Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/273 E. 2022/705 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/273 Esas
KARAR NO: 2022/705
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/04/2021
KARAR TARİHİ: 18/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri firma ile borçlu arasında —– imzalandığını, ilgili —— taşeronlarından da sorumlu olduğunu kabul ettiğini ve ilgili sözleşmeyi imzaladığını, işbu sözleşme gereğince borçlu yükümlülüklerini yerine getirmemiş ve müvekkilleri firma tarafından kesilen fatura bedellerini ödemediğini, konuya ilişkin gerek sözlü gerek yazılı ihtarlar yapılmış ancak borçlu yapılan tüm ikazları dikkate almayarak talep edilen ödemeleri yerine getirmediğini, bu nedenle —— icra takibi başlatıldığını ancak borçlu ödeme emri taraflarına tebliğ edildiğinde haksız ve hukuka aykırı şekilde borca itiraz ettiğini, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla haklı ve hukuka uygun davalarının kabulüne, borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, takip alacağı ve faizlerinin davalıdan tahsiline, asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra dosyalarından yapılan tebligatlarda takibin dayanağı olan ve ödeme emrinde belirtilen sözleşme ve fatura gibi belgeler müvekkilleri firmaya tebliğ edilmediğini, bu nedenle davacı yanın dosyaya taraflarından borç ilişkisinin doğmadığına dair itiraz sunulamadığına ilişkin iddiaları kabul edilemez olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme, —- sonu itibariyle tarafların karşılıklı anlaşması ile sona erdirildiğini, davacının kestiği faturalar sözleşmenin sona ermesinden sonra olan — tarihli faturalar olduğunu, davacı firma’nın fatura ettiği dönemlerde müvekkilleri firma inşaatı tamamlamış olup bağımsız bölümler kat maliklerine teslim edildiğini, bu durum davacı firmadan bu dönemlere ilişkin hizmet alınmadığının en önemli göstergelerinden biri olduğunu, davacı şirket tarafından kesilen faturaları ve bunlara ilişkin hizmet verilmiş olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, faturalarda ——- olarak gösterilen meblağlar fahiş olup neye istinaden hesaplandığı belli olmadığını beyanla; Haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın usulden ve esastan reddine, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —–davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; ” Taraflar arasındaki ihtilafın, —– ile başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan borca itiraz nedeniyle açılan itirazın iptali davasında davacının davalıdan takibe konu fatura sebebiyle alacaklı olup olmadığı, alacak miktarının ne kadar olduğu, icra takibine yapılan itirazın haksız ve talep edilen faizin yasal olup olmadığı ve alacağın likit olup olmadığı hususundan ibaret olduğu, Davacı yan —-yapılan incelemeye gelmediği, ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, Davalının —-yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, neticeten, Davacının takibe konu ettiği —- itibariyle davalının kendi ticari defterlerine göre davacı yana borç ve alacağının bulunmadığı bakiyenin—- olduğu tespit edildiği, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; “Davacının incelenen ticari defterlerinde takip tarihi —- cari hesap bakiye alacaklı olduğu, Davalının — —yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, Davalı takip tarihi — itibariyle kendi ticari defterlerine göre davacı yana borç ve alacağının bulunmadığı bakiyenin — olduğu, Davacı kendi ticari defterlerinde takip tarihi — itibariyle davalı yandan —- cari hesap bakiye alacaklı olmasına rağmen davalı ticari defterlerinde davalının davacı yana borç ve alacağının bulunmadığı bakiyenin sıfır olduğu görülmüş olup, tarafların cari hesap farklılığına konu tutarının — olduğu bunun da davacı tarafından davalı adına düzenlenen aşağıdaki —— davacı kayıtlarında mevcut olup, davalı kayıtlarında mevcut olmadığından kaynaklı olduğu, Davacı tarafından davalı adına tanzim edilen cari hesap farklılığına konu faturaların —-olarak düzenlenmiş olduğu, faturaların davalı yana — —- teslim edildiği, davalı tarafından faturalara — içerisinde itiraz edilmediği görülmekle faturalara konu hizmetin verilip verilmediği—–dışında kaldığından bu hususta bir değerlendirme yapılamamış olup, bu durumun takdiri — ait olduğu, Davacının takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, Mahkemece temerrüt için ihtar şartının gerektiğinin kabul edilmesi halinde temerrüde düşürüldüğü sabit olmayan davalıdan işlemiş faiz alacağı talebinde bulunamayacağı, ———–ait olmak üzere işlemiş faiz hesabı yapılmış olup yapılan hesaba göre davacı yan, asıl alacağına takip tarihi itibariyle —- işlemiş faiz talep edebileceği hesap edilmiş ancak davacı yan icra takip talebinde işlemiş faiz olarak — talep ettiğinden talebe bağlılık ilkesi gereği davacının davalı yandan — İşlemiş faiz alacaklı olduğu, — davacının davasında haklı olduğu yönünde karar verilmesi durumunda davacının incelenen kendi ticari defterlerine göre takip tarihi——şeklinde rapor sunulmuştur.
Davacı tarafından davalı aleyhine —- yıllarına ilişkin toplam — faturalara ilişkin takip başlatıldığı, davalı tarafın yetki itirazında bulunması sebebiyle icra dosyasının yetkili ——bedelli faturaları takip konusu yaptığı, ilk takip ile bağlı kalınarak yetkili icra dairesinde takibe devam edilmediği, davalı aleyhine usulüne uygun yapılmış bir takip bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 21,40 -TL harcın, davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydı alınmasına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.976,16-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——-bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yokluğunda davalı tarafın yüzüne karşı verilen karar kesin olmak üzere, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2022