Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/363 E. 2022/302 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/363 Esas
KARAR NO: 2022/302
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ: 14/06/2021
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkilinin, davalı şirket sermayesinin onda birinden fazla hisse oranına sahip olduğunu, tasfiyeye konu olan davalı şirketin bir aile şirketi olduğunu, müvekkil yıllarca davalı şirket bünyesinde yönetim kurulunda görev aldığını, davalı şirkette hissedar olan kardeşlerin müşterek annelerinin vefatı ile birlikte, müvekkilinin büyük ağabeyi olan ——yasal miras haklarını büyük ağabey olması sebebi ile bedelsiz olarak talep ettiğini ve müvekkilince bu teklifin reddedildiğini,—–aradan geçen zaman neticesinde müvekkilinin bedelsiz olarak miras payından vazgeçmeyeceğini anlaması üzerine, müvekkilinin —-görevi sona erdirildiğini, davalı şirketin son yapmış olduğu — —-tarihinde gerçekleştirildiğini, mahkemece —— geçmiş bir süre boyunca hiçbir toplantı gerçekleşmediğini, müvekkilinin hissesinin bulunduğu şirkette ne gibi ticari işlemler yapıldığını bilmemekte olduğunu, müvekkilin şirket yönetiminden çıkartılması ile beraber müvekkiline, şirketin kar payından hiçbir şekilde ücret verilmediğini ve müvekkilinin bu hususta şirket kayıtlarına bakmasının da engellendiğini, müvekkilinin dava konusu şirket yönetim kurulundan çıkarıldığından ) beri ortağı olduğu davalı şirketten kar payına ilişkin hiçbir ödeme almadığını, aksine borçlandırılmış bulunmakta olduğunu, buna sebep olarak da şirketin zarar ettiğinin müvekkiline beyan edildiğini, bu hususun bilirkişiler tarafından yapılacak inceleme sonucunda da ortaya çıkacağını, bilirkişilerce yapılacak araştırma neticesinde şirketin zarar etmediğinin ortaya çıkması durumunda çoğunluk hisse sahiplerinin gücünü kötüye kullanmak sureti ile müvekiline hak kaybı yaşattığı açık olacağını, yine bilirkişilerce şirket defterleri incelenerek hazırlanacak raporda şirketin —- yıldan beri zarar ederek faaliyet gösterdiği ortaya çıktığı durumda şirketin kötü yönetildiği ve haklı sebeple şirketin feshinin gerekeceğinin açık olduğunu tüm bu nedenlerle davalı şirketin feshine —– mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin davalı şirkette olan paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin tespit edilerek şirket ortaklığından çıkartılarak, payların gerçek değerinin müvekkiline ödenmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket temsilcisi cevap dilekçesinde özetle; dava konusu şirket aktif olarak faaliyet göstermekte olduğunu ve tasfiyesinin söz konusu olmadığını, şirketin çalışanının olduğu, ticari defter ve belgeler incelendiğinde, şirketin borca batık olmadığı gibi aktifinin pasifinden fazla olduğunu, davacının ileri sürdüğü davaların davalı şirketle ilgili olmadığını, bu nedenle bu davada dinlenmesinin mümkün olmadığını, —– şirket ortağı olmadığını, davacının ortaklıktan çıkmasının söz konusu olmadığını, ——–sadece birleşme nedeniyle ortaklıktan çıkma hakkı tanındığını, şirket genel kurulunun—- şirket kayıtlarına bakmak için her hangi bir talepte bulunmadığını, talepte bulunmuş olması durumunda bu durumun değerlendirileceğini,— yeni yönetim kurulunun oluşumuna kendi imzası ile kabul oyu verdiğini,—yönetiminde olmadığını ve o tarihlerde imza yetkisinin—- olduğu tüm bu nedenlerle davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce;—- davalı şirketin kuruluşundan bu yana tüm ticari sicil kayıtları istenilmiş,———- üzerinden celp edilerek incelenmiş ve davalı şirketin ticari defterleri üzerinde bir mali müşavir ve bir nitelikli hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyeti tarafından inceleme yapılmış, hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava,—–olmazsa çıkmaya karar verilerek çıkma payı ve ödenmesi talebiyle açılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” hükmünü havidir. Anılan hüküm uyarınca sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri ancak haklı sebeplerin varlığını kanıtlamaları halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceklerdir.
TTK’nın 531. maddesi uyarınca şirketin haklı sebeplerle feshine veya fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının gerçek değerlerinin ödenip şirketten çıkarılmalarına karar verilebilmesi için öncelikle haklı sebeplerin gerçekleşmesi gerekmektedir.
Toplanan deliller, tarafların iddia ve savunmaları ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı, pay sahibi olduğu şirkete karşı, TTK madde 531 hükmü çerçevesinde şirketin aile şirketi olduğu, şirket tarafından bilgi alma ve inceleme haklarının ihlal edildiği, genel kurul toplantılarının gerçekleştirilmediği, şirkette ne gibi ticari işlemler yapıldığını bilmediği, şirketin kar payından hiçbir şekilde ücret verilmediği, şirketin — yıldan beri zarar ederek faaliyet gösterdiği ve kötü yönetildiği, davalı —– bulunduğu taşınmazda kendisinin de —— oranında malik olduğu ancak davalı şirketin yıllardır kira ödemesi yapmadığı ve ortaklar arasında anlaşmazlık bulunduğu iddialarıyla fesih davası açmış ayrıca fesih yerine çıkma kararı da verilmesini istemiştir. Davalı ve feshi istenen şirket bir anonim şirkettir. Bu şirketler bakımından getirilen haklı sebeple fesih hakkı TTK madde 531’de azınlık pay sahiplerine tanınmış olup, somut durum bakımından davacının —–oranındaki bu pay sahipliği ile davayı açma hakkı bulunmaktadır. Davacının birinci iddiası bakımından davalı anonim şirket bir sermaye şirketi olduğu için bu şirkette pay sahipleri arası şahsi ilişkiler şirketin feshi için haklı bir sebep olamaz. Haklı sebep objektif ve şirket bünyesinden kaynaklanan aynı zamanda ortaklar için şirketin devamını imkânsız kılan nitelikte olmalı ve her somut olayın niteliğine göre farklı şekilde ele alınmalıdır. Davacının şirket yönetim kurulu başkanı —— diğer bir kısım ortaklar ile aralarında derdest davalar ve savcılık soruşturması bulunduğuna dair iddiaları bulunmakta ise de, mahkememizce celp edilerek incelenen söz konusu dosyaların doğrudan davalı şirketle ilgisinin bulunmadığı, söz konusu davalarda çoğunlukla husumetin şirket —— olan kardeşi —-yönetildiği, ancak—– şirket ortağı dahi olmadığı, ortaklar arasında bulunan çekişmenin ise şirketin feshini gerektirebilecek nitelikte olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının diğer bir iddiası, davacının bilgi alma inceleme haklarının ihlal edildiğidir. Buna ilişkin olarak pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkının içeriği ve kapsamı, bunun yerine getirilmemesi halinde, pay sahibinin hakları TTK madde 437-444. maddelerde yer almış, bilgi alma inceleme hakları ihlal edilen pay sahibinin mahkemeden bilgi alma ve inceleme hakkının kullanabileceği, genel kurulda özel denetçi talep edebileceği, özel denetim genel kurulda reddedilirse, mahkemeden özel denetçi talep edebileceği öngörülmüştür. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının şirketin kuruluşundan itibaren, bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğine dair genel kurula veya mahkemeye bir başvurusu da bulunmamaktadır.
Davacının genel kurul toplantılarının gerçekleştirilmemesini haklı sebep olarak ileri sürdüğü, ancak genel kurulun toplantıya çağrılması yönünde de davacının işbu dava açılmadan önce TTK’nun 410 vd maddelerinde öngörülen yasal prosedürü yerine getirmediği, kaldı ki dava tarihinden sonra şirketin —- yıllarına ait genel kurul toplantısını —tarihinde gerçekleştirdiği, dolayısıyla davacının bu hususu haklı sebep olarak ileri sürmesinin dürüstlük ilkesi ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının şirketin kar payından hiçbir şekilde ücret verilmediği yönündeki fesih iddiası bakımından yapılan incelemede ise; davacının da hazır bulunduğu, —–kar payı dağıtılmaması yönünde oybirliğiyle karar alındığı, söz konusu genel kurul kararının iptali istemiyle açılan bir dava da bulunmadığı, dolayısıyla davacının bu yöndeki fesih iddiasının da dürüstlük kuralına aykını olduğu kanaatine varılmıştır.
Bir diğer fesih iddiası olan şirketin — yıldan beri zarar ederek faaliyet gösterdiği ve kötü yönetildiği iddiası yönünden de, davalı şirket defterleri incelenmek suretiyle alınan bilirkişi raporuna göre davalı şirketin — kar elde ettiği, —– zarar elde ettiğinin tespit edildiği, ancak şirketin feshini gerektirecek borca batık bir halinin bulunmadığı, kötü yönetim iddiası ile ilgili davacının şirket yöneticisinin sorumluluğu yönünde de açtığı bir dava bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla davacı bu fesih iddiasını da haklı sebep oluşturduğunu kanıtlayamamıştır.
Mahkememizce dosya arasına celbedilen tüm kayıt ve belgeler, celp edilen dosyalar ve bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde ve yukarıda belirtilen hususlar gözetildiğinde şirketin feshi için haklı bir sebebin mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır. —–Mahkemece yapılan incelemede haklı sebeplerin varlığı halinde fesih yerine ortağın karar tarihine en yakın tarih itibariyle payını hesap ederek ortaklıktan çıkmasına yada kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebileceği düzenlenmiş olması karşısında ortaklıktan çıkma kararı verilebilmesi için de şirketin feshi şartlarının mevcut bulunması gerektiği, somut olayda davacı tarafça ileri sürülen sebeplerin hiçbiri şirketin feshi için haklı sebep olarak kabul edilebilir görülmediği….” denildiği görülmüş olup, mahkememiz dosyasında davacının davalı şirket ortaklığından çıkma talebi ile ilgili olarak yukarıda bahsedilen —– emsal kararı göz önünde bulundurulduğunda, ortaklıktan çıkma kararı verilebilmesi için de şirketin feshi şartlarının mevcut bulunması gerektiği, somut olayda davacı tarafça ileri sürülen sebeplerin hiçbirinin şirketin feshi için haklı sebep olarak kabul edilebilir nitelikte olmadığı ve ispatlanamadığı anlaşılarak davacının ortaklıktan çıkma talebi de yerinde görülmemiştir. Tüm bu hususlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde davanın davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda açıklanan nedenlerle):
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin yatırılan toplam 59,30 TL hacın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı şirket temsilcisinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2022