilen Davalı Firmanın, Sözleşmenin 7-) Ücret ve Ödeme Şekli başlıklı maddesinde; —- Sözleşmede sözü geçen — (%18) ve İş yeri Hekimliği karşılığında (%8) toplam 5900 TL (2819 TL*368, 3081 TL*3618) *KDV tutarında ödeme yapıldıktan sonra fatura kesecektir.” Şeklinde belirlenmiş hükmü karşısında Davacı Şirkete herhangi bir ödemede ve/veya bu yönde bir iddiasının bulunmaması nedeniyle, Davacı Şirketçe verilen hizmetler mukabilinde Davalı yan adına faturaların düzenlenmemiş olduğu, ancak bunun verilen — talep edilmesine engel teşkil edemeyeceği, “—verilmesi sırasında borçlu- alacaklı ilişkisi Hizmet Sunan— firması ile Hizmet Alan İş yeri arasında kurulmaktadır. —- Sözleşmelerindeki tarafların —olduğu göz önüne alındığında, —-firmasının vermiş olduğu hizmetin karşılığındaki alacağını Davalı —- talep etmesinin son derece uygun ve yerinde olduğu kanaatinin oluştuğu, ” şeklindeki tespit, görüş ve kanaatlerine aynen katıldığı Dava ve İcra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların Ticari Defterlerindeki kayıtları ve Müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı Şirketin 36.160,00 TL asıl alacak talebi üzerinden harçlandırarak İtirazın İptali istemi ile Davalı Firma aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; Davacı Şirketin Davalı Firmaya — Sözleşmeleri kapsamındaki Hizmetleri vermiş olması nedeniyle, bu Hizmetlerden kaynaklanan ve takip konusu yapılan Hizmet bedellerini talep etmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporları içeriğine göre; davacı şirket ve davalı şirket arasında hizmet alım-satım ilişkisi olduğu, davacı şirketin davalı şirkete —- sunduğu—kayıtlarının uzman bilirkişiler aracılığı ile incelendiği, —- uzmanı bilirkişinin davacı yanın davalı şirkete—-sunduğunu —sözleşme ve kayıt onaylarının bulunduğunu belirtmiş, bu nedenle davacının hizmet verdiğinin raporlar ile sabit olduğu anlaşılmıştır. Davacı davaya konu sözleşmede sözü geçen — Hizmetleri (9618) ve İş yeri Hekimliği karşılığında ödeme yapıldıktan sonra fatura keseceği, bu hizmetin içine Doktor ve — dahil olduğu, Faturada belirtilen ödeme miktarı, Hizmet Alan tarafından, her ayın ilk 5 iş günü içinde davacı yanın faturasında belirtilen banka hesabına yatırılacaktır.” şeklinde ifade yer aldığı, taraflar arasında karşılıklı olarak imzalanan bu sözleşmenin ilgili maddesi gereğince davacının hesabına ödeme yapılmadığından dolayı fatura kesilmediği anlaşıldığı, davalı —- savunmasında —firmasına yaptığı ödemeleri gerekçe gösterilerek — firması tarafından karşılandığını düşüncesiyle davacı yana borcunun olmadığın iddia etmiş ise de bu yöndeki iddiasını ispat etmesi gerektiğinden söz konusu durumun ispatına yarar yazılı bir delil sunamadığı ve dolayısıyla davalının savunmasını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu bu duruma göre takip tarihi itibariyle davacının 36.160,00 TL asıl alacağının bulunduğu anlaşılmakla, davanın kabulü ile kabul edilen asıl alacak bilinebilir-likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —- Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 2.470,09 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 436,73TL harcın mahsubu ile bakiye 2.033,36‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 436,73 TL peşin harç olmak üzere toplam 496,03‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 986,70 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli — esaslara göre belirlenen —maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Dair davacı ve davalı vekili ile davalı asilen yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —-Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı