Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/242 E. 2023/225 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/242 Esas
KARAR NO: 2023/225
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/04/2021
KARAR TARİHİ:05/04/2023
MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞEN
———SAYILI DAVA DOSYASI
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/04/2022
KARAR TARİHİ: 05/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan), Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; davacı şirketin İtalya’da artan Covid-19 vaka sayıları nedeniyle küresel salgından kişileri koruyan maske tedariki için davalı şirket tarafından üretilen —— no.lu —–fatura düzenlenmesi ve davacı şirket ile işbu teklif niteliğinde —- fatura içeriğinin kabul edilmesi neticesinde taraflar arasında ticari ve hukuki ilişkinin kurulduğu, davacı şirketin davalı taraftan satın alacağı maskeler karşılığında —- ödeyeceği ve davalının maskelerin siparişinin onayından sonra —- şeklinde teslim edileceği, Nitekim davacı şirket —- tarihinde davalı tarafından bildirilen banka hesabına —– tutarındaki ödemeyi gerçekleştirdiğini, ancak davalı tarafından maskelerin tesliminin gerçekleşmediğini, bunun yanı sıra davacı şirket davalı ile oluşturulan ticari ilişkiye güvenerek faaliyetlerini sürdürdüğü—–üçüncü şirketler ile maske tedariki kapsamında ticari ilişki kurduğu yükümlülüğünü ifa edememesi sebebiyle üçüncü kişilere taahhüt ettiği maske teslimlerini yerine getiremeyerek maddi ve manevi zarara uğradığını, davacının davalı şirkete ——–yevmiye no.lu ihtarname keşide ederek taraflar arasında kurulan sözleşmeye aykırı davranarak sözleşmenin feshedildiğini, davalının maskelerin tesliminde temerrüde düştüğü, davacı tarafından ödenen bedelin iade edilmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, ancak borçlunun ihtarname kendisine tebliğ edilmiş olmasına rağmen davacı şirketin vermiş olduğu süre zarfında herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkili şirket tüm bu hukuk dışı davranışlara istinaden herhangi bir bilgi verilmeksizin haksızca el konulan Maske bedeline ve uğramış olduğu zararlara karşın: toplam —- tutarındaki alacağının tahsili adına—- sayılı dosyası kapsamında İcra takibi başlatıldığını, borçlu davalı —– tarihli itiraz dilekçesi ile icra takibi’ne haksız ve herhangi bir geçerli hukuki dayanağı bulunmayan sebeplerle haksız ve mesnetsiz bir şekilde itiraz ettiğini, borçlu davalının işbu itirazı sebebi ile ——– tarafından İcra takibi’nin borçlu davalı yönünden durdurulmasına karar verildiğini tüm bu nedenlerle borçlu davalı tarafından —– Sayılı dosyası kapsamında yapılmış olan ve borçlu davalının borçlu olmadığına ilişkin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ile icra takibi’nin devamına,, ve borçlu aleyhine icra takibine konu alacak tutarının %20’sinden az olmayacak tutarda icra inkâr tazminatı ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili olan şirket ile davalı firma arasında;—— yapılan görüşmeler sonucunda, —- numaralı —— faturası düzenlendiğini ve karşılıklı düzeltmelerin ardından, —- tarihinde imza altına alınan —fatura ile, taraflar arasında ——— akdedilmiş sayıldığını, işbu —— ile davacı firmanın satın alacağı maskeler karşılığında ——- ödeyeceğini, müvekkili olan firmanın ise sipariş onayından sonra, satışa konu maskeler—— içerisinde teslim edeceği, teslimatın—– gerçekleştirileceği belirlendiğini, ———bedel, davalı firma tarafından müvekkili olan şirkete ödendiğini, müvekkili olan firma da sözleşmede belirlenen şartlara uygun şekilde maskeleri hazırladığını ve teslime uygun hale getirdiğini, fakat; ——-aldığı kararlar doğrultusunda; taraflar arasındaki sözleşmeye konu koruyucu maskeler ihracı ön izne bağlı mallar listesine eklendiğini, müvekkili olan şirketin, gerekli ön izni alabilmek üzere, ilgili kurumlara ———başvuru yapmış ise de; beklenmedik şekilde, müvekkili olan firmanın usulüne uygun başvurusu, pandemi şartları ve ülkemizin öncelikli ihtiyacı sebepleri ile