Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/195 E. 2023/86 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/195 Esas
KARAR NO: 2023/86
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/03/2021
KARAR TARİHİ: 14/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin takip dayanağı faturalardan dolayı alacaklı olduğunu, davalının tamamen borçtan kurtulmak için iade faturası düzenlediğini, iade faturaları müvekkilince kabul edilmediğini ve müvekkiline herhangi bir ürün iadesi de yapılmamış olduğunu, mesnetsiz iade faturasının —–ihtarnamesi ile iade edildiğini, karşı tarafın —– yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verdiğini, gerçek dışı olarak ürün iadesi yaptığını iddia ettiğini, takip konusu alacak tarafların ticari defterleri ile de sabit olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını beyanla, —- sayılı dosyasına kötü niyetli kısmi itirazın —- asıl alacak üzerinden iptali ve takibin devamını, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişki mevcut olup müvekkilinin davacıdan süt ürünleri satın aldığını, cari ilişki incelendiğinde alınan malların düzenli olarak davacı şirkete ödendiğinin anlaşılacağını, bir kısım ürünlerin iade edilmek istenmesi ile davacı tarafın da malları alacağını kabul ettiğini, ve —- görüşmeleri ile beyan ettiğini, —- tarihinde iade edilen malları almak için şirkete geldiğini,—- malları iade ettiğini, aynı tarihli —- sevk irsaliyesi düzenlendiğini,—-imzasına teslim edilerek davacı şirket aracına yüklendiğini, fatura içeriğine yasal sürede itiraz edilmediğini ve kabul edildiğini, bunun üzerine —- tarihinde aynı bedel ile yeniden fatura düzenleyerek Müvekkil şirkete sistem üzerinden gönderdiğini, ancak malların iadesinin yapılmadığını, gönderilmediğini, davacının sunmuş olduğu sevk irsaliyeleri —- yılına ait alış verişlere konu sevk irsaliyeleri olup dava konusu ile hiç bir ilgisinin bulunmadığını, müvekkil ilgili faturayı —- tarihinde iade ettiğini, aynı bedel ve özellikte yeniden fatura düzenlendiğini, ve aynı şekilde iade edildiğini, davacı tarafın alacağı —- olduğunu, bu bedele itiraz edilmeyerek ödemesinin yapıldığını, davacı tarafın iade aldığı malları sanki tekrar satmış gibi göstererek, kötü niyetli olarak alacak yaratmaya çalıştığını beyanla, davanın reddine, davacının %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, —– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Taraflar arasındaki ihtilafın, —— ile başlatılan icra takibine davalı, borçlu tarafından yapılan borca itiraz nedeniyle açılan itirazın iptali davasında davacının davalıdan takibe konu edilen faturalar sebebiyle alacaklı olup olmadığı, icra takibine yapılan itirazın haksız ve talep edilen faizin yasal olup olmadığı ve alacağın likit olup olmadığı noktasında toplandığı, Davacının —- yılları ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, Davacının takibe konu etmiş olduğu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi —itibariyle davalı yandan — cari hesap bakiye alacaklı olduğu, davalı yan takip tarihinden sonra ise—- tutarlı ödeme yapmış olup, — tarihi itibariyle davacının bakiye alacağının —-görüldüğü, Taraflar arasında ki temel uyuşmazlığın davalının —–faturanın davalı kayıtlarında mevcut olmasına rağmen davacı kayıtlarında yer almamasından ve faturaya konu iade ürünlerin davacıya teslim edilip edilmediği noktasında toplandığı, Davacının da yasal sürelerde iade faturasına itiraz ettiği görüldüğünden iade ürünlerin içeriğini oluşturan —–faturasında yazılı malların davacıya tesliminin yapılmadığı, tarafların bağlı — mal alım satımına ilişkin beyanlarının incelenmesinde davacının—- düzenlediği satış faturasını davalının kabul ettiği, ancak davalının düzenlediği iade faturasını ise davacının kabul etmediği, yasal süre içerisinde— kez iade ettiği ve bağlı —– beyan ettiği, davacının,—-tamamen kabul etmeyerek bağlı —— beyan etmediğinin tespit