Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/236 E. 2022/76 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/236
KARAR NO: 2022/76
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/04/2021
KARAR TARİHİ: 09/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; —- altında faaliyet gösteren Müvekkil —- aşkın —- olduğunu, müvekkilinin tasfiye edilen dava dışı — toplamda — alacağı bulunmakta olduğunu, dava —- tarihinde tasfiye sürecine girdiğini, şirket tarafından tercih edilen tasfiye şekli iradi tasfiyedir ve tek imza yetkilisi tasfiye memuru olarak davalı — atandığını, —- tarihinde dava dışı —- tarafından alacaklılara çağrı ilanları yapıldığını ve —- tarihinde ise tasfiye sürecinin sona erdiğinin ilan edildiğini ve dava dışı ——– tasfiye memuru olduğunu, müvekkilinin —— olan alacağının tahsil edilemediğini ve tasfiye sürecinin kanuni usul ve esaslara uygun olarak yerine getirilmemiş olması sebebiyle sorumlu olduğunu, davalı tarafın kasten ve bilerek müvekkilini zarara uğrattığını ve tasfiye memurunun müvekkili şirketin maruz kaldığı zararın tazmininden sorumlu olduğunu tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile —— tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup davaya karşı cevap dilekçesi verilmemiş ve duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkememizce; —-dava dışı şirket —- tasfiye sürecine ilişkin tüm belgeler ile tasfiyesine ilişkin son bilançosu, —- davacı —- istenilmiş——— tasfiye sürecine ilişkin tüm belgeler ile davacı — kayıtları celp edilerek incelenmiş ve davacı şirketin ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından inceleme yapılarak rapor alınmış ve taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava, davalının tasfiye memuru olduğu şirketin davacı şirkete olan borcunun, tasfiyenin usulsüz yapılması nedeniyle tahsil edilmemesinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Tasfiye edilen—– dosyasının incelenmesinde, şirketin —yılında kurulduğu, şirketin tek ortak ve yetkilisinin davalı—olduğu, tasfiyesinin—- tarihinde tescil edildiği görülmüştür.
Şirketin —–tarihli genel kurul kararıyla, şirketin tasfiyesine karar verilmiş ve davalı tasfiye memuru olarak atanmıştır. Tasfiye sonunda şirketin aktif ve pasifinde herhangi bir alacak ve borç kaydının beyan edilmediği görülmüştür.
Davalının şirketin ortağı, yöneticisi ve tasfiye memuru olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. TTK’nın 644/1-a maddesi uyarınca limited şirketlerin tasfiye memurları yönünden TTK’nın 553.maddesi uygulanır.
TTK’nın 553. maddesinde; ” Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz” düzenlemesi bulunmaktadır.
Diğer yandan tasfiye işlemlerinin ne şekilde yapılacağı anılan Yasanın 336 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’nın 542. maddesi gereğince tasfiye memurlarının ne şekilde işlem yapacağı düzenlenmiş olup genel olarak şirketin süre gelen işlemlerini tamamlamak ödenmemiş pay bedellerini tahsil etmek, şirketin aktiflerini paraya çevirerek şirket borçlarını ödemek, ilk tasfiye bilançosunda ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemek olarak belirlenmiştir. Anılan maddenin c fıkrasında şirket borçlarının varlığından fazla olması halinde şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde itiraz bildiriminde bulunması memurların görevi arasında belirlenmiştir. Belirtilen maddede tasfiye bilançosunun düzenlenmesi ve borçların ödenmesi ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı tasfiye memurunun daha önce şirket yönetici ve şirket ortağı olduğunu, müvekkili ile şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacının alcağından haberdar olmasına rağmen tasfiye bilançosunda bu hususu dikkate almayarak kusurlu şekilde müvekkilinin alacağının ödenmesini imkansız hale getirdiği ileri sürmüştür.
Mahkememizce hükme esas alınan —- tarihli bilirkişi raporuna göre; davalının dava dışı şirketin tasfiye işlemlerini usulüne uygun şekilde yürütmediği, incelenen ticari defter kayıtları ile —- kayıtlarına göre davacının dava dışı şirketten tahsil edemediği —- alacağının bulunduğu, davacının şirketten tahsil edemediği alacağı ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı bulunduğu, meydana gelen zararda davalının kusurlu ve bu kapsamda sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla davanın kabulü ile —- tasfiyenin sona erdiği — tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalından alınarak davacıya ödenmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM (Yukarıda Açıklanan Nedenlerle):
1-Davanın kabulü ile —- tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalından alınarak davacıya ödenmesine,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 7.171,57 TL harçtan peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 5.378,67 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-) Davacı tarafından yapılan 1.860,70 TL dava açılış masrafı, 1.333,80 TL yargılama masrafı toplamı 3.194,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
4-)Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davacı vekili için tayin olunan 13.923,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2022