Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/315 E. 2022/592 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/315 Esas
KARAR NO : 2022/592

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/05/2021
KARAR TARİHİ : 20/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı ———- sıfatıyla faaliyet gösterdiği ————– tarihleri arasında oluşması muhtemel —– karşı sigortalanmış olduğunu, müvekkili———— ——–, dava dışı sigortalı ————– fatura karşılığında davalı ——- olduğunu, yüklenilen işin sonlandırılması akabinde 24.05.2020 tarihinde, ————— davalı tarafından ——- yapılan —————- meydana gelmiş olduğunu, davaya konu yangın nedeniyle olaya müdahale eden——- görevlileri tarafından düzenlenen —- yangının çıkış nedeni;———- kaynaklandığının tespit edildiğini, davaya konu hasarın —————- için yapılan hasar ihbarı üzerine müvekkil şirket nezdinde —————– dosyalarından görevlendirilen —– tarafından düzenlenen —— raporlarında,—– sigortalı depoda oluşan —– dahil ———–olduğu, ——- tarafından düzenlenen tespit raporu uyarınca, meydana gelen ————– zararın, sigortalı ———– işlerini üstlenen —————- edilmesinin mümkün olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş olduğunu, Müvekkil —- tarihinde ——– ——- sigorta tazminatı ödediğini, müvekkil ——– sigortalısına yapmış olduğu ödeme nedeniyle TTK’nun 1472. Maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olmuş olup, zarar sorumlusuna karşı rücu hakkı elde etmiş olduğunu, davalı ———– dava dışı sigortalıya düzenlemiş olduğu ————— ——-nolu fatura karşılığında ——- tüm ——-işini üstlenmiş olup, davaya konu hasara neden olan yangının, davalının kurulumunu gerçekleştirdiği ———— çıktığı —————–ekspertiz raporları ile sabit olduğunu, davalının haksız eylemi ile oluşan zarar arasında nedensellik bağı da tam olduğundan, davalı yüklenicinin zararı tazminle —- olduğunu, dava konusu olay nedeniyle ödenen tazminatın, zarar sorumlusu olan davalıdan tahsili amacıyla —– sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatılmış ise’ de davalıya gönderilen ödeme emrine haksız şekilde itirazda bulunarak icra işlemleri durdurulmuş olup, yapılan ———– görüşmelerinden de sonuç alınamaması üzerine iş bu itirazın iptali davasının açılmak zorunda kalındığını beyanla, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile davalının ———– sayılı dosyasına karşı yaptığı haksız itirazın iptaline, %20’den az olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatın ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasının HMK.114 “h” bendi uyarınca dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından dava şartı noksanlığı nedeniyle ve aktif husumet yokluğu ile reddinin talep olunduğunu, mahkemeye sunmakta oldukları esasa ilişkin cevap ve usule dair itirazlarındaki beyan ve savunmaları saklı kalmak kaydıyla; dava dilekçesindeki tüm davacı taleplerinin —————görüşmeleri) kayıtları dahilinde bir kısım ———————– hususunda anlaşma sağlandığı ve ilgili depoda müvekkilinin bir kısım ————– yerine getirdiğini, davacı,———————————- işini üstlenen müvekkilinin hakkında sözde davalı tarafından ———— kaynaklanan—– meydana geldiğini, bundan dolayı düzenlenen ——————- müvekkilinin sorumlu olduğunu, sigortalısına farklı tarihlerde ödemiş olduğu toplam ——————sigorta tazminatı için icra takibi başlatmış, taraflarınca takibe yapılan itiraz neticesinde iş bu davayı açmış olduğunu. açılan davanın usul ve hukuka aykırı olup haksız, yersiz ve dayanaksız olduğunu, müvekkilinin yüklenici sıfatıyla 6098 sayılı TBK 470 vd. Maddelerinde düzenlene———– işini —— olarak ————– yerine getirmiş, ilgili edim neticesinde iş teslim belgesinden anlaşılacağı üzere üzerine düşen bütün işleri eksiksiz biçimde tamamlamış olduğunu——— müvekkiline sunulmuş olduğunu, yapılan işin eksik veya ayıplı olduğundan bahisle —– tesliminden sonra geçen makul süre içerisinde ve————- şekilde ayıp ve eksik iş ihbarında bulunulmamış olduğunu, dolayısıyla davacının sanki müvekkilinin ——- ayıplı yada eksik edimi sebebiyle sorumlu olduğunun kabul edilemeyeceğini, meydana——- yangının neden kaynaklandığı, yangın neticesinde yangının neden yayıldığı, yangının söndürülmesi için gerekli olan ———– yapılıp yapılmadığının —— olduğunu, müvekkili tarafından sunulan —- —– dahilinde olduğu, yangının meydana geldiği ——- —- arasında hiçbir —- bağı bulunmadığını, müvekkilinin ——— bulunmadığının açık olduğunu) zira müvekkilinin söz konusu ——- ———- kapsamında değiştirme ediminin olmadığını, bu durum ilgili ———-yazılı olarak kabul edilmiş olduğunu, yangının meydana geldiği