Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/345 E. 2023/109 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/345 Esas
KARAR NO: 2023/109
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 07/06/2021
KARAR TARİHİ : 28/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket nezdinde,——— bulunan ——- adresindeki iş yerinde, davalının güvenlik zafiyeti sonucunda —- tarihinde meydana gelen hırsızlık hadisesi neticesinde zarar meydana geldiğini,——–Poliçesi, —- incelemesinde, sigortalı iş yerinde 10.078.53 TL’lik zararın meydana geldiğinin belirlenduğunu, bu miktarın 16.11.2020 tarihinde sigortalıya ödendiğini, hasarın ödenmesi ile mukavele şartlarına ve Ticaret Kanununun 1472.maddesi hükmüne göre şirketimiz sigortalısının yerine kaim olmuş ve sigortalının zarara sebebiyet verenler aleyhine mevcut her türlü hakları şirketimize intikal ettiğini, davalının güvenliğini sağladığı alanda hırsızlık hadisesinin gerçekleşmesi nedeniyle meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, alacağın tahsili amacı ile, —— sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, yapılan itiraz nedeni ile takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ——— arasında imzalanmış bir ——–bulunmamakla olup müvekkil şirket tarafından sigortalı işyerinin güvenliğinin sağlanmasına yönelik verilmiş bir taahhüdün söz konusu olmadığını, müvekkili şirket ile sadece —– arasında imzalanmış hizmet sözleşmesi mevcut olup sadece sözleşme hükümleri uyarınca —– karşı sorumluluğu söz konusu olabilirken işyeri malikleri ile imzalanmış herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığını, müvekkili şirketin, yüklenici olarak dava dışı —— sağlamakla yükümlü bir şirket olduğunu, ——-yönetimi ile müvekkil şirket arasındaki ilişkide müvekkilin sorumluluğunun, —— güvenlik hizmetlerini yürütecek güvenlik elemanının temininden ibaret olduğunu, müvekkili şirketin kooperatif içerisindeki sigortalının işyerinin güvenliğini sağlamak şeklinde bir görevi, dava dışı—— sigortalı —- güvenliğinin sağlanması yönünde bir talimatının bulunmadığını,—– genel ortak alanlarda meydana gelen bir olayın söz konusu olmadığını, Davacının, davalı müvekkil şirkete husumet yöneltmesinin kabul edilemez olduğunu, müvekkil şirkete izafe edilebilecek herhangi bir kusurun söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin—– ortak alanlarına ilişkin güvenlik hizmeti vermekte olup bizzat sigortalı ———işyerini koruma ve gözetleme yükümlü olmadığını, müvekkili şirketin hizmetini eksiksiz ve kusursuz yerine getirdiğini beyanla; davacının talepleri için zamanaşımı def’ini ileri sürdüklerini ve alacaklarına ilişkin taleplerinin reddine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—— icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—— Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; ” Dosyaya sunulan ——- tarafından hazırlanmış olan “Hırsızlık Hasar Tespit Raporu ve rapora bağlı olarak sunulmuş olan faturalar dikkate alındığında çalındığı beyan edilen 600 kilogram miktarındaki pirinç telin ilgili tarih piyasa koşullarına göre rayiç bedelinin 55 TL+KDV ve toplam malzeme bedelinin —– olabileceği, söz konusu malzeme için yapılmış olan eksik sigorta hesabının uzmanlık ve görev alanları dışında bulunması dolayısıyla değerlendirme yapılmadığı, —- birim fiyatının piyasa koşullarına uygun olduğu ve toplam tutarının 4.646.25 TL (KDV dahil) olabileceği takdiri mahkemeye ait olmak üzere bu yapılan 10.078,53 TL ödemenin dava dışı ——-rücu edilmesi durumunda faiz yönünden hesaplamada, davacı şirketin dava dışı ——- tarihinde banka kanalı ile ödemiş olduğu 10.078,53 TL alacağa 20.01.2021 icra takip tarihine kadar 239,12 TL reeskont avans faizi talebinde bulunabileceği, davacının sigortalısı dava dışı ———–