reddedildiğini, bunun üzerine, müvekkil firma yeniden başvuru yapmış ise de, sonuç değişmediğini, bu durumu, davalı firmaya bildiren ve varsa söz konusu sıkıntılı durumu çözmek üzere tavsiyelerini almak isteyen müvekkili olan şirketin davalı firma tarafından belirlenecek ——- içindeki güvenilir kişi veya kurumlara maskeleri teslim edebileceğini belirttiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “mücbir sebep” nedeniyle, askıda kaldığı bu süre zarfında, açıklanan işbu kötüniyetli davranışı sebebiyle kusurlu olan davacı şirketim bunun ardından da, sözleşmeyi haksız bir şekilde feshederek kötüniyetli tutum ve davranışlarını sürdürdüğünü tüm bu nedenlerle haksız olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafta bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.——- sayılı dosyası mahkememizin —-esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.Birleşen dosyada, birleşen dosya davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ———–göre elektrik makineleri alanında faaliyet gösteren ticari bir işletme olduğunu, üretim yapmadığını daha çok ticari faaliyetlerde kendini gösterdiğini, —–şehrinde faaliyet göstermekte olan davalı firmanın Covid-19 isimli virüsünün ortaya çıkışının ardından müvekkili firma ile iletişime geçerek maske satın almak istediğini, müvekkili firmanın bu talebe maske üretimi yapmadığını ancak başka bir üreticiden temin ederek satışını gerçekleştirebileceğini dile getirdiğini, bunun üzerine taraflar arasında —— faturası düzenlendiğini ve karşılıklı düzeltmelerin ardından —— tarihinde imzalanan —– fatura doğrultusunda taraflar arasında sözleşme akdedildiğini, sözleşme gereği davalı firmanın satın alacağı maskeler karşılığında—— bedeli müvekkili şirkete ödediğini, bunun üzerine müvekkili firmanın sözleşmede belirlenen şartlara uygun şekilde maskeleri hazırladığını ve teslime uygun hale getirildiğini, ancak — yayımlanan—- kapsamında piyasaya arz edilen koruyucu —– eklenmiş ve bu sebeple; müvekkili şirketin gerekli ön izni alabilmek üzere, ilgili kurumlara ————– başvuru yaptığını ve bu başvurunun sonucunu beklediklerini, bu durumun davalı şirkete bildirildiğini, müvekkilinin ihracat için yaptığı başvurunun ilgili kurum tarafından reddedilmesi üzerine davalı şirket ile iletişime geçerek maskelerin davalının belirteceği bir adrese teslimi konusunda anlaştıklarını, davalı şirketin maskelerin teslim edileceği adresi bildirdiğini ancak bu adrese sözleşme ile belirlenen 20.000 maskeyle birlikte fazladan ve neden istendiği belli olmayacak şekilde 10.000 maske daha teslim edilmesi şartını da getirdiklerini, müvekkilinin davalı tarafından fazla gönderilmesi istenilen maske talebinin kabul edilmemesi üzerine davalı şirketin müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlattığını, başlatılan icra takibine itiraz etmeleri üzerine icra takibinin durdurulduğunu, yapılan iş bu itiraza istinaden ———— sayılı dosyası ile itirazın iptali davası ikame edildiğini, açılan itirazın iptali davasına cevaplarını bildirirken aynı zamanda karşı dava da ikame edildiğini, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığından öncelikle tefrik kararı ardından ise usulden red kararı verildiğini, bu nedenle taraflarınca usulüne uygun bir şekilde arabulucuya başvurulduğunu anlaşamama ile sonuçlanan arabuluculuk süreci sonunda iş bu davanın açıldığını tüm bu nedenlerle iş bu dosyanın ——- sayılı dosyası ile birleştirilmesine, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında, davacı müvekkili tarafından teslime hazır bulundurulduğu halde, karşı tarafça teslim alınmasından kaçınılan satıma konu malların, HMK madde 109 kapsamında “şimdilik” 10.000,00 TL tutarındaki depolama bedelinin, sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı firmadan tahsil edilerek müvekkil firmaya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkememizce; —- yılı——sicil kaydı celp edilmiş, —– davacı ile davalı şirketler arasında imzalanan sözleşme gereğince davalı —— sözleşme konusu malların ihracının sağlanması için izin başvurusu yapıp yapmadıkları, başvuru yapıldıysa başvuru ve sonucuna ilişkin tüm evrakları istenilmiş, —— dosyası celp edilerek incelenmiş, davalı tarafın ticari defterleri üzerinde bir mali müşavir, bir gümrük ve dış ticaret uzmanı ve bir nitelikli hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden kök ve ek raporlar alınarak taraflara tebliğ edilmiştir. Asıl dava, ———– sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali, birleşen dava tazminat istemine ilişkindir.İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda (alacak) davasıdır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılır. Borçlu bu davaya karşı vereceği cevapta ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Borçlu cevap dilekçesinde itiraz ederken bildirmiş olup olmadığına da bakmaksızın bütün savunma sebeplerini bildirmelidir. Alacaklı bu davada alacağının varlığını 6100 sayılı HMK’ ya göre caiz olan her türlü delille ispat edebilir.
Mahkememizce——— sayılı dosyası celp edilerek, dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler ayrı ayrı incelenmiştir. İcra dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine —— tarihinde icra takibine girişildiği, davacı-alacaklı tarafından toplam — alacağının davalı-borçludan tahsilinin talep edildiği, ödeme emrinin davalı-borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlu vekilinin de yasal itiraz süresi içerisinde ——- tarihinde borca ve ferilerine yönelik itiraz dilekçesi verdiği, buna bağlı olarak icra müdürlüğünce icra takibinin durdurulduğu, takibin durdurulması kararının davacı/alacaklıya tebliğ edilmediği, davacının yasal süre içerisinde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan tüm deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki tespitler uyarınca;
davacının maske temini için taraflar arasında ——— adet maskenin satışı hususunda anlaşıldığı, satış bedeli olarak davacının davalı banka hesabına —– ödeme yaptığı, ancak davalının maske teslimini yerine getirmediği iddiasıyla davacı tarafından davalıya ———– yevmiye no.lu ihtarnamesini keşide edilerek sözleşmenin feshedildiği ve ödenen bedelin iadesi ile uğranılan zararın giderilmesinin talep edildiği, ihtarnameye cevap verilmemesi ve ödeme yapılmaması üzerine davacı tarafça davaya konu icra takibi başlatılarak ödenen maske bedelinin iadesi ile uğranılan zararların tazminin talep edildiği, davalının takibe süresinde yapılan itirazı üzerine mahkememizde işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.Davacının İtalya menşeili bir şirket olması nedeniyle Mahkememizce dava şartları yönünden resen yapılan inceleme neticesinde;5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesinin birinci fıkrasına göre “(1) Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “(2) Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” düzenlemesi bulunmaktadır. Karşılıklılık kanuni, akdi veya fiili olabilir. Yine aynı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasında——— olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır. ——-tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan anlaşmanın —- maddelerine göre —–vatandaş – yabancı ayrımı yapılmadan aynı hak arama özgürlüklerine sahip olduğu, ayrıca ——–taraf olduğu, bu sözleşmenin —– maddesinin birinci fıkrasında —— birbirlerinin ülkesinde ikame ettikleri veya müdahil olarak katıldıkları davalarda bu kişilerin yabancı olmaları veya o ülkelerde ikametgahı veya meskeni bulunmaması sebebiyle her ne ad altında olursa olsun teminat veya depozit istenmeyeceğinin öngörüldüğü, ikinci fıkrasında aynı usulün mahkeme masraflarının karşılanması hususunda da geçerli olduğu belirtilmiştir. —-maddesinin ikinci fıkrası, —— taraflı sözleşmeler uyarınca davacının teminat yatırma yükümlülüğü bulunmadığından teminat yönünden karar oluşturulmamıştır.TBK’nın 27/I. maddesine göre: “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” Aynı şekilde, TBK’nın 112. maddesi, “Borç, hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.” hükmünü