Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/150 E. 2021/910 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/150 Esas
KARAR NO : 2021/910

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2020
KARAR TARİHİ : 23/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı—- arasında olan ticari ilişki sonucu faturalar karşılığında davalı tarafından ödeme yapılmadığını, ve bu yönde yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını, bunun üzerine borcun tahsili amacı ile davalı şirket — dosyası ile icra takip işlemlerine başlandığını ve anılan icra dosyasından gönderilen ödeme emri borçlu davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini, davalının icra dosya borcunun tamamına ve ferilerine itiraz ettiğini, borçlunun itirazının haksız olduğunu, mesnetsiz olup kötü niyetli olduğunu, belirtilen ancak miktarı likit bir alacak olduğunu, icra takibi uzatmak ve borçtan bir şekilde kaçmak maksadıyla borca itiraz edildiğini, itirazının iptalini ve takibin devamını, 6.417,96-TL’nin ticari faizleri ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini, davalının haksız itirazı ve alacağın likit olması sebebi ile davalıya en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Davalı aleyhine açılan alacak davasının yetkili Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmadığını, dava dilekçesinde de görüldüğü üzere davalının adresinin — olduğunu, davalı— nedeni ile yetkili mahkemenin —- olduğunu, bu nedenle açılan davaya yetki yönünden itiraz ettiklerini, davalının davacıya dava dilekçesinde belirtildiği gibi herhangi bir borcunun da bulunmadığını, yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde bu durumun kanıtlanacağını, bu nedenle açılan davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—- esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış — itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden— ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu—— esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davalı yanın —- bulunmadığı, Davacı — — inceleme tabi tutulduğu, defterlerin usulüne uygun olarak — davalının — bildirim zorunluluğunun bulunmadığı, Yapılan inceleme ve dosya kapsamına göre, —-tarihinde başlamış, aynı ay içinde davacı taraf, —- fatura tanzim etmiş, davalı taraf’da bu fatura bedellerinin—- —- dahili —- anlaşıldığını, davalı tarafın teslimi inkâr etmesi sebebiyle tek taraflı teslim belgesi olan, yani davalının faturada, irsaliyede imzasını —– aşamada davacı yerine değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, Mahkemenin huzurdaki davada HMK 222-3 Md. Hükmünün şartlarının oluşmadığından uygulanamayacağı, ispat yükü davacıda olduğu sürece davalının defter / belge ibrazına zorlanamayacağı yönünde hüküm tesis etmek istemesi halinde, tek ayda geçmiş olmasına rağmen çok sayıda olan takip konusu faturaların toplamının—- sonraki– davalı tarafın — bulunmadığı gözetilerek ve Mahkemenin davalının bağlı bulunduğu —dosyasına müzekkere— edebileceği, takdiri mahkemeye ait olmak üzere, davacı şirketin icra takibinde talep etmiş olduğu açık hesap alacağı yönünde hüküm kurulması halinde, ifası ispatlanan faturaların davalı şirket kayıtlarına işlendiği tarihler dikkate alınarak, davacının TTK 1530 kapsamında ayrıca ihtarata gerek kalmadan 30 günlük sürenin tamamlandığı tarihlerden itibaren alacağın muaccel olduğu kabulü ile 144,19 TL faiz hesaplandığı, fazlasının talep edilemeyeceği, her ne kadar takipte 191,28 TL faiz talep etmiş olsa da 144,19 TL faiz talep edebileceği Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, — hükmolunacak davacı alacağı için TTK 1530 veya 3095 s.k m.2/2 kapsamında faiz talebinin yerinde olduğu, takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, dosyanın mevcut—- dosyasına yapmış olduğu itirazın hükmolunacak davacı alacağı yönünden iptalini isteyebileceği, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan 6.226,68 TL alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamında davalıyı temerrüde düşürücü bir ihtar bulunmamaktadır. Takip öncesi temerrüt faizi talep edilebilmesi için davalının TBK. 117 (eski TBK. 101) maddesi uyarınca temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi ya da borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi (TBK. m. 117/2) şarttır.
Takibe kadar işlemiş faize yönelik davalı itirazının haklı olduğu değerlendirilerek takibe kadar işlemiş faiz tutarı bakımından davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf —— katılmadığından davanın reddedilen kısmı yönünden 7036 sayılı Kanunun 3/12. Maddesi uyarınca davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmeyerek yargılama giderlerinin tamamı davalı üzerinde bırakılmıştır.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin —— karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, —- kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —–. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 6.226,68 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 425,34 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 109,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 315,73 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 109,61 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 164,01 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 94,45 TL tebligat ve müzekkere gideri, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 894,45 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde — — esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile—- arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.