Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/346 E. 2023/477 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/346 Esas
KARAR NO: 2023/477
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/03/2021
KARAR TARİHİ: 22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı borçlu arasında ticari ilişki bulunmakta olduğunu, müvekkilinin, borçlu davalıya 08.04.2019 tarihinde 2.000 TL tutarlı araç iç kaplama işi yapmış olduğunu, borçlu davalı tarafından müvekkilin hesabına 10.05.2019 tarihinde ödeme yapılmış olduğunu, daha sonrasında müvekkilinin, davalı borçluya 20.08.2020 tarihinde 47.495 TL tutarlı benzer iş yapmış olduğunu, bu işin bedeli de müvekkilin hesabına ödendiğini, son olarak 12.11.2020 tarihinde müvekkili tarafından davalı borçluya 73.750 TL araç iç kaplama işi yapılmış olduğunu, ancak bu işin bedelinin davalı borçlu tarafından ödenmediğini, akabinde —– icra dairesinin —– esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu taraf 09.02.2021 tarihinde borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibi durduruğunu, davalı borçlu taraf itiraz dilekçesinde müvekkil ile arasında ki ticari ilişkiyi kabul ederek ödeme yaptığından bahisle takibi durdurmuş olduğunu, ancak itiraz dilekçesinde sunulan dekontta ki hesap numarasının müvekkile ait olmadığını, müvekkillin, davalı borçlu tarafa kesmiş olduğu tüm faturalarda müvekkilin banka hesap bilgisi mevcut olduğunu, davalı borçlunun daha önce ki ödemelerinden müvekkilinin hesap bilgilerini bildiği açık olduğunu, davalı hakkında başlatılan ilamsız takip yasa ve sözleşmelere uygun olduğunu, davalı borca itiraz etmekte haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu sebeple Haksız itirazın iptali ile Kötü niyetli olarak itiraz etmesi sebebi ile davalı borçluların %40 icra inkar Tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —– sektöründe faaliyet gösteren köklü bir anonim şirket olduğunu, davacı tarafın kötüniyetli ve bilinçli olarak şirket ortağına ödeme yapıldığını bilerek müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, —— esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile dava dosyası ve tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler sonucunda; tarafların 2019 , 2020 ve 2021 yılları ticari defterlerinin tasdik işlemlerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı, her iki tarafın muhasebe kayıtlarına göre 12.11.2020 tarihinde davacının davalıdan 70.210,00 TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.Bilirkişi tarafından davacı ve davalı tarafın ticari defterleri incelenmiş, her iki tarafın ticari defterlerinde uyuşmazlık konusu olan faturanın kayıtlı olduğunun tespit edildiği, vergi dairesi yazı cevaplarının incelenmesinde tarafların —— formlarının uyumlu olduğu, davalının ilgili faturayı —– formu ile vergi dairesine bildirdiği görülmüştür.Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının faturaya konu hizmeti davalıya sunduğunun, bizzat davalı tarafından vergi dairesine sunulan —– formları ile sabit olduğu, davalının faturaya konu malı teslim aldığına ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturayı kayıtlarına işleyerek ilgili vergi dairesine bildirdiği, fatura ve davalı tarafından vergi dairesine yapılan bildirim ve her iki tarafın ticari defter kayıtları dikkate alındığında faturaya konu malın davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir . Sayılı Kararı, —— Sayılı Kararları da aynı doğrultudadır. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar içeriği malların davalı şirkete teslim edildiğinin dosya kapsamına ve ticari defterlere göre ihtilafsız olduğu, davalı vekili karafınden cevap dilekçesinde borcun dava dışı —— davacı şirket çalışanı olması nedeniyle ödendiğini beyan etmiş ise de dosyamız arasına alınan savcılık dosyasında bulunan şikayet dilekçesinde paranın aralarında hukuki ilişki bulunmayan —— sehven ödendiğinin bildirildiği, dosyamıza eklenen müzekkere cevaplarından davadışı —— davacı şirketle ilişkisinin bulunmadığı davalının basiretli bir tacir gibi ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmakla bilirkişi tarafından usul ve yasaya uygun bilirkişi raporundaki tespitler yukarıda izah edilen nedenlerle hükme esas alınmakla alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —– Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 4.796,05 TL’den dava açılırken yatırılan 1.207,97 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 3.588,08 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.207,97 TL peşin harç, 59,30 başvurma harcı olmak üzere toplam 1.267,27 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 155,45 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.155,45 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 11.233,60 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin e-duruşma vasıtası ile yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/06/2023