müvekkili tarafından öğrenildiğinde——– deposundaki kamera kayıtları geriye dönük 5 gün boyunca izlenmiş ve yangının ———- sürekli açık kaldığının anlaşılmış olduğunu, bu durum dinlenecek tanık beyanlarından ispatlanacak olup ilgili alanda sorumluluğu bulunmayan ve 5 gün boyunca açık bırakılarak yangına sebebiyet veren kusurlu tarafın işbu davada tespitiyle davaya dahil edilmesinin talep olunduğunu beyanla; fazlaya ilişkin hak ve alacak talepleri saklı kalmak kaydı ile; Dava açmakta hukuki yararı olmayan davacıların açtıkları davanın usulden reddine, Davanın aktif ve pasif husumet nedeniyle reddine, Usul ve kanuna aykırı dayanaksız davanın esastan reddine, Yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davacı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı sigortanın sigortalısına ödediği bedelin rücuen tahsili için başlatılan —– davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——— sayılı sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde —- ödeme emrinin borçluya 03.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından—– tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan raporda ,” Bahse —————tarafından yapıldığına dair her hangi bir delil elde edilemediği, dolayısıyla yangının meydana gelmesinde davalı yana her hangi bir kusur yada sorumluluk atfedilmenin söz konusu ekspertiz raporunda veya dosyada; dava konusu hasarlara yapılması gereken yenileme —————– dosyada bulunamadığından, hasarın inşai açıdan tespitinin mümkün olmadığı bu nedenle ekspertiz raporunda bahsi geçen—– ait herhangi bir zarar hesabı yapılamadığı, davalının kusurunun olmadığı dolayısıyla zarar sorumlusu olmadığı ve sigortalının davalıya karşı dava hakkının bulunmaması nedeniyle davacının TTK 1472 madde gereğince rücu hakkının olmadığı, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle; ” Bahse konu —–merkezindeki—-davalı ——– yapıldığına dair her hangi somut bir bilgi bulunmadığı, ayrıca her ne ——– olayının meydana geldiği işyerindeki ————davalı şirket tarafından yapılmış olsa da, —— herhangi bir hasar meydana gelmediği gibi, elektrik tesisatının hatalı, eksik veya tesisatın yönetmeliklere uygun olmadığına dair herhangi bir tespitinde bulunmadığı, dolayısıyla dava konusu yangın ile davalı şirket arasında illiyet bağı kurulamadığından sadece elektrik tesisatını yapmış olmasından dolayı, yangından davalı şirketin sorumlu tutulmasının yada kusur atfedilmesinin mümkün olmadığı, davalının kusurunun olmadığı dolayısıyla zarar sorumlusu olmadığı ve sigortalının davalıya karşı dava hakkının bulunmaması nedeniyle, davacının TTK 1472 madde gereğince rücu hakkının olmadığı,” şeklinde rapor sunulmuştur.
TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden ——— hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca —–, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan ———, ödediği tazminat miktarınca —- geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı,——- Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; ————- ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; ———– ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği;—– ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Eldeki davada davacı ——– dava dışı sigortalısının iş yerinde meydana gelen ———- sebebiyle —— kapsamında dava dışı sigortalısına ———– ödediğinden bahisle ödediği tazminatın davalıdan rücuen tahsilini talep etmektedir. Davalı ile dava dışı sigortalı arasında sigortalının iş yerinde —- yapılması hususunda tarafların anlaştığı sabittir. Dava açılmadan önce davacı tarafından alınan raporlarda, —— ————- kaynaklandığı tespit edilmiş olup mahkememizce ————–bilirkişi tarafından da yangının ———– edilmiştir. —– dava dışı sigortalının iş yerinde ———————–kullanıldığı tespit edilmiştir. —– dayanağı ise ——— tespit edilmiştir.———davalı tarafından —— yapıldığına ilişkin dosya kapsamında bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca davalının yaptığı elektrik tesisatında bir hata, eksiklik veya yangına sebebiyet verme gibi bir durum tespit edilemediğinden davalının yangının meydana gelmesinde kusuru olmadığı, davalının yaptığı iş ile de yangın arasında bir illiyet bağı bulunamadığından davalının sorumlu tutulması mümkün olmayacağı kanaati ile davanın reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan —– harcın mahsubu ile artan —— harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —–esaslara göre belirlenen —- nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile—– arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.