yerinin güvenliğinin sağlanmasında gerekli teknik ve fiziki tedbirleri yeterli seviyede aldığı yönüyle, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere özen yükümlülüğünü yerine getirdiği yönüyle kusurunun olmadığı, İhbar Olunan ———– Kooperatifi; ——- Kanun ile Yasanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre korunmasında,—— ortak alanları ve çevresinde, teknik ve fiziki yönden yeterli seviyede güvenlik tedbirlerini aldığı ve aldırdığı yönüyle, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere sorumluluklarını yerine getirdiği yönüyle kusurunun olmadığı, Davalı ———Yasanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre, ihbar olunan —- etrafı çevrili alanını korumayı taahhüt ettiğini, personellerinin görevlerindeki görev yetkileri dahilinde sorumluluklarını yerine getirmedikleri, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, davacının dava dışı sigortalısının iş yerinde 01.08.2020 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayını önleyemedikleri, hırsızlık olayına sebebiyet verdikleri yönüyle kusurlu olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur. Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle, ” kök rapordaki kanaatlerinin muhafaza edildiği, Davacının sigortalısı Dava dışı —— güvenliğinin sağlanmasında gerekli teknik ve fiziki tedbirleri yeterli seviyede aldığı yönüyle, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere özen yükümlülüğünü yerine getirdiği yönüyle kusurunun olmadığı, İhbar Olunan ——- göre korunmasında,——-ortak alanları ve çevresinde, teknik ve fiziki yönden yeterli seviyede güvenlik tedbirlerini aldığı ve aldırdığı yönüyle, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere sorumluluklarını yerine getirdiği yönüyle kusurunun olmadığı” şeklinde rapor sunulmuştur.
—— tarihli duruşmada davalı tanıkları dinlenmiştir.
Tanık ——beyanında özetle; davalı şirkette operasyon müdürü olarak görev yaptığını, ortak alanlar ve kapı girişlerindeki güvenliğin sağlanmasından sorumlu olduklarını, olayın gerçekleştiği yer çok sayıda fabrikanın ve iş yerinin bulunduğu bir alan olduğunu, Bazı fabrikaların kendi güvenliklerinin bulunduğunu, şüpheli bir olay meydana geldiğinde kayıt altına alındığını, olay tarihinde şüpheli bir olay ihbarının yapılmadığını, çok sayıdaki fabrikanın vardiya sistemiyle çalıştığını, gündüzleri tüm kapıların açık olduğunu, Giriş – çıkış yapanlardan bilgi sorulmadığını, geceleri vardiya sistemi olduğu için %90 oranında giriş- çıkış yapanlara ne için geldiklerinin sorulduğunu, Sorulmayan %10 luk kısım ise yıllardır, giriş – çıkış yapan tanıdığımız kişiler ya da firmalar olduğunu, bu %10 luk kesim gece sevkiyat yaptığı için sorulmadığını, kapıların gündüz açık olmasını ve kimlik sorulmamasını site yönetimin istediğini, bu bize şifai olarak bildirilmiştir, her yıl düzenli olarak risk analizleri tespit edilerek site yönetimine bildirildiğini, özellikle geceleri vardiya sistemi olduğu için güvenliğin yeterli olmadığı yönetime bildirildiğini, —– olması ve fabrika yetkililerinin bulunmaması sebebiyle kimlik sorulmaması site yönetimi tarafından isteniyordu, risk analizlerinden sonra da bir iyileşme yapılmadını, kimlik sorulmuyor, sadece nereye geldikleri sorulduğunu beyan etmiştir.
