Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/231 E. 2022/423 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/231 Esas
KARAR NO: 2022/423
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2021
KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı—- tarihinde müvekkili aleyhine —-Sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, müvekkili ile davalı —-arasında oğlu—–davalı kurumda eğitim alacak olması nedeniyle her ay için —- bedelli birçok senet düzenlendiğini, müvekkilinin işbu senetleri vadesinde ödediğini ve her ödeme yaptığında davalı kurumdan senetlerini aldığını, — düzenleme ve —- bedelli senet için müvekkilinin davalı kuruma ödeme yaptıktan sonra senet aslını istemişse de senedin aslının davalı kurum muhasebesi tarafından bulunamadığının bildirildiğini ve senet aslının müvekkiline verilemediğini, bunun üzerine müvekkilinin ödeme yaptığı gün olan —- tarihinde davalı kurumdan ödeme yaptığına ilişkin bir belge talep ettiğini ve davalı kurum tarafından —- tarihinde, bu tarihte müvekkilinin kendilerine vadesi gelmiş—tutarındaki senet ödemesinin yapıldığına ilişkin ibraname düzenlendiğini ve yine davalı kurum —- yetkilisi tarafından kaşelendiğinive imzalandığını, sonrasında ise bu senedin cirolanarak,— dosyasında alacaklı konumunda olan —- verildiğini, firma tarafından müvekkili ve asıl firma olan ——aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin alacaklı firmayı tanımadığını beyanla; davanın kabulü ile alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere davalıların kötüniyet tazminatına mahkum edilmelerini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle;Davacının dava dilekçesinde —- davalı kurumda eğitim alacak olması nedeniyle her ay için — birçok senet düzenlendiğini iddia ettiğini, müvekkilinin diğer davalılar olan — alacağını tahsil etmek için—- dosyasından üç ayrı icra takibini başlattığını, bu dosyalar borçlu şirketlerin müvekkkiline olan borcunun bir kısmına karşılık geldiğini, bu şirketlerin müvekkiline olan borcu cari hesaplarda eklendiğinde —-geçtiğini, icra takibinin ilerleyen aşamasında diğer davalı olan bu kurumların müvekkiline olan borcuna karşılık ellerinde bulunan senetleri verdiklerini ve bu senet ödemelerinin müvekkiline olan firmaya yapılmasını kabul ettiklerini, buna ilişkin temliknamenin müvekkilinin elinde bulunduğunu, böylece alacağın temlikinin gerçekleştiğini ve müvekkilinin şahıslardan da alacaklı hale geldiğini, müvekkilinin diğer davalılardan almış olduğu bu senetler bakımından tamamen iyi niyetli 3.kişi konumunda olduğunu, müvekkilinin senetleri iyiniyetle iktisap etmiş olduğunu, kötüniyetli olmasının söz konusu olmadığını beyanla; davacının açmış olduğu menfi tespit davasının öncelikle görevsizlik dolayısıyla reddedilmesini aksi kanaatte esastan reddini, açılmış olan haksız ve mesnetsiz dava nedeniyle davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Diğer davalılar kendilerine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, kambiyo senedine dayanak olarak başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davasıdır.
Bilindiği üzere taraf koşulu; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup kamu düzeni ile ilgisi sebebiyle yargılamanın her aşamasında resen göz önüne alınması zorunludur.(HMK 115/1).
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kabul edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veye kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bu anlamda, defi değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın açılmasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece resen nazara alınmalıdır. ——–
İİK.’nun 72/1.maddesi hükmüne göre borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için tespit davası açabilir. İİK’nun 72. maddesine göre açılacak menfi tespit davalarının takip alacaklısına karşı yöneltilmesi gerekir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası, takip borçlusu tarafından takip alacaklısına karşı açılır ——-
Somut olayda, icra takibinden sonra İİK’nun 72. maddesine göre açılan eldeki menfi tespit davasında davacı tarafından borçlu olmadığı iddiası ile takip alacaklısının yanında davalılar —-aleyhine de menfi tespit davası açılmış ise de takip alacaklısı olmayan davalılar —husumeti bulunmadığından davanın davalılar —yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir. ——-
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 687.maddesinde poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilerinin başvuran hamile karşı ileri sürülemeyeceği, ancak poliçeye iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hamilin hareket etmiş olması durumunun bu düzenlemenin istisnasını oluşturduğu düzenlenmiştir. Aynı hükümler bono için de uygulanmaktadır. Buradan hareketle kural olarak davacının dava sebebi olarak ileri sürdüğü senedin ödenerek bedelsiz kaldığı iddiası şahsi bir def’i olup, ancak lehtara karşı ileri sürülebileceği, hamil durumunda bulunan davalı —– karşı ileri sürülemeyeceği değerlendirilmelidir. Eldeki davada davacı tarafça hamil olan davalının senedin bedelsiz kaldığını bildiği veya kötü niyetli olarak hareket ettiği iddia edildiğine göre bu bedelsizlik şahsi def’isinin davalı hamile karşı ileri sürülebilmesi için 6100 sayılı HMK’nun 190.maddesi gereğince davacı tarafça ispat edilme zorunluluğu bulunmaktadır. Hamil olan —– senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği, başka bir anlatımla kötüniyetli hamil olduğu davacı tarafından kanıtlanamamış olup bu sebeple davacı keşideci, lehtara ödeme yaptığına ilişkin şahsi def’iyi bu davalıya karşı ileri süremeyeceğinden davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. —-
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar —- Yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı —- Yönünden REDDİNE,
3-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 21,40-TL harcın, davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydı yapılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.039,00- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı—— yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda verilen karar kesin olmak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 07/06/2022