Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/312 E. 2021/447 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/312 Esas
KARAR NO: 2021/447
DAVA: Alacak (Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/07/2017
KARAR TARİHİ: 26/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müvekkilinin, —– olarak istihdam edilmek üzere —– tarihinde davalı işveren tarafından haksız bir şekilde, hiçbir işçilik alacağı ödenmeksizin iş akdine tek taraflı son verildiğini, haksız bir şekilde davalı işveren tarafından hizmet akdi feshedilen davacı müvekkiline ne kıdem ne de ihbar tazminatı ödenmediğini, müvekkilinin davalı işveren bünyesinde —- arasında asgari ücretle çalışmış olup aldığı son ücretinin brüt — olduğunu, davacı müvekkilinin, davalı işveren tarafından haksız bir şekilde iş akdinin feshedildiği tarih olan —— tarihine kadar bahsi geçen okulun temizlik, çaycılık, kalorifer yakma, boya-badana dahil tüm işlerini yaptığını, davalı işveren tarafından müvekkiline ne yol-yemek ücreti ödendiğini, ne de asgari geçim indirimi yatırıldığını, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca sadece 1 saat yemek molası olup çay saatinin hiçbir zaman olmadığını,— tarihinde davalı şirket çalışanı — davacı müvekkilini arayarak şubeleri olan ——- evrakını gönderdiklerini ve ilgili yazıyı imzalaması gerektiğini söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin bahsi geçen yere gittiğini, burada dilekçe ekinde sundukları mail yazışması ve ibraname örneğinin şirket çalışanı —— tarafından müvekkiline teslim edildiğini, davalı işverenin müvekkiline hiçbir alacağını ödemeden ibraname imzalatmaya çalıştığını, davalı işverenin açıkça kötüniyetli hareket ettiğini, davalı işverenin önce müvekkilini arayarak işten çıkarıldığını söylediğini, daha sonra ise hiçbir işçilik alacağını ödememesine rağmen ödemişçesine ibraname imzalatmak istediğini ancak müvekkilinin davalının kötüniyetini farkedip ilgili ibranameyi imzalamadığını, bunun üzerine davalı işveren tarafından iş akdinin sonlandırıldığını öğrenen müvekkilinin çalıştığı —– üzerindeki anahtarları teslim etmek üzere gittiğini, okul müdürü —yaptığı görüşmede davadışı —— müvekkiline sistemden kaydının silinebilmesi için dilekçe ekinde sunmuş oldukları evrakı imzalaması gerektiğini söylediğini, bunun üzerine yıllardır birlikte çalıştığı müdürüne olan güvenden dolayı müvekkilinin de kendisine verilen bu evrakı okumadan ve sistemden kaydının düşülmesi amacıyla imzaladığını ancak daha sonra davalı işverenini kıdem tazminatını talep etmek için arayan müvekkilinin davalı işverenden “siz —–imzaladığınız dilekçe ile istifa ettiniz, hiçbir hakkınız yoktur” cevabını aldığını, bunun üzerine davacı müvekkilinin okul müdürünün sistemden müvekkilinin kaydını silmek amacıyla imzalattığını beyan ettiği dilekçenin aslında içerik itibariyle istifa niteliğinde olduğunu sonradan farkettiğini ve ———- tarihli ihtarnamesini göndererek kendisine hileli bir şekilde imzalatılan dilekçenin istifa dilekçesi olmadığını, uğrayacağı zararlara karşı yasal haklarını kullanacağını ihtar ettiğini, buna rağmen, davacı müvekkilinin resmi kayıtlarda istifa ederek ayrılmış olarak gözüktüğünü, belge içeriğine bakıldığında içerikte yazılan yazının başkası tarafından doldurulup sadece davacıya imza attırıldığının görüleceğini, belgedeki yazıların kriminal incelemesi yapıldığında yazının davacıya ait olmadığının ortaya çıkacağını, —– gibi bir süre çalışan bir kişinin durup dururken istifa etmesinin hayatın olağan akışına da aykırı bir durum olduğunu, davalı işverenin müvekkilinin haketmiş olduğu — — maaşını yatırmadığını, davacı müvekkilinin, haftanın yedi günü—— çalıştığını ancak buna rağmen müvekkiline bugüne dek hiçbir zaman fazla mesai ücreti ödenmediğini, davacı müvekkilinin haftanın yedi günü hiç ara vermeksizin çalıştığını, bir gün dahi hafta tatili yapmadığını, davacı müvekkilinin yalnızca son iki yıl toplam —— yıllık izin kullanmış olup işe girdiği ilk yedi yıl yıllık izinlerini hiç kullanamadığı gibi haketmiş olduğu yıllık izin ücretlerinin de davalı işverence ödenmediğini, davalı işverenin müvekkilinin çalıştığı ilk yedi yıl yıllık izinlerini kullanmasına engel olduğunu ve hatta yıllık izin ücretlerini de davacı müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin sadece son———- kullandığını, davalı işverence davacı müvekkilinin tüm resmi tatillerde çalıştırıldığını ve bu çalışmasına karşın hiçbir ücretin kendisine ödenmediğini, müvekkilinin sadece dini bayramlarda tatil hakkını kullandığını bildirerek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, — brüt kıdem tazminatı alacağı, — ihbar tazminatı alacağı, — maaş alacağı, ———– resmi tatil alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu alacaklarından kıdem tazminatı ve ücret alacağına fesih tarihinden tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz yürütülmesine, fazla mesai ücreti, hafta tatili, resmi tatil, yıllık izin alacaklarına dava tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz yürütülmesine, ihbar tazminatı alacağına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkili firmanın ———– dosyasında verilen karar ile iflas ettiğini, müvekkili firmanın iflas kararının henüz kesinleşmediğini ve ikinci alacaklılar toplantısının da yapılmadığını, mevcut durumda müvekkilinin tasfiye işlemleri —— dosyası ile sürdürüldüğünü, bu nedenle davanın, İcra İflas Kanunu’ nun 194. Maddesi uyarınca, ikinci alacaklılar toplantısından —- sonrasına kadar durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından ——–dosyası ile dava açıldığını, bu dava da müvekkili firmanın, dahili davalı sıfatıyla yer aldığını, bu dava tarafları ve konusu aynı olduğundan derdestlik itirazında bulunduklarını, her iki davanın aynı konu ve taleplerini içerdiğini, ——- devam eden davanın derdestlik nedeniyle ikinci açılan davanın reddedilmesi gerektiğini, her iki davanın birleştirilmesi yönünde karar verilmesini talep ettiklerini, davacının, dava dilekçesinde itirazın iptaline konu kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, maaş, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili alacağını talep ettiğini, davacının bu iddialarını kabul etmek anlamına gelmemekle birlikle davacının talep ettiği tüm alacak kalemlerine ilişkin zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının hak ettiği tüm ücretleri banka kanalı ile kendisine ödendiğini, müvekkilinin —- tarihinde iflas ettiğini, bu nedenle davacının, ——- başvurarak alamadığı son üç aya kadar olan ücretlerini alabileceğini, bu nedenle çalıştığı son aya ilişkin ücreti, şirketin diğer tüm çalışanları gibi —— gerekli evrakları alarak —başvurması halinde alacağını, bu ücret alacağını müvekkilinden talep etmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı vekili, müvekkilinin iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini iddia etmişse de, davacı iş akdini kendi istek ve iradesi ile hiçbir baskı altında kalmaksızın feshettiğini, davacı vekilinin, müvekkilinin davalı şirket bünyesinde haftanın —— çalıştığını iddia ettiğini, çalışılan iş yerinin bir okul olduğunu ve çalışma saatleri ile yapılacak işlerin belirli olduğunu, zira diğer davalı— konuyla ilgili gerekli delillerin sunulduğunu, davacı tarafın dilekçesinde günde ——- gerçekle bağdaşmadığı gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, bir işçinin iddia edilen—- yıl boyunca hiçbir hafta tatili dinlenmesi olmadan çalışmasının mümkün olmadığını, hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, davacının hizmet süresi boyunca hiç senelik izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca çalışılan iş yerinin bir ilkokul olduğu ve tatil zamanlarının belirli olduğunu, müvekkili firmanın tüm personellerinin tüm dini bayram ve resmi tatillerde izin kullandıklarını, davacıya müvekkili şirket tarafından genel tatil, dini ve ulusal bayramlarda çalışması için müvekkili tarafından verilen bir talimatın bulunmadığını belirterek davanın reddine, dava ile ilgili her türlü masraf, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Davalı şirketin dava tarihinden önce iflasına karar verildiği, iflasın açılmasından sonra müflis aleyhine açılan davaya sıra cetveline itiraz davası olarak devam edileceğinden dava “kayıt kabul davası”na dönüşmüştür.
Ancak dava her ne kadar mahkememize tevzi edilmiş ise de Kayıt Kabul davalarına —- tarihli Kanunun 4. Maddesinde belirtildiği üzere “İflâs tasfiyesinde düzenlenen sıra cetveline yönelik davalar (İflâs tarihinden önce açılıp yargılama sırasında kayıt kabul davasına dönüşen alacak davaları hariç olmak üzere kayıt kabul ve kayıt terkin davalarına “İcra ve İflâs Kanunu 235. Maddesi hükmü gereğince;
—- daha az Asliye Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde —– numaralı Asliye Ticaret mahkemesinin,—- fazla Asliye Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde ise ——-numaralı Asliye Ticaret Mahkemelerinin, İhtisas mahkemesi olarak belirlenmesine, 7101 sayılı Kanun’un 46. maddesiyle 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanuna eklenen geçici 14. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, bu kapsamda görülmekte olan davalar bakımından iflâsın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına, mahkemelerin derdest dava dosyalarının bu karara dayanarak anılan mahkemelere gönderemeyeceğine, iş bu kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı 03/04/2018 tarihten itibaren açılacak davaların ise anılan mahkemelere tevzi edilmesine karar verilmiş olduğundan dosyanın esastan kapatılmasına karar vermek gerekmiş ve hüküm aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M :Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dosyanın sehven mahkememize gönderildiği anlaşılmakla; ——Asliye Ticaret Mahkemelerinden birine tevzi edilmek üzere ——Hukuk Mahkemesi —gönderilmesine,
2-Esas kaydımızın bu şekilde KAPATILMASINA,
3-Yargılama giderlerinin ilgili mahkemesince değerlendirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.27/05/2021