Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/355 E. 2021/806 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/355 Esas
KARAR NO: 2021/806
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2018
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın, —borcuna istinaden müvekkili aleyhine —- dosyası ile icra takibi başlattığını, süresi içinde borca yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu, takibe konu borcun tamamının müvekkili tarafından ödendiğini, ayrıca borcun ödenmesi için gönderilen ihtarname tarihi — olmasına rağmen, — tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinin —uyarınca zamanaşımına uğradığını, her ne kadar takip durmuş olsa da davacı açısından icra takibi— ve—- görünmeye devam eden borç niteliğinde olup, müvekkilinin ticari sicili ve bankalar ile olan ilişkisinin olumsuz etkilendiğini, bu nedenle müvekkilinin—– dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptalini ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin iptali amacıyla açılan davalarda görevli mahkeme İcra Hukuk Mahkemeleri olduğundan davanın görevsizlik dava şartı eksikliğinden reddini, davacının borcun ödendiği yönündeki iddiaları gerçek dışı olup, borçlu olduğu kredi hesabındaki borcun ödenmediğini, davacı taraf borcun — tarihli ihtarnameye ilişkin olduğunu beyan ederek zamanaşımı iddiasında bulunmuş ise de; dava konusu borç için — dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu dosyadaki son işlem tarihinin — olup, bu süre içerisinde zaman aşımının durup, dosyanın düşme tarihi itibariyle yeniden işlemeye başladığını, müvekkili bankanın —–yılından beri devam eden alacağını tahsil etmek dışında amacı olmadığından, kötü niyet iddiasını kabul etmediklerini, aksine hiçbir hukuki yararı olmamasına rağmen huzurdaki davayı açan davacının kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın reddi ile davacı hakkında takip toplamının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davasıdır.
—- Kararı ile verilen kararı uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğinden görev yönünden kaldırılarak mahkememize tevzi edildiği görülmüştür.
Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Usul ekonomisi gereği yeniden bilirkişi raporu alınmamış, usul ve yasaya uygun —- tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda değerlendirme yapılmıştır.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle,” Davalı/alacaklı banka ile dava dışı kredi borçlusu/lehtarı—-akdedildiğini, işbu sözleşmeyi davacı kefilinde— müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla —- kefalet limiti dahilinde açıkça imzalamış olduğu, söz konusu kredinin ödenmemesi nedeni ile taraf yanlar arasında ihtilaf oluştuğunu, Davacı kefil ve diğer borçlulara —– krediden doğan alacakların ihtarnamenin tebliğ tarihine müteakip — içinde ödenmesi, aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği, Davalı alacaklı banka ile dava dışı kredi lehtarı şirket ——– akdedildiği, bahse konu sözleşmeyi davacı kefilinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamından kullandırılan kredinin kararlaştırılan süre içerisinde ödenmemiş olduğu nazara alındığında, kullandırılan kredilere lait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler de dosyada mevcut olduğundan, davalı bankanın davacı/kefil aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği, Davacı— olmak üzere toplam alacağın— olduğu, Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; fazlaya ilişkin —reddi durumunda, — tarihinden başlamak üzere —- tutarındaki asıl alacak tamamen ödeninceye kadar yıllık —oranında temerrüt faizi ile bunun —- kefilden istenilebileceği, davacı kefil; borcun ödendiğini iddia etmekte ise de, borcun ödendiğine ilişkin herhangi bir dekont, ekstre ve/veya başkaca bir delil sunmadığı, Başka bir deyişle davacı/kefil mevcut delillere göre ödeme iddiasını ispatlayamadığı, davacı kefil takip tarihi itibariyle toplam—– davalı bankaya borçlu olduğu,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Dava dışı borçlu —- düzenlendiği, davacı —- müşterek borçlu, müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkları, kredi sözleşmesinin tarafı olan —- temin ettiği krediyi sözleşmeye uygun şekilde ödememesi sebebi ile—–yevmiye numaralı ihtarnamesi ile borçlu şirket ve müşterek borçlu, müteselsil kefillerden ödemelerinin istendiği, ihtarın —- tarihinde davacıya tebliğ edildiği, haricen tahsil mümkün olmadığından —- takip başlatıldığı,—- tarihinde ödeme emirlerinin tebliği üzerine, itiraz olmadığından takibin kesinleştiği, ancak dosyada tahsilatın yapılamadığı, alacaklı vekilinin —– bulunan hisse senetlerinin kıymet taktirinin yapılarak satışı için müzekkere yazılmasının talep edildiği, dosyada tahsilatın mümkün olmadığı, bu kez —–dosyası ile davalı bankanın borçlu ve müşterek borçlu, müteselsil kefiller aleyhine —- tarihinde yapılan tebligat üzerine —– tarihli itiraz ile takibin durduğu ve menfi tespit davası açıldığı tespit edilmiştir.
