Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/173 E. 2021/878 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/173 Esas
KARAR NO : 2021/878

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;——arasında akdedilen ve davalılar;——–müşterek borçlu, Müteselsil kefil sıfatıyla taraf olduğu genel kredi sözleşmesi uyarınca borçluya kredi kullandırıldığını, takip borcunun ödenmemesi üzerine,—–. Sayılı dosyasından borçlular aleyhine genel haciz yoluyla 74.750,00 TL kefalet limiti ve alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren kefalet limitine işleyecek temerrüt—– vekalet ücretleri üzerinden genel haciz yolu ile ilamsız takip başlatıldığını, müvekkili banka ile—– tarihinde imzalandığını, davalıların—– sözleşmeyi incelediğini ve 74.750,00 TL kefalet miktarı ile müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeye taraf olduklarını, müvekkili banka tarafından,——–haciz ihbarnamesine verdikleri cevapta davalılar, sözleşmeye 74.750,00 TL üzerinden müteselsil kefil sıfatıyla taraf olduklarını ve bu tutarı taksitlendirerek ödeme isteklerini beyan ettiklerini ve fakat herhangi bir ödemede bulunmadıklarını, dosya borcunun ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlular ——- tarihinde faize itiraz ettiğini bildirir dilekçe sunduklarını, davalı yanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının süreci uzatmaya, haksız kazanç sağlamaya yönelik girişimler olduğunu, temerrüt faizine ilişkin itirazlarının iptali ile haksız ve hukuka aykırı itiraz nedeniyle, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin tahsili için huzurdaki davayı açma zaruretinin hasıl olduğu belirtilerek; fazlaya, tazminata ve sair her türlü yasa yoluna başvuru hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulü ile; davalı borçluların icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin % 32 temerrüt faizi, ——vekalet ücreti ve fer’ileri yönünden devamına, İtirazda haksız ve ard niyetli davalıların kefalet limitleri ve kabulleri dahilindeki asıl alacak tutarı olan 75.250,00 TL.nin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalılar kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış —— yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu—— sayılı takip dosyasının incelenmesinde, takipte ödeme emrinin davalı/borçluya tebliğ edildiği davalıların—- tarihlerinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu, itiraz dilekçesinin davacı-alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan kök raporda —— müteselsil kefil olarak imzalamış olup, —–toplam nakit davacı alacağının 25.380,00 TL olarak belirlendiğini, taksitli kredinin —– kalan ana —–ödeme —vade tarihi itibaren sonraki taksit tutarlarını ödenmediğini, son taksit ödemesinin yapıldığı 29.12.2016 tarihi itibari ile kalan ana para tutarını 27.058,87 TL olarak belirlendiğini, davacı bankanın sözleşmeni verdiği yetkiye dayanarak kredi hesabını 09.02.2017 tarihinde kat ederek kredi borçlarını muaccel hale getirdiğini, kat tarihi ile yapılan hesaplama neticesinde toplam 109.492,32 TL davacı alacağını hesaplandığını, 09.02.2017 kat tarihi itibari ile ticari kredilerden olan davacı alacağının 287.622,97 TL olarak belirlendiğini, 09.02.2017 kat tarihi itibari ile nakit çek taahhüt miktarını 25.380,00 TL olarak belirlendiğini, Temerrüt tarihi itibari ile esas alacağın tespiti bakımından ———–ihtarnamesini keşide edildiğini, ihtarnamelerin davalı —– tebliğ edildiği, verilen 3 günlük mehil süresi eklenerek, ——– ile takip alacağına 30.03.2017 tarihi itibari ile uygulandığı ve takdirin mahkemede olduğu, davacı banka tarafından, dava dışı kredi asıl borçlusu; —–itibariyle, başlattığı haciz yoluyla ilamsız icra takibinde; yapılan bilirkişi inceleme ve hesaplama sonucunda; “Tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla,——- ancak, davacı banka tarafından, icra takip talebinde, davalıların kefalet limitleri olan—-tutar üzerinden talepte bulunduğunun Mahkemenin takdirinde olduğu, takip tarihinden, borç ödeninceye kadar, davalı-Borçlular—– üzerinden işleyecek %32 temerrüt faizi ile sözleşme hükmüne göre de, %5 —–istenebileceğinin Mahkemenin takdirlerinde mütalaa edildiğini, takip tarihinden sonra, toplam 43.578,96 TL. tahsilat sağlandığını, borç kapanmadığından, İcra Müdürlüğü tarafından, nihai infazda dikkate alınmasının mahkemenin takdirinde bulunduğunu, dava konusu somut olay bakımından; konunun hukuki nitelemesi, sözleşme ve yasa maddelerinin yorumu, delillerin değerlendirilmesi, ve nihai kararı HMK’nun 266 Md. gereğince, ve HMK’nun 282 Md.’de nazara alınarak, ve ayrıca, 6754 Sayılı Bilirkişilik Kanununun 3/2.nci maddesi uyarınca Mahkeme takdirlerindedir.” şeklinde rapor sunulmuştur.