edildiği, Davacının takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davacının —- işlemiş faiz talebinin dayanağı bulunmadığından, takip tarihi itibariyle işlemiş faiz yönünden alacağının bulunmadığının kabulünün gerekeceği, Neticeten, davacının takip tarihi — itibariyle davalı yandan— cari hesap bakiye alacaklı olduğu, davalı yan takip tarihinden sonra ise —- tarihi itibariyle davacının bakiye alacağının —– olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle; “Taraflar arasında cari hesap ilişkisi kurularak —- ilişkisi ile ticari ilişki kurulduğu, Davacının takip tarihinde talep ettiği, —– asıl alacağının ticari defterlerinde kayıtlı yer aldığı, ve takip alacağı ile uyumlu olduğu, Davalının iade faturayı davacı çalışanı —- teslim ettiğinin ispat yükünü yükleneceği, iadenin yargılama sürecinde sunulacak ek tevsik edici belgelerle ispatlanması halinde —– iade fatura borcundan kurtulabileceği, ancak dava dilekçesi ile —- tarihli iade faturasını davacı tarafın yasal sürede itiraz etmediğini iddia etmiş ise de; davacı taraf sekizinci gün içinde, iade faturasına karşılık olarak ——– düzenleyerek, kendi defterlerine kayıt ettiği, davalı tarafa sistem üzerinden gönderdiği, ve davalınında sistem üzerinden faturayı ticari defterlerine kayıt ettiğinden ilk iade faturasına davacının itirazının yasal sürelerde olduğu tespit edildiği, Davacının faiz talebinde bulunmadığı, takipten önce icra dosyasında temerrüt faizi hesaplanmış ise de iş bu dava ile takipten önce temerrüt faizi talep etmediği, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalı şirketin faaliyet adresi — bulunduğundan—-Asliye Ticaret Mahkemesinden talimat yolu ile bilirkişiden davalı tarafın defterleri üzerinden inceleme yapılarak rapor tanzimi istenmiştir.
Talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda özetle; “Taraflar arasında cari hesap ilişkisi kurularak —-yönelik —- yıllarında ticari ilişki kurulduğu, Davalının sunduğu —-yılı ticari defterlerinin TTK Ve HMK 222/2. Maddesine göre e-berat onayları usulüne uygun olarak yasal sürelerinde onaylandığı, kağıt ortamında tutulan ——— yasal açılış noter onaylarının yapılı olduğu, defterlerinin bir bütün halinde birbirini doğruladığı, ve sahibi lehine delil vasfı niteliğine haiz olduğu kanaatine varıldığı, Davalının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacıya —- borcunun kayıtlı yer aldığı, ve bu borca takipte itiraz etmediği, bu borcunu kabul ettiği, Davalının defterlerinde kayıtlı yer alan davacı adına düzenlenen—– iade Faturasını, davacının yasal sürelerde kabul etmediği, ve iade ettiği, en son düzenlenen iade faturasını da maliyeye beyan etmediği, davalının düzenlediği, e-irsaliye üzerinde iade malları teslim eden —- davalı çalışanı olmadığı, e-irsaliye de açıkça teslimin kimin adına yapılı olduğu yazılmadığı, ——–, iade tarihi itibariyle yazılı hesap mutabakatı sağlanmadığı, teslim alan kişi —–davacı çalışanı olup olmadığı dosya kapsamından tespit edilemediğinden davalının iade faturası ile birlikte toplam borcunun —- olabileceği kanaatine varıldığı, Davalının iade faturayı davacı çalışanı —- teslim ettiğinin anlaşılması halinde —– iade fatura borcundan kurtulabileceği, Davacının usulüne uygun ihtarname ile alacağını temerrüte düşürmediğinden takip tarihinden itibaren avans faiz oranı üzerinden temerrüt faizi hesaplaması yapılabilineceği,
Tarafların bağlı vergi dairesine mal alım satımına ilişkin beyanlarının incelenmesinde davacının —– ayında düzenlediği satış faturasını davalının kabul ettiği, ancak davalının düzenlediği iade faturasını ise davacının kabul etmediği, yasal süre içerisinde 2 kez iade ettiği ve bağlı vergi dairesine beyan ettiği, davacının, 3. İade bildirimini —– tamamen kabul etmeyerek bağlı vergi dairesine beyan etmediği, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Talimat mahkemesince alınan ek raporda özetle; “Taraflar arasında cari hesap ilişkisi kurularak—- yıllarında —-kurulduğu, Davacının takip tarihinde talep ettiği, — asıl alacağının ticari defterlerinde kayıtlı yer aldığı, ve takip alacağı ile uyumlu olduğu, Davalının iade faturayı davacı çalışanı —- teslim ettiğinin ispat yükünü yükleneceği, iadenin yargılama sürecinde sunulacak ek tevsik edici belgelerle ispatlanması halinde —- kurtulabileceği, ancak dava dilekçesi ile —– tarihli iade faturasını davacı tarafın yasal sürede itiraz etmediğini iddia etmiş ise de; davacı taraf sekizinci gün içinde, iade faturasına karşılık olarak —- tarihli satış faturası düzenleyerek, kendi defterlerine kayıt ettiği, davalı tarafa sistem üzerinden gönderdiği, ve davalınında sistem üzerinden faturayı ticari defterlerine kayıt ettiğinden ilk iade faturasına davacının itirazının yasal sürelerde olduğu tespit edildiği, Davacının faiz talebinde bulunmadığı, takipten önce icra dosyasında temerrüt faizi hesaplanmış ise de iş bu dava ile takipten önce temerrüt faizi talep etmediği,” şeklinde rapor sunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi —–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.—– Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Bilirkişiler tarafından davacı ve davalı tarafın ticari defterleri ve —- incelenmiş olup tarafların —– uyumlu olduğu, davalı tarafından kesilen iade faturasının davacı tarafından vergi dairesine bildirilmemesinden kaynaklı bir uyumsuzluk olduğu, uyuşmazlığında iade faturasına konu malların davacıya davalı tarafından iade edilip edilmediği noktalarında olduğu görülmüştür. Davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalıdan — alacaklı olduğu, davalının da ticari defterlerinde — borç kaydının bulunduğu ancak bu borç kaydının iade faturası kesmek suretiyle kapatıldığı bakiye borcunun ise —–olduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının satıma ve faturalara konu malları davalıya teslim ettiğinin, bizzat davalı tarafından —– sabit olduğu, davalının satın aldığı mallara ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturaları kayıtlarına işleyerek ilgili vergi dairesine bildirdiği, malın fatura ile teslim edildiğinin kural olarak kabul edilmesi gerekmektedir.——Kararları da aynı doğrultudadır. Bu bağlamda takibe konu faturadaki mallar davalıya teslim edilmiş ve davacı fatura bedeline hak kazanmıştır. Ancak davalı taraf uyuşmazlık konusu faturada yer alan malları davalı çalışanı olan —–teslim ettiğini ve iade faturasını kestiğini iddia etmiştir. Hal böyle olunca malları iade ettiği hususunda ispat yükü davalı taraf üzerindedir. İddianın değerlendirilmesi için davacı tarafın çalışan kayıtların ilgili —- celp edilmiş ise de davacının malları teslim aldığı iddia olunan — adında çalışanının olmadığı görülmüştür. Ayrıca malları davalı adına teslim eden —– da davalı çalışanı olmadığı ilgili kayıtlardan anlaşılmıştır.
Kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Bu çerçeve de cevap dilekçesinde yemin deliline dayanan davalı tarafa yemin delili hatırlatılmış ise de davalı tarafça yemin metni sunulmamıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davacının faturaya konu malları davalıya teslim ettiği, bedele hak kazandığı ancak davalının malları davacıya iade etmediği ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının—– Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin—– üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.620,83 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 266,42 -TL harcın mahsubu ile bakiye 1.354,41-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 266,42 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 325,72 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 209,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.600,00 -TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.809,50 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 -TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2023