Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/269 E. 2021/1029 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/269 Esas
KARAR NO : 2021/1029

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2021
KARAR TARİHİ : 24/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —– aralarında yaptıkları sözleşme ile birleşme kararı aldıklarını ve birleşmenin —- bünyesinde gerçekleştirileceğini, —- şirketlerin genel kurullarınca izin ve kararların alındığını, müvekkillerinin miras bırakanı —-şirketin kurucu intifa senetlerinin maliki olup, vefatı ile kurucu intifa senetleri mirasçıları olarak müvekkillerime intikal ettiğini, kurucu intifa senetleri için 24.750,00 TL lik bedel belirlendiğini ve bu bedel ödenerek muhataplardan satın alınacağını, bunun için — başvurulduğunu, ancak herhangi bir sonuç alamadıklarını, ihtarname ile intifa senedinin gerçek piyasa ve rayiç bedelin oldukça altında olduğunu ve işleme onay vermediklerini, davalı taraf cevabi ihtarname ile talebin kabul edilmediğini, bunun üzerine yeniden ihtarname çekildiğini; davalılara, intifa senedi sahibine eş değerli haklar tanımak imkanının mevcut olduğu, fakat bu hakkın müvekkillerime uygulanmadığı, talebimizin eş değer hak tesisi yönünde olduğu ve bunun aslında —- aynen uygulandığı vurgulanarak talebimizde ısrar edildiği ve tek taraflı,—değerlemenin de hakkaniyete ve hukuka uygun olmadığının ihtar edildiğini, intifa senetlerinin miras bırakan adına olmasına ve müvekkillerine intikal etmesine rağmen davalı şirket tarafından tek taraflı bir işlemle el konulduğunu, —– nın verdiği cevapta, ‘intifa senedi sahibine eş değerli haklar tanımak’ imkanının da mevcut olduğu, ancak davalı şirketin bu hakkı müvekkillerine tanımadığını, —–yaptığı birleşmede sözleşmenin intifa senetlerine ilişkin 9.maddesinde şirketin —– senedi çıkartdığını, kurucu intifa senetlerinden —- senedin ise ilk sermayeyi teşkil eden kuruculara dağıtıldığını, davalı şirket tarafından, birleşme işlemine istinaden —- alındığını, bu kuruluş tarafından her bir intifa senedi için 24.750 TL değer belirlendiğini, belirlenen bu değerin intifa senetlerinin gerçek piyasa değerinin oldukça altında olduğunu ve hiçbir şekilde hukuki ve mali bir bağlayıcılığı olmadığını, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, tüm bu nedenlerle müvekkillerine ait olan ve miras bırakanlarından intikalen gelen ——-tespitinde uygulanacak formülün aynen ——– haklarımız saklı kalmak kaydıyla, belirlenecek adette —– senetleri ihdas edilerek müvekkillerine verilmesini, bu teleplerinin hukuken imkansızlığının kabul edilmesi halinde müvekkillerine ait 150 adet kurucu intifa senetlerinin mahkemenizce belirlenecek gerçek değeri üzerinden saptanacak bedelin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava tarihinden itibaren işletilecek ticari faiz, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar ve —–tarihinde aynı konu, içerik ve taleple—– esas sayısı ile bir dava daha ikame edildiğini, davacıların huzurdaki davayı ikame edebilmesi için öncelikle aktif husumet ehliyetini haiz olması gerektiğini, davacıların halihazırda kurucu intifa senedi sahipliği sıfatını taşımakta bulunduklarını tevsikle yükümlü olduklarını, davacılar vekilinin TTK 140.maddesinde kurucu intifa senetlerine iliskin herhangi bir düzenlemenin yer almadığı şeklindeki tespiti kanunun —yanlış olduğunu, davacılar vekili her ne kadar dilekçesinde—-olaydaki kurucu intifa senetlerine ilişkin bir görüş verdiği intibaını yaratmaya çalışmış olsa da bizzat kendi tarafından ibraz edilmiş Kurul cevabında açıkça görüldüğü üzere, Kurul, “II-23.2 sayılı Birleşme ve Bölünme Tebliği’nin (Birleşme Tebliği) “Pay sahiplerinin korunması” başlıklı 11’inci maddesinin dördüncü fikrasında; “Devralan şirket, devrolunan şirketin intifa senedi sahiplerine eş değerli haklar tanımak veya intifa senetlerini, ——-.” demek sureti ile yukarıda açıklanan madde hükmünü alıntılamış, ayrıca “kurucu intifa senedi sahiplerine önerilen bedelin uygun olmadığını düşünen kurucu intifa senedi sahiplerinin genel hukuk hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurmalarının mümkün olduğunu” ifade etmiştir. — ifade dahi kurucu intifa senedi sahiplerinin eşdeğer hak tanınması konusunda bir öncelikli hakkı bulunmadığı, tercih hakkının birleşmeye dahil olan şirkete ait olduğu ve tartışılabilecek yegane hususun ise önerilen bedelin tutarına ilişkin olabileceğini açıkça gösterdiğini, davacılar vekili ayrıca dilekçesinin —-birleşirken kurucu intifa senetlerinin aynen muhafazası mümkün olduğu, eş değerli hak tanınmasındaki imkansızlığın hukuki karşılığı bulunmadığı yönünde bir çıkarım yaptığını, ancak davacılar vekilinin ifade ettiğinin aksine söz konusu birleşme sırasında intifa senedi sahiplerine —hakların tanınması hiçbir şekilde söz konusu olmadığını,—– ilgili mevzuatlara uygun olarak yapılan değerleme sonucu her bir intifa senedi için tespit edilen —– TTK M. 140/5 uyarınca gerçek değeri yansıtmadığını, —— arasındaki —- eden değerler toplanmış —- tutarındaki bu değer——-olarak tespit edildiğini, karşı taraf —– intifa senedi değerine ilişkin olarak —- usulüne uygun olarak belirlenmiş —- senetlerinin gerçek piyasa degerinin oldukça altında olduğunu, hiçbir şekilde hukuki ve mali bir bağlayıcılığının mevcut olmadığını, intifa senetlerinin gerçek piyasa degeri ancak mahkemenin belirleyecegi uzman bilirkişi tarafından tespit edilebileceğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine müvekkil şirketin kanunen tanınmış takdir hakkını yine kanun ve usule uygun şekilde kullanmış olması sebebiyle dava konusu eşdeğer hak tanınması talebinin reddine, müvekkil şirketçe usul ve ilkelere uygun şekilde yapılan değerleme sonucu saptanan bedel üzerinden intifa senetlerinin satın alınması gerçekleştirildiğinden beher intifa senedinin gerçek bedelinin tespiti ve tahsiline ilişkin taleplerin tümden reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasıdır.
——- dosyasının incelenmesinde; iş bu dava dosyası ile tarafların ve dava konusunun aynı olduğu anlaşılmıştır.
HMK 166. Maddesi davaların birleştirilmesi hususunu düzenlemektedir. HMK 166/4 maddesinde ; davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda davalar arasında fili ve hukuki bağlantı bulunduğunu, 166/1 maddesi gereğince de yargılamanın her aşamasında talep üzerine veya mahkemece ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebileceği, yukarıda açıkladığımız nedenle davaların birlikte görülmesinde gerek usul ekonomisi gerekse delillerin birlikte değerlendirilmesi ve bir biri ile çelişmeyen hükümlere ulaşılması yanında yargılamanın hızı ve bütünlüğü açısından yarar ve zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla, bu dava dosyasının —- dosyası ile HMK’nun 166. maddesi uyarınca birleştirilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan mahkememizin işbu — Esas sayılı dosyası ile —- sayılı dosyasının HMK’nın 166/1. maddesi gereğince BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-)Esasın bu şekilde kapatılmasına,
3-)Yargılamanın —- —- esas sayılı dosyası üzerinden devamına,
4-)Birleştirme kararının HMK 166/3 maddesi uyarınca derhal —- dosyasına bildirilmesine,
5-)Harç ve yargılama giderlerinin birleştirilen dosya üzerinden nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, esas hükümle birlikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı