Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/207 E. 2023/826 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/207
KARAR NO : 2023/826

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2021
KARAR TARİHİ : 22/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili şirket aleyhine —– İcra Müdürlüğü’nün —–Sayılı icra dosyası ile “16.09.2020 tarihinde ödenen 115.500 USD’nin iadesi talebi” şeklinde belirtilmek suretiyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin müvekkili şirkete ait adrese 06.01.2021 tarihinde usulsüz şekilde tebliğ edildiğini, usulsüz tebligata ilişkin olarak, memur muamelesini şikayetten —- İcra Hukuk Mahkemesi’nin —–Sayılı dosyasıyla dava ikame edildiğini, müvekkilinin davalı tarafa herhangi bir ad altında borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketin davalı tarafla hiçbir zamanda hiçbir ticari yahut başkaca nitelikte bir iş/eylem yahut parasal bir alışveriş ilişkisi içerisine dahi girmediğini, davalının icra takibinde iddia ettiği gibi 16.09.2020 tarihinde müvekkili şirkete davalı tarafça hiçbir ödemenin de yapılmadığını tüm bu nedenlerle öncelikle İİK 72/III hükmü doğrultusunda alacağın %15’i tutarındaki nakdi yahut gayrinakdi teminat karşılığında tedbir yoluyla icra veznesine yatan/yatacak paranın alacaklıya verilmemesine tedbiren karar verilmesini, nihai olarak da İİK 72 çerçevesinde müvekkili şirketin davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti ile birlikte kötü niyetli şekilde başlatılan icra takibine istinaden %20 oranından az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, doğacak tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 05.11.2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin —– faaliyet gösteren saygın bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin ihtiyaç duyduğu —– alımı için —– ile irtibata geçtiğini ve kendi adına ilgili malzemenin tedarikini talep ettiğini, müvekkili şirket adına hareket eden —–malzeme arayışına girdiğini, bu kapsamda davacı —-Uluslararası Ticaret Müdürü olarak kendisini tanıtan ve davacı şirketteki görev tanımı da bu olan —–ile irtibata geçtiğini, davacı şirketin Uluslararası Ticaret Müdürü —- söz konusu malzemeyi uygun fiyata kendilerinin tedarik edebileceğini belirttiğini, müvekkili şirketin temsilcisi —–bulunan merkezi ile iletişim kurduğunu, —- kendi şirketlerinin çalışanı olduğunun ve şirketin —– Şubesi’nde Uluslararası Ticaret Müdürü olarak görev yaptığının teyidini aldığını, ayrıca —–müvekkili şirketle ve temsilcisi ile olan yazışmalarında davalı şirket adresini, logosunu, unvanını ve ayrıca şirket uzantılı mail adresini kullandığını, —— tüm iletişimi davacı şirket çalışanı olarak yürüttüğünü, tüm bunların müvekkili şirket temsilcisinde ——ile ticaret yapacağı düşüncesi ve kanısının pekiştiğini, devam eden gerek telefon görüşmeleri gerekse de mail yazışmaları ile taraflar arasında %50—- için Taban Fiyat 210,00 ABD Doları/DMT karşılığında 11000 LMT yaklaşık 5.500 DMT malzeme alınması, depozito olarak %10 ödeme yapılması, bunun sözleşme miktarının %10’u için geçici ticari fatura düzenlenmesi, akabinde malzemenin tedarik edilerek —– Limanından yurt dışına teslimi konusunda anlaştıklarını, müvekkili şirket açısından ticari muhatabın —-olduğunu, tüm yazışmaların da —- uzantılı mail adresinden ve —–adına hareket edilerek yapıldığını, davacı —– Müdürü —– sözleşme müzakerelerinin belirli bir aşamasında diğer şirket çalışanı—— isimli kişiyi dahil ettiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülüğün bir parçası olarak depozito bedelini yatırmak için davacı şirketten hesap bilgilerini istediğini, davacı şirketin —-olan —– ilk önce —–ait——, swift code: —–no.lu hesap bilgisini paylaştığını, daha sonra —–yetkilileri —– ve —– Türkiye’deki resmi işlemlerde ve bazı vergisel yükümlülüklerde kendilerine kolaylık sağlamasını gerekçe göstererek, —- ait malın —–bünyesindeki şirketlerden (kardeş şirketi olarak) —-unvanlı şirket üzerinden malın gönderileceği için sözleşme bedelinin %10’luk depozito parasının da —–hesabına gönderilmesini istediklerini, müvekkili şirket ve temsilcisi —– bünyesinde faaliyet gösterdiğine tam olarak inandırılan ve güvendirilen —— şirketi ile 10 Eylül 2020 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, akabinde 14 Eylül 2020 tarihinde müvekkilinin,—– ait —USD ——swift code: —– hesabına 115.500,00 USD parayı havale ettiğini, ancak akabinde sözleşme gereği malların kendilerine teslim edilmediğini ve ödenen depozito parasının da iade edilmediğini, —–tarafından, —–yöneticisi ve ortağı … konunun anlatıldığını, müvekkili şirketin konu hakkında mail atmasına müteakip —– yöneticisi … tarafından 26 Ekim 2020 tarihinde şirketlerinin —– firması ile kardeş-grup firma olmadığını, davalı şirket ile —–arasındaki ticari ilişkiden haberleri olmadığını, bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığını belirttiğini, bu şekilde gelişen süreçte, müvekkilinin davacı ——ve yetkili temsilcileri çalışanları tarafından dolandırıldığını anladığını ve gecikmeksizin—–. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin —– sayılı dosyasında delil tespiti talebinde bulunduğunu, mahkemenin keşfinde, —-adresinin —— adresi ile aynı binada olduğu, birçok şirketlerce adres olarak gösterildiği, fiilen herhangi bir ticaret veya imalat faaliyetinde bulunulmadığı, bu suretle ——fiili ve fiziki hakimiyetinde paravan olarak kurulduğunun anlaşıldığını, delil tespiti dosyası kapsamında mahkemece keşfen aynı binada yer alan —-adresine gidildiğinde—– isimli yabancı uyruklu bir kişinin adreste bulunduğunun görüldüğünü, ilgili kişinin beyanında, —- Mayıs 2020 yılında—– dış ticaret satış müdürü olarak, diğer çalışan —–bundan 2 ay sonra —– yardım etmek için çalışmaya başladıkları, yaklaşık 1 ay önce her ikisinin de işten ayrıldığını, —- üzerinden—– fatura kestiklerini, —- satışı yaptıklarını, bunu yaparken de —- satış yapıyor gibi gösterip —– fatura kestiklerini, parayı da—– şirketine yönlendirdiklerini açıkça belirttiğini, ayrıca mahkemece keşif esnasında, —– şirket ofis masası üzerinde müvekkili ile —– şirketi arasında yapılan sözleşme ve düzenlenen faturaların bulunduğunu, —– şirketi ile hiçbir alakası olmadığı iddiasının çürütülmüş olduğunu, bu durumun dahi tek başına —– hileli işlemler için —— tarafından kullanılan paravan şirket olduğunu ortaya koyduğunu, söz konusu olayın aynı zamanda nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu tartışmasız bir hal alınca, —–Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde davacı —— yetkili temsilcileri ve çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, Savcılığın —–Soruşturma numaralı dosya kapsamı ifadesi alınan—–açıkça müvekkili şirkete karşı kendisini—–Ticaret Müdürü olarak tanıttığını, —–mail adresinden yazıştığını, sipariş alma ve sözleşme yapılış sürecinin tamamının —–mail adresi üzerinden yürütüldüğünü, sözleşme bedelinin yatırılması için—– ait —- hesap numarasını paylaştığını, sürece daha sonra—- diğer çalışanı——dahil edildiğini açıkça ifade ettiğini, bu haliyle müvekkilinin ticari muhatap olarak aldığı şirketin —– şirketi olduğunu teyit ettiğini,—–devamında, —– mail adresi üzerinden 5.500 DMT miktarlı – soda ürünü karşılığında 1.155.000 USD bedelde anlaşıldığını ve sözleşme imzaladıklarını, müvekkili şirket ile yapılan sözleşmeyi ve müvekkili tarafından yatırılan ve 115.500,00 USD’nin davalı müvekkili şirkete iade edilmediğini açıkça ifade ettiğini, aynı dosya kapsamında ifadesi alınan —- açıkça —–gerçek sahibinin —– olduğunu ve onun tarafından işletildiğini ifade ettiğini,——firmasının dış ticaret operasyon bölümünde çalıştığını, —-yardımcı olmak için sürece dahil edildiğini belirttiğini, —- mailleriyle, —– adına yazışma yapan bu tavrını uzunca bir süre sürdüren çalışanların varlığı karşısında—–şirketinin, adam çalıştıran sıfatı ile sorumlu olduğunu, açılan davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin işbu dava nedeniyle alacağını geç tahsil edecek olmasından dolayı, takip konusu bedelin en az %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama haç ve masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce;—– Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden davacı …’nin ticari sicil kayıtları, —- Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden davacı … —– şubesine ait sicil kayıtları ve dava dışı —–şirketine ait ticaret sicil kayıtları, —- Şirketi’nden dava dışı—– şirketine ait hesabın 01.09.2020-01.04.2021 tarihleri arasındaki hesap hareketleri, —–Başkanlığı’ndan davacı … ait —– kayıtlarının ve dava tarihi olan 01.04.2021 tarihine kadar tüm çalışan bilgileri, —- Şirketi’nden davacı … ait “Iban USD—–swift code: —– nolu hesabın 01.09.2020-01.04.2021 tarihleri arasındaki hesap hareketleri ayrı ayrı celp edilerek incelenmiş;—–. İcra Dairesi’nin —- Esas sayılı dosyası,—-icra Hukuk Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyası—– Cumhuriyet Başsavcılığı’nın —– Sorusturma sayılı ve—– Sorusturma sayılı dosyası ile —– Sulh Hukuk Mahkemesi’nin —– Değişik İş sayılı dosyası ayrı ayrı UYAP sisteminden istenilerek incelenmiş, tarafların bildirdikleri tanıkları dinlenmiş ve davacı tarafın ticari defter kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişiden hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir.
Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır.Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (——).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle; kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (—–). Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir sebeple hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir sebeple son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (—-).Tüm dosya kapsamı, celp edilip incelenen soruşturma ve delil tespiti dosyaları, toplanan ve değerlendirilen tüm deliller ile hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu şirket ile dava dışı —–şirketi aleyhine—-. İcra Müdürlüğü’nün—— Esas sayılı icra takip dosyası ile 16/09/2020 tarihinde ödenen 115.500,00 USD’nin iadesi talebiyle icra takibi başlatıldığı, davacı tarafın ise davalı ile aralarında herhangi bir ticari iş ve/veya parasal alışveriş olmadığı iddiasıyla işbu menfi tespit davasını açtığı, eldeki davada davacı borçlu tarafından davalı alacaklının varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi inkâr etmekte olduğu ve bu borcun hiç doğmadığını ileri sürmekte olduğu görülmekle, yukarıda açıklanan kuralları uyarınca işbu davada ispat yükü davalı borçluya düşmektedir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin ihtiyaç duyduğu – soda alımı için Türkiye’de müvekkili şirket adına hareket eden dava dışı —– arayış içine girdiğini, bu kapsamda davacı şirketin Uluslararası Ticaret Müdürü olarak kendisini tanıtan ve —- ile irtibata geçtiğini, davacı şirketin Uluslararası Ticaret Müdürü —– söz konusu malzemeyi uygun fiyata kendilerinin tedarik edebileceğini belirttiğini, müvekkili şirketin temsilcisi —– bulunan merkezi ile iletişim kurduğunu, —–kendi şirketlerinin çalışanı olduğunun ve şirketin —–Şubesi’nde Uluslararası Ticaret Müdürü olarak görev yaptığının teyidini aldığını, ayrıca—– müvekkili şirketle ve temsilcisi ile olan yazışmalarında davalı şirket adresini, logosunu, unvanını ve ayrıca şirket uzantılı mail adresini kullanarak tüm iletişimi davacı şirket çalışanı olarak yürüttüğünü, müvekkili şirketin—— ile ticaret yapacağı düşüncesi ve kanısının pekiştiğini, devam eden gerek telefon görüşmeleri gerekse de mail yazışmaları ile taraflar arasında mal alımı konusunda anlaşıldığını,—- sözleşme müzakerelerinin belirli bir aşamasında diğer şirket çalışanı—–isimli kişiyi dahil ettiğini, müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülüğün bir parçası olarak depozito bedelini yatırmak için davacı şirketten hesap bilgilerini istediğini, —– tarafından kendilerine ilk önce —–USD hesap bilgisinin paylaşıldığını, daha sonra—–yetkilileri —–Türkiye’deki resmi işlemlerde ve bazı vergisel yükümlülüklerde kendilerine kolaylık sağlamasını gerekçe göstererek, —–ait malın—– bünyesindeki şirketlerden —–” unvanlı şirket üzerinden gönderileceği için depozito parasının da —– hesabına gönderilmesini istediklerini, müvekkili şirket ve temsilcisi —— bünyesinde faaliyet gösterdiğine tam olarak inandırılan ve güvendirilen —–şirketi ile 10 Eylül 2020 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, akabinde 14 Eylül 2020 tarihinde müvekkilinin,—-USD hesabına 115.500,00 USD parayı havale ettiğini, parasının da iade edilmediğini, müvekkilinin davacı—– ve yetkili temsilcileri çalışanları tarafından dolandırıldığını, —– mailleriyle,—– adına yazışma yapan bu tavrını uzunca bir süre sürdüren çalışanların varlığı karşısında —–şirketinin, adam çalıştıran sıfatı ile sorumlu olduğunu iddia etmiş olup; davalı vekili tarafından dava dosyasına sunulan 10.09.2020 tarihli Satın Alma Sözleşmesinin tercümesinin incelenmesinde; satıcının dava dışı —- alıcının ise davalı —– şirketi olup, 5.500 DMT — Soda’nın satışına ilişkin düzenlenmiş olduğu, sözleşme tutarının birim fiyat 210 USD olmak üzere toplam 1.155.000,00 USD olduğu, tutarın % 10’unun depozito ödemesi olarak ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu, sözleşme doğrultusunda, dava dışı —– şirketi tarafından, davalı —— şirketi adına 14.09.2020 tarih, —– no.lu 115.500,00 USD tutarlı geçici fatura düzenlendiği, dosyaya ibraz edilen swift belgesinin incelenmesinde, davalı —–tarafından, 16.09.2020 tarihinde, dava dışı—– ait —– IBAN no.lu USD hesabına 115.500,00 USD gönderilmiş olduğu, dava dışı—– davalı şirket ile olan yazışmaları —–adresinden yapmış olduğu, yazışmaların incelenmesinde, —–davacı —– Uluslararası Ticaret Müdürü unvanı ile yapıldığı, maillerde sözleşmenin ilk taslağında satıcının—–, alıcının —–şirketi olarak hazırlandığı, banka hesap bilgilerinin ilk olarak—– Bankası USD hesap bilgilerine ilişkin olduğu, sonrasında ise satıcı —–ile alıcı —– şirketi olarak düzenlenerek, banka hesap bilgileri olarak —–Gıda şirketinin ——USD hesap bilgilerinin verilmiş olduğu görülmüştür.
Mali müşavir bilirkişi tarafından incelenen davacı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre, incelenen defterlerin TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı şirketin kayıtlarında, davalı şirkete ait herhangi bir kaydın bulunmadığı, davacı şirketin kayıtlarında dava dışı—– şirketine ait—–no.lu hesap hareketlerinin incelenmesinde, 2.164.677,24 TL BORÇ kaydettiği, karşılığında 293.786,00 TL ALACAK kaydı girmek suretiyle, davacı şirketin kendi defterlerinde 1.870.891,24 TL alacaklı gözüktüğü, ayrıca dava dışı —–28.07.2020 tarihinde Muhasebeci—— olarak işe başlangıcının yapıldığı, 04.11.2020 tarihinde ayrılışının yapıldığı, ayrılış kodunun (3) (Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi (istifa)) olduğu, dava dışı —– ait sigorta kaydının ise bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına sunulan belgeler, e-posta yazışmaları ve tanık beyanlarının incelenmesinde, davalı şirketin, davacı şirket çalışanı —–ile yapılan anlaşmada, davacı şirket çalışanı —– davacı şirketin Uluslararası Ticaret Müdürü olarak kendisini tanıttığı, yazışmaların —– adresinden yapıldığı, taraflar arasındaki sözleşme taslağının ilk olarak Satıcı —–. ile Alıcı —- şirketi olarak hazırlandığı, banka hesap bilgilerinin ilk olarak —- Bankası USD hesap bilgilerinin verildiği, sonrasında Satıcı —– ile Alıcı —–şirketi olarak düzenlenerek, banka hesap bilgileri olarak—– şirketinin —— USD hesap bilgilerinin verildiği ancak dava dışı —– davacı şirkette 28.07.2020- 04.11.2020 tarihleri muhasebeci olarak çalışma kaydının bulunduğu, davacı şirket adına sözleşme imzalama, ticaret yapmaya ilişkin herhangi bir yetkisinin bulunmadığı, davacı şirketi temsil yetkisine haiz unvanının bulunmadığı, satış temsilcisi, mümessili de olmadığı, dolayısıyla yetkisiz temsilin söz konusu olduğu, kaldı ki davacı şirketin 23.05.2021 tarihli şikayeti üzerine dava dışı —- hakkında —–Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ——Sorusturma sayılı dosyası ile hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından soruşturma başlatıldığı, davalı şirket tarafından dava konusu borcun doğumuna ilişkin davacı şirkete ait şirket kaşesi ve yetkilisinin imzasını içeren hiçbir belge sunulmadığı ve davalı tarafın takip konusu alacağı davacı şirket hesabına değil değil, dava dışı şirkete ödediği, ticaret sicil Müdürlüğünden gelen kayıtlara göre anonim şirket olan davacı şirketin yönetim kurulu tarafından yönetildiği ve temsil olunduğu, merkez ve şubelerine atanan başkaca bir kanuni temsilci/mümessil olmadığı hususunun anlaşıldığı, dolayısıyla davalı şirketin basiretli tacir gibi davranmayarak ihmal gösterdiği, davanın niteliği gereği alacaklı olduğunu ispat yükünün davalıda olduğu, davalı tarafça alacağın kaynağının davacı şirkete banka havalesi yoluyla gönderilen depozito bedeli olduğu ileri sürülmüşse de, miktar itibarıyla yazılı delille ispatı gereken bu hususun ispatlanamadığı, incelenen davacı şirket ticari defterleri uyarınca taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı, iddiasını usulüne uygun olarak yazılı delillerle ispatlayamayan ve cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan davalı tarafa yemin teklifinde bulunma hakkının mahkememizce hatırlatıldığı ancak davalı tarafın karşı tarafa yemin teklifinde bulunmadığı anlaşılmakla davalı tarafça alacağın varlığı ispatlanamadığından, davacı tarafça açılan davanın kabulü yönünde karar vermek gerekmiştir.
Davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davacının (borçlunun) üzerindedir. Davacı tarafından davalının kötüniyetli olduğuna ilişkin delil sunulmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Bunun yanı sıra, her ne kadar davacı vekili dosya kapsamında davacı tarafça yatırılan teminatın iade edilmesi isteminde bulunmuş ise de; Mahkememizce davacı yararına %15 teminat ile icra takibine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda verilen ihtiyati tedbir kararı hem 2004 Sayılı İİK un 72/4 üncü fıkrasının borçlu lehine davanın sonuçlanması haline yorumlanması suretiyle, hem de 6100 Sayılı HMK un 397/2 inci maddesi uyarınca esas hakkında verilen karar kesinleşinceye kadar devam edeceğinden, tedbir kalkmadan teminatın iadesine de karar verilmesi olanaklı olmadığından —-BAM—–. Hukuk Dairesinin —– Esas,—–Karar sayılı ilamı), bu aşamada teminatın iadesi mümkün görülmeyerek bu yöndeki davacı talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davanın KABULÜ ile; —–. İcra Müdürlüğü’nün—- esas sayılı dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-)Şartları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-)Alınması gereken 65.906,69 TL nisbi harçtan başlangıçta alınan peşin harcın mahsubu ile bakiye 49.478,13 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 16.594,06‬ TL dava açılış masrafı, 3.781,90 TL yargılama masrafından ibaret toplam 20.375,96 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden davacı lehine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 136.129,95 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-)Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7-)Davacı tarafın teminatın iadesi talebinin bu aşamada reddine, kararın kesinleşmesi halinde yeniden değerlendirilmesine,Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —–Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.