taşımaktadır. Keza, TBK’nın 136. maddesi “Borcun ifası, borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa, borç sona erer.”, demek suretiyle, imkânsızlık kavramını düzenlemiştir.Sözleşme konusundaki ifa imkânsızlığı sözleşmenin kurulması sırasında da mevcut bulunması halinde, objektif yönden imkânsızlık bulunduğundan TBK’nın 27. maddesi uyarınca borç ilişkisi esasen meydana gelmeyecektir. Bu itibarla, taraflarca düzenlenen sözleşme batıl olduğundan, taraflar için hüküm ifade etmeyecek ve nedensiz zenginleşme kuralları içinde taraflar, birbirlerine verdikleri şeyleri istirdat etmek hakkını haiz olacaklardır.Sözleşme kurulurken mevcut olan imkânsızlığın, geçici imkânsızlık niteliğinde olması yani imkânsızlığın ortadan kalkabilecek nitelikte olması halinde, tarafların bu sözleşmeyle ne kadar süre bağlı kalacakları sorunu ortaya çıkar. Bu konudaki kural “ahde vefa, söze sadakat” ilkesi gereği tarafların sözleşmeyle bağlı tutulmasıdır. Ancak bazı özel durumlar vardır ki, tarafları o sözleşmeyle bağlı saymak hem onların ekonomik özgürlüklerini engeller, hem de bir başkası ile sözleşme yapma fırsatını ortadan kaldırır. Uygulamada, geçici imkânsızlık halinde tarafların o sözleşmeyle bağlı tutulma süresine “akde tahammül süresi” denilmektedir. Bu sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde değerlendirmek gerekir ———Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde: Uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için mahkememizce davalı tarafın ticari defterlerinin incelemesine karar verildiği, bunun üzerine davalı tarafın ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunulmak üzere ibraz ettiği, —- bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre, verilen yetki ile incelenen davalı tarafın —- yıllarına ilişkin ticari defterlerinin incelendiği, açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu, T.T.K ve V.U.K hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketin kendi defterlerinde davacı şirkete —— tutarında borçlu gözüktüğünün tespit edildiği, kaldı ki davalı tarafın bedelin ödenmediği yönünde bir iddiasının da bulunmadığı, ancak mücbir sebep nedeniyle teslimatın yapılamadığını savunduğu, taraflar arasında davacı ve davalı firmalar arasında, —–akdedildiği, davalı tarafından düzenlenen proforma fatura ile davacı firmanın satın alacağı maskeler karşılığında —— bedelin davalıya peşin olarak ödendiği, dış ticaret uzmanı bilirkişi tarafından yapılan ve mahkememizce de itibar edilen bilirkişi raporuna göre dış ticaret teamüllerinde; ihraç veya ithal ülkesinde devlet otoritesi tarafından, iç piyasa kontrolü veya farklı bir saik ile dış ticaret kontrollerinin oluşturulabildiği, dosya kapsamında sunulan verilerden, taraflar arasındaki anlaşmanın akabinde, anılan dönemde anlaşma konusu ürünlerin satışının izne tabi kılındığı, davalının ihraç izni için yapmış olduğu başvurunun reddedildiği yani söz konusu ürünlerin yurtdışına ihracı için izin verilmediği, buna rağmen davacının mücbir sebeple teslim edemediği ürünler için peşin olarak almış olduğu ödemeyi uhdesinde tutmaya devam ettiği, force majör olarak ortaya çıkabilecek dış ticaret engelleri sonucunda, teslim edilemeyen mal bedellerinin ödenen kısmının geri talep edilmesinin sektör teamülleri olarak gözüktüğü, davacı alıcının, teslim edimi zamanında yerine gelmeyen emtiayı satın almaktan vazgeçebileceği, emtia ile ilgili ödediği bedel var ise geri ödenmesini talep edebilmesinin mümkün görüldüğü, —– tarihli yazı cevabı uyarınca —— satışa konu ürünlerin ihracatının kurumun ön iznine bağlandığı, —— ürünlere dair ihracat ön izninin kaldırıldığı, davalının ilk olarak 03/04/2020 tarihinde kurumdan izin başvurusunda bulunduğu, ancak ihracat talebinin uygun görülmediği yönünde kendisine cevap verildiği, daha sonra ise 06/05/2020 tarihinde tekrar başvuru yapıldığı, söz konusu başvuruya ilişkin olarak ise davalı firmanın mezkur duyurunun genel hükümleri çerçevesinde belirtilen süre içerisinde