6098 TBK’nun 583/1.maddesine göre; “Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde ——– geçerli olmaz. —– sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” Anılan kanun hükmü uyarında, kefilin sorumlu olacağı azami borç miktarı ile kefalet tarihinin de kefil tarafından kendi el yazısı ile yazılması bir geçerlilik şartıdır.
Kefalet sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 581 ila 603 üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 581 inci maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin—–” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya —- sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir. Diğer sözleşmeler gibi kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Bu sözleşme ile kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir.
— sözleşmesinin alt kavramını oluşturan kefalet sözleşmesinin temel amacı, esas itibariyle asıl borç ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişilerce, alacaklıya şahsi — verilmesidir. BK’nun 492 nci maddesi gereğince kefilin sorumluluğu, asıl borcun geçerli oluşuna ve devamına bağlıdı——-
—— kefilin borcunun, fer’i (bağımlı) bir borç olduğu benimsenmiş; asıl borcun varlığına ve geçerliliğine bağlı olduğu vurgulanmıştır.
Kefalet borcu, temin ettiği asıl borcun feri olup, asıl borç herhangi bir sebeple düşerse, kefil de borçtan kurtulabilir. Kefil, kanunun kendisine tanıdığı bu ve diğer hakları kullanmaya yetkilidir. Asıl borç tediye—- kefalet gibi feri haklar da düşer. Kefil asıl borçludan daha fazla mükellefiyet altına giremez —–
Dava dışı şirket ile davacı —–Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, davalılar tarafından dava dışı şirkete davacı tarafça kullandırılacak kredi yönünden bu sözleşmelerin müteselsil kefil olarak imzalandığı, kefalet limitlerinin 74.750,00 TL olduğu, davalıların kefaletlerinin geçerli olduğu görülmektedir.
İİK’nın 68/b-1. maddesine göre: Sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, —– sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, — bir —- aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin—- tarihi sayılır. Dava dışı borçlu ve davalılara çıkarılan kat ihtarlarının usulüne uygun olduğu görülmektedir.
Davacı tarafından davalılar aleyhine kefalet limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile icra takibi başlatıldığı, davalıların da kefaletlerine ve asıl borca bir itirazlarının olmadığı, uygulanan faiz miktarına itiraz ettikleri görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında kredi ilişkisinin mevcut olduğu, alacağın tahsili amacı ile —— ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalıların yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara ve temerrüt faizine ilişkin açıklama ve değerlendirmelere mahkememizce de itibar edildiği ve davalıların itirazında kısmen haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin davalıların kefalet miktarları olan 74.750 TL üzerinden devamı ile itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir. Davalıların esas borca ve miktarına yönelik bir itirazları olmadığından bu yönde bir değerlendirme yapılmamıştır.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine —- göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.
Eldeki davada, dava konusu nakdi kredi alacağı olduğundan likit (belirlenebilir) olup, hükme esas asıl alacak miktarı üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. ——–
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davalıların — Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazlarının ayrı ayrı iptaline, takibin davalı-borçlular —— İle sınırlı olmak kaydı ile işleyecek yıllık % 32 oranında faiz, faize de %5 oranında — devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davalı-borçlular ——— sorumlu olduğu kefalet miktarı olan 74.750,00 TL.’nin %20 si oranında inkar tazminatının icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 5.106,17 TL ‘den davacı tarafça yatırılan tamamlama 1.225,78 TL harcı ve 59,30 TL peşin nispi harcın mahsubu ile bakiye 3.821,07‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin nispi harc ve 1.225,78 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.344,38‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 121,90 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 921,90 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 915,77 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığını,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli —— nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk—— arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.311,23-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 8,77 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı asillerin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.