Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/149 E. 2022/468 K. 17.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/149 Esas
KARAR NO : 2022/468
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2021
KARAR TARİHİ 17/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin—- kurulmuş olan tam otomatik ve manuel boya tesisi ile hizmet veren nitelikli bir anonim şirket olduğunu, davalı şirket tarafından gönderilen malzemelerin boyanması üzerine aralarında anlaşıldığını, müvekkilinin bahse konu boya işini yerine getirmesinden sonra davalının ödeme yapması için belirlenen vade günü geldiğinde davalının borcunu ödemediğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine —— dosyası ile takip başlatıldığını, davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini, tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, davanın haksız açılması nedeni ile —– disiplin para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil firmadan boya işlerinin davacı şirkete yaptırıldığı ve buna ilişkin ödeme alınmadığı belirtilmişse de taraflar arasında yapılan anlaşmanın bulunmadığını, davacı tarafça da bu anlaşmayı ispatlar bir belgenin dosyaya sunulamadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete fatura kestiğini ve tebliğ ettiğini ve müvekkil tarafınca iade faturası kesilerek aynı gün mail üzerinden davacı şirkete gönderildiğini tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, davacı aleyhine —– tutarında disiplin para cezasına hükmedilmesine, yargılama gider ve masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——-esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; davacının —–yılına ilişkin ticari defterleri incelendiği, —– onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, dava konusu fatura ile davalı şirket tarafından düzenlenen iade faturasının kendi defterlerinde kayıtlı olduğu,—– takip tarihi itibariyle davacı şirketin kendi defterlerinde—- bakiye gözüktüğü davacı şirket tarafından düzenlenen fatura ve karşılığı davalı şirket tarafından düzenlenen iade faturasının her iki şirket tarafından —- bildirimlerinde bulunulduğu dava konusu e-faturanın incelenmesinde, davacı şirket tarafından davalı şirket adına ———- tutarlı faturaya ilişkin olduğu, işbu faturaya karşılık davalı şirket tarafından da aynı tutarda “İADE ——-duğu tespit edildiği, davacı vekili tarafından dava dosyasına whatsapp yazışması ve 4 adet kantar fişi sunulmuş olduğu görüldüğü somut olayda, dava konusu alacağı oluşturan ——-tutarlı faturanın boyama bedeli açıklaması ile davalı şirket adına düzenlendiği, işbu e- faturanın davalı şirkete elektronik sistem üzerinden gönderildiği, bu faturaya karşılık davalı şirket tarafından da —– iade faturası düzenlendiği davacı tarafından sunulan delillerde, fatura içeriğinin hem boya teslimi, hem de boyaların ilgili yüzeylere uygulanması olduğu, davacı şirketin incelenen—— yılına ilişkin ticari defterlerinin —- onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, Davalı şirketin incelenen—— yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, taraflar Arasındaki Ticari İlişkinin ve Hizmet İfasının İspatı ile Davacı Alacağı Yönünden: dava konusu alacağı oluşturan —- faturanın boyama bedeli açıklaması ile davalı şirket adına düzenlendiği, işbu e-faturanın davalı şirkete elektronik sistem üzerinden gönderildiği, bu faturaya karşılık davalı şirket tarafından da—- günlük yasal itiraz süresinde —— tutarlı iade faturasının düzenlenmiş olduğu, davacı tarafından sunulan delillerde, fatura içeriğinin hem boya teslimi, hem de boyaların ilgili yüzeylere uygulanması olduğu, ——— tarihidir. Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ——– fatura içeriği mal hizmet tesliminin ispatına ilişkin olup olmadığı tarafımca anlaşılamadığı bir tarafa, uzmanlık alanım dışında olduğu, her ne kadar davalı taraf faturaya süresinde itiraz etse de davacı tarafından yapılan işlem hem boya teslimi, hem de bu boyaların yüzeye uygulama hizmeti, Fatura içeriğinin—–olduğundan bahisle, taraflar arasında yazılı sözleşme olmamasına