Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/17 E. 2022/221 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/17 Esas
KARAR NO: 2022/221
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/01/2021
KARAR TARİHİ: 25/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —- dayalı icra takibi başlattıklarını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini, borçlu şirket icra takibinin dayanağı olan ——-fatura bedellerini müvekkili şirkete ödenmediğini, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne itirazın iptaline takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı —— faturanın da ödenmediğini belirtmiş olduğunu, müvekkili şirketin faturalara konu edilen malları sıfır olarak satın aldığını düşündüğünü, fiyatı da buna göre belirlediğini, faturalandırmanın sıfır ürün fiyatı üzerinden yapılmış olduğunu, ancak müvekkilinin satılan malın dürüstlük kuralına aykırı olarak —- olduğunu ve dolayısıyla kandırıldığını öğrenince derhal durumu davacıya bildirmiş ancak davacının kayıtsız tutumuyla karşılaşmış olduğunu, müvekkiline satılan malın ikinci el olduğuna ———-tarafından tutulan —– sunduklarını, raporda davacıdan alınan ürünün —– yılına ait olduğunu, davacının ayıplı mal satarak müvekkilini zarara uğrattığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——-takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davacı ve davalı şirketin — ait ticari defterlerinin noter açıl yasa gereği yapılması —— noter kapanış onamalarının usul ve yasaya uygun olarak yasal sürelerinde yapıldığı, davacı —- beyanına tabi olarak düzenlenmiş —–düzenlenerek her iki tarafında ticari defterlerinde kayıt altına alındığı, tarafların — beyanlarının taraf ticari defter kayıtlarıyla uyumlu ve birbirleriyle çelişmediği, tarafların Tacir olduğu ve aralarında yazılı bir —-dayalı olmaksızın sürdürülen karşılıklı —– bulunduğu çekişmesiz olup, davaya konu ihtilafın, Davacı Şirketin takip tarihi itibarıyla Davalı —- takip konusu yaparak talep ettiği alacağının varlığı ve varsa miktarı ile Davalıya satılan malların —olup, olmadığı hususlarında toplandığı, davacı —- —-Asıl Alacaklı durumda bulunduğu, davalı —- Borçlu durumda bulunduğu, —-mutabakatsızlık bulunduğu, bu mutabakatsızlığın davacı — Defterlerinde kayıtlı bulunan, ancak Davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı bulunmayan —— Davacı —- adına düzenlenmiş ——tutarlı davalı şirket ödemeleri yönünden dosyada mevcut makbuz örnekleri gereği davacı şirket kayıtlarına itibar edilebileceği, davalı Şirket kayıtlarında yer almayan ——– talep edilebilmesi için herhangi bir dayanağı bulunmayan işbu fatura yönünden ise Davalı —- kayıtlarına itibar edilebileceği, dolayısıyla —– konu edilebilecek tek faturanın, ayıplı mal iddialarına da konu edilen ve her iki tarafında ticari defterlerinde kayıtlı bulunan; —- kaynaklı olduğu ve bu faturaya mukabil olarak davalı şirketçe Davacı şirkete — —- yapıldığı tespit edilmiş olup, —– olduğu, davaya konu ——- tarafından düzenlenen servis — olduğu, —–olarak fatura bedelinin —- olduğu davacı —– olabileceği, taraflar arasında ——- ve/veya bu yönde taraflar arasında daha önce oluşmuş bir teamülün varlığı tespit edilemediği davacının davanın dayandığı takipte —– alacak —— muhtaç olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir
Davacı ticari defterlerine göre davacının davalıdan; davalı şirketçe yapılan ödemelerin akabinde —- alacaklı olduğu, davalının kendi defterlerine göre de —borçlu olduğunun tespit edildiği, bu mutabakatsızlığın davalı ödemelerinin kendi ticari defterlerine kayıtlı olmadığından kaynaklandığı , tarafların —- —– birbiriyle uyumlu olduğu, alacağın taraflar arasındaki uyuşmazlığın —- fatura ve bu faturadan sonra kesilen vade faturasından kaynaklandığı, söz konusu — faturanın davalı tarafında —— bildirildiği, faturaya konu malın davalıya teslimi konusunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı anlaşılmakla davalı tarafça yapılan kısmi ödeme akabinde davacı yanın davalıdan—- bakiye alacağı bulunduğu ayrıca teknik bilirkişi raporunda davaya konu —- incelediğini,—- tarafından düzenlenen —— kesintisiz —-ve davaya ——- olarak fatura bedelinin —-olduğu hususunu rapor etmesi nedeniyle davalı yanın basiretli tacir olarak hareket etme yükümlülüğü bulunduğu gözetildiğinde ikinci el ürüne ,sıfır ürün üzerinden fiyatlandırma yapıldığı iddiasını da ispatlayamadığı kanaatine varılmakla usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınmakla açılan davanın asıl alacak üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ancak davacı tarafından düzenlenen —— bedelli vade farkı faturası yönünden taraflar arasında vade farkı istenebileceği konusunda her hangi bir anlaşma bulunduğu iddia ve ispat edilebilmiş olmayıp, davacın tarafın defterleri üzerindeki bilirkişi incelemelerinde taraflar arasında bu konuda bir uygulama ve teamülün oluştuğuna dair bir veri de elde edilebilmiş olmadığı, fatura konusu malların fiyatında artış olmasının davacıya başlı başına vade farkı faturasının tanzimi hakkını da vermeyeceği anlaşıldığından vade farkı fatura bedelleri düşülerek — alacak üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir.——
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. —— uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Bu nedenle davalı lehine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davalının ——dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptaline, takibin 8.721,12 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 8.721,12 TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Şartları oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Karar harcı 595,74 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 131,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 463,94‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 131,80 TL peşin harç olmak üzere toplam 191,1‬0 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.668,10 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.333,16 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.191,04 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.054,96 TL’nin davalıdan, 265,04 TL’nin ise davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
12-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/03/2022