Tanık ——— beyanında; Davalı firmada operasyon müdürü olarak görev yaptığını, korunan arazinin çok büyük yaklaşık 250 ‘ye yakın fabrika bulunduğunu, sadece giriş kapılarını koruyabildiklerini, alanın büyük olması sebebiyle fabrikaların korunmasına zaman ayıramadıklarını, bu durumun sözleşmede de yer aldığını, çoğu fabrikanın kendi özel güvenliğinin bulunduğunu, şüpheli olaylarla ilgili ——- geldiğinde de müdahalede bulunduklarını, personel sayısının az olduğununun site yönetimine bildirdiğini, ancak bir geri dönüş olmadığını, iş yoğunluğuna göre girişte defter tutularak gelenlerin bilgisinin alındığını, fabrika çok sayıda olduğu için kapıların sürekli açık olduğunu, kapıların sürekli açık olmasını site yönetimi ve fabrika yöneticilerinin istediğini, beyan etmiştir.
Tanık ——beyanında; Davalı firmada güvenlik müdürü olarak çalıştığını, sanayi sitesinde 220 fabrika , 5 çıkış kapısı , 20 personel bulunduğunu, 20 personel ile giriş – çıkış kontrolü yaptıklarını, 10-15 tane fabrika kendisine özel güvenlik tutuğunu, site içerisinde biz sadece devriye atabildiklerini, alanın çok büyük olduğunu, araba ile bile 25 dakikada site içini dolaşabildiklerini, yönetim kurulu kararı ile gündüzleri tüm kapıların açık bırakıldığını, geceleri de şüpheli araçları durdurduklarını, irsaliye sorulduğunu, irsaliye yok ise fabrika yetkililerinden onay alarak çıkışa izin verdiklerini, geceleri gelenlere kimlik sorulmadığını, ancak çıkanları kontrol edebildiklerini, personel sayısının güvenliği sağlamak için yeterli olmadığını, her yıl davalı tarafından risk analizleri yapılarak yönetime bildirildiğini, bununla ilgili her hangi bir geri dönüş yapılmadığını, sigortalının kendisine özel güvenlik tutmadığını, alarm sisteminin de bulunmadığını site de ki güvenlik kameraları sigortalının kapılarını görmediğini, çok uzaktan iş yerinin görüldüğünü beyan etmiştir.
Kişi kurum ve kuruluşların kendi bünyelerin de özel güvenlik birimi oluşturmaları veya herhangi bir özel güvenlik şirketinden hizmet satın almak sureti ile özel güvenlik hizmetlerini sağlayabilmeleri için bulunduğu ilin Valiliğinden özel güvenlik izni almış olmaları gerektiği, şirketlerin 3. Kişilere koruma ve ve güvenlik verebilmeleri için Bakanlıktan özel güvenlik faaliyet izni almaları gerektiği, davalının gerekli izinlere sahip olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ile ihbar olunan ——— imzalandığı, davalının ——— güvenliğinin sağlanmasını üstlendiği üstlendiği, davacının sigortalısının da kooperatifin alanı içerisinde yer aldığı, görevli güvenlik personeli sayının güvenliğin sağlanması için yeterli olduğu ancak davalı personelleri tarafından sanayi sitesine yapılan giriş çıkış kontrollerinde gerekli özenin gösterilmediği, dolayısıyla davalının kusurlu olduğu, davacının sigortalısına yüklenecek kusur olmadığı anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama, iddia-savunma, dosya arasına ibraz olunan bilgi ve belgeler, celbedilen kayıtlar, tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğinden; davacı sigorta şirketince —–ile dava dışı sigortalı —– sigortalandığı, —- tarihinde meydana gelen hırsızlık olayında sigortalı işyerindeki 600 Kg miktarında prinç telin çalındığı anlaşıldığı, sigortalısına ödemede bulunan davacı, ödediği 10.317,93 TL ve 239,40 TL işlemiş faizi sigortalısının halefi olarak davalı güvenlik şirketinden talep ettiği, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile de hırsızlık olayının ve zararın meydana gelmesinde davalının kusurlu olduğu kanaati ile davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının—— Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 704,81 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 124,62-TL harcın mahsubu ile bakiye 580,19-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 124,62 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 183,92 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 230,60 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 5.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.430,60-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yarılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yokluğunda , ihbar olunan vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2023