herhangi bir işlem tesis etmemesi nedeniyle başvurunun otomatik olarak kapatıldığı, her iki tarafın da basiretli tacir olmanın gereği olarak iş yaptıkları ilgili alandaki mevzuatı ve işleyişi bilmeleri gerektiği, yine ilgili süreçteki risklerin de bilincinde olmalarının gerektiği, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü altında olduğu, tüm ticarî faaliyetlerinde sağduyu sahibi olmak, ileriyi düşünmek ve tedbirli davranarak işlemlerini organize etmek zorunda olup, bu kapsamda imzalayacağı sözleşmenin ifa edilip edilemeyeceğini de ve ifa sürecindeki olası engelleri göz önüne almasının gerekeceği, bununla beraber, ifa sürecinde, tarafların dışında kalan faktörlerin bu meyanda bürokratik/idari süreçlerin kimin sorumluluk alanında/risk alanında kaldığının da dikkatealınabileceği, bürokratik sürecin, izin sürecininuzamasının alıcının mutlaka katlanması gereken bir durum olarak değerlendirilemeyeceği, her ne kadar —– tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının ve sağlık çalışanlarının devam eden ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda ve de ülkemizde ve dünya genelinde vaka sayılarının artmaya devam ediyor olduğu dikkate alındığında ihracat talebinizin uygun olmadığı mütalaa edilmiştir.” gerekçesiyle davalı tarafın izin talebi reddedilmiş ise de; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 12.03.2020 tarihli proforma fatura ile kurulduğu, söz konusu ürünlerin ihracatının ön izne tabi tutulmasının ise —— tebliğ ile kararlaştırıldığı, davalının basiretli tacir gibi hareket ederek bu hususu sözleşme kurulduğu anda bilmesinin gerektiği, mevcut uyuşmazlıkta irdelenmesi gereken bir hususun da yukarıda bahsedilen TBK’nın 136/ 2 maddesinde düzenleme bulan imkânsızlık hali olduğu, TBK’nın 136/2. maddesi uyarınca, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybedeceği, geçici imkânsızlığın varlığının, beraberinde tarafların bu sözleşmeyle ne kadar süre bağlı kalacakları sorununu getireceği, konudaki kuralın “ahde vefa, söze sadakat” ilkesi gereği tarafların sözleşmeyle bağlı tutulması olduğu, “akde tahammül süresi”nin gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olaya göre ve onun çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, akde tahammül süresi bakımından değerlendirme yapıldığında ise davacının gereği kadar beklemiş olduğundan söz edilebileceği ve sözleşmeyi sona erdirme yönündeki beyanın haklı görülebileceği, bu durumda ödenen bedelin TBK md. 77 uyarınca iadesinin gerekeceği sonuç ve kanaatine varılarak davacının ödediği bedelin iadesi yönünden başlattığı takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmiştir.Davacının üçüncü kişiler nezdinde kendisi temerrüde düştüğü için uğradığını iddia ettiği zarar ve davalının akde aykırı davranışı nedeniyle — hukuki danışmanlık hizmeti veren ofisten almak zorunda kaldığı hukuki danışmanlık hizmet bedeline ilişkin talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise;TBK’nın 112. maddesi uyarınca borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu kendisine hiçbir kusuru yüklenemeyeceği ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararlarını gidermekle yükümlüdür. TBK’nın 112. ve devamı maddesine göre; alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet (olumlu) zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. —– Kâr kaybı ise kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Sözleşmenin feshedilmiş olması halinde menfi zarar talep edilebilecek olup, sözleşme feshedildikten sonra müspet zarar talep edilebilmesi için sözleşmede bu yönde açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. Taraflar arasındaki sözleşme mahiyetindeki proforma faturada fesihten sonra müspet zarar talep edileceğine yönelik açık bir düzenleme olmaması ve sözleşmenin de olağan fesih ile sona ermesine göre yasal koşulları oluşmayan, davacının müspet zarar niteliğinde istemlerinin reddine dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak, asıl davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun —–sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 343.774,60 TL asıl alacak ve 3.390,65 TL işlemiş faiz (davacı tarafça ödenen ——takip tarihindeki efektif satış kuru üzerinden resen hesaplanan asıl alacak miktarı ve yine mahkememizce resen hesaplanan işlemiş faiz miktarı ile) olmak üzere toplam 347.165,25 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacağın likit olduğu anlaşılmakla kabulüne karar verilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Birleşen dosya yönünden yapılan değerlendirmede ise; davalı birleşen dosya davacısının birleşen dosyada açtığı dava ile teslimi mümkün olmayan malların kendileri yönünden uzun bir zaman zarfı boyunca saklama bedeline mahkum olmasına sebep olduğu iddiasıyla depolama bedeli talepli işbu davayı açmış ise de; sözleşme konusu malların ücreti mukabilinde bir depoda değil; davalı firmanın deposunda bulunduğu ve yer işgal ettiğinden saklama bedeline hak kazandıklarını beyan ettikleri, ancak davacı birleşen dosya davalısının sözleşmeyi fesihte haklı olması ve davalı birleşen dosya davacısının kendi kusuru ile malları saklamak zorunda kaldığı kanaatiyle birleşen dosya davası haksız görülmüş, reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-Asıl davanın kısmen kabulü ile davalı birleşen dosya davacısı borçlunun —— esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 343.774,60 TL asıl alacak ve 3.390,65 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 347.165,25 TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alacak likit olduğundan kabulüne karar verilen asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalı birleşen dosya davacısından alınarak davacı birleşen dosya davalısına ödenmesine,
4-Birleşen dosya davasının reddine,
5- ASIL DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN:
a-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 23.714,86 TL harçtan peşin yatırılan toplam 7.064,79 TL hacın mahsubu ile bakiye 16.650,07 TL karar ve ilam harcının davalı birleşen dosya davacısından tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-)Davacı birleşen dosya davalısı tarafından yapılan 7.132,59‬ TL dava açılış masrafı ile 4.138,80 TL yargılama masrafı toplamı 11.271,39 TL yargılama giderinden kabul ve redde göre hesap olunan 6.689,48 TL’sinin davalı birleşen dosya davacısından alınarak davacı birleşen dosya davalısına ödenmesine, kalanın davacı birleşen dosya davalısı üzerinde bırakılmasına,
c-)Davacı birleşen dosya davalısı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 51.603,14 TL vekalet ücretinin davalı birleşen dosya davacısından alınarak davacı birleşen dosya davalısına ödenmesine,
d-)Davalı birleşen dosya davacısı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 36.290,41 TL vekalet ücretinin davacı birleşen dosya davalısından alınarak davalı birleşen dosya davacısına ödenmesine,
f-)Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden kabul ve red oranına göre hesap olunan 783,41 TL’sinin davalı birleşen dosya davacısından, 536,59 TL’sinin davacı birleşen dosya davalısından alınarak hazineye gelir kaydına,
6-BİRLEŞEN DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN:
a-) Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin yatırılan toplam 170,78 TL hacın mahsubu ile bakiye 9,12 TL karar ve ilam harcının davalı birleşen dosya davacısından tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b-)Birleşen dosya davacısı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-) Birleşen dosya davalısı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin birleşen dosya davacsından alınarak birleşen dosya davalısına verilmesine,
d-)Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin birleşen dosya davacısından alınarak hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı birleşen dosya davalısı vekili ile davalı birleşen dosya davacısı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——–Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2023