Dava takibe karşı menfi tespit içermektedir.
—- hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir.——işlemin miktar ve değerinin HMK m. 200/1’deki sınırı geçip geçmediği, hukuki işlemin yapıldığı zamanki durumuna göre belirlenir.
Dava menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalıya düşer. Her iki taraf da, ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden, delil göstermişler ise, bu halde hakim öncelikle ispat yükünün hangi tarafa düştüğünü araştırmadan, ilk önce tarafların gösterdikleri delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların gösterdikleri delillerin hakime dava hakkında bir kanaat vermemesi halinde, ispat yükünün hangi tarafa düştüğünün tespiti ile, uyuşmazlık konusu vakıanın ispatını istemesi gerekir.
Davacı taraf —– tarihli —–itiraz etmeksizin alacağın zamanaşımına uğradığını iddia etmiştir. Takibe konu alacak kredi sözleşmesinden doğamakta olup, istenebilir hale geldiği tarihten itibaren—- süresine tabidir. Takibe konu alacak — tarihinde muacel hale gelmiş ve mahkememize menfi tespit davasının açıldığı— takip sayılı dosyası ile —tarihinde takibe konu edilmiştir. İcra takibi ve icra takip dosyasında tahsile ilişkin her işlem zamanaşımını kesen işlemlerden olup, — icra takibi ile kesilen süre icra dosyasındaki tahsile ilişkin tüm işlemlerle kesilerek tekrar başlamış olup, tahsile dair son işlem — değerledeki hisse senetlerinin kıymet taktirinin ve satışının yapılmasına dair işlem olduğundan—– sayılı dosyasının başlatıldığı, —- tarihi itibari ile dolmadığından, davacı tarafın alacağın zamanaşımına uğradığından bahisle borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın borcun ödendiğinden bahisle borçlu olmadıkları yönünde talebi için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu; oluşa uygun bilirkişi raporu ile davacı ——takip sayılı dosyasından dolayı takip tarihi itibari ile— borçlu olduğu tespit edilmiş olup, davacı taraf bu miktarın ödendiğini usulüne uygun belge ile kanıtlamadığından, davanın kısmen kabulü ile davacının —- borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Menfi tespit davası —– düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.
Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar. Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
Dava menfi tespit davası olup takibin kötü niyetli olarak başlatıldığını kanıtlamak davacı tarafa aittir. Davalı tarafın kredi alacağından dolayı takip başlattığı, dava tarihi itibariyle dahi ödenmemiş kredi borcu bulunduğu sübuta erdiğinden, takibin kötü niyetli başlatıldığı kabul edilemeyeceğinden, davacı tarafçada takibin kötü niyetli olarak başlatıldığı, usulüne uygun olarak kanıtlanmadığından, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf hukuki yarar olmadığından dolayı kötü niyetli dava açıldığından bahisle tazminat talep etmiş ise de; takibe konu alacak ihtilaflı olup, alacağın varlığı ve miktarı yapılan yargılama sonunda belirlendiğinden, dava açmakta hukuki yararı olduğu gibi asıl takip borçlusu şirket olup, ödenmemiş borç miktarının davacının hesaplaması beklenemeyeceğinden, davayı kötü niyetli olarak açtığı ispatlanmadığından, talep kabul edilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; davacının —- borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı— davacı tarafça peşin olarak yatırılan —– harcın mahsubu ile artan —- harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan — harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan —- davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 13.136,48 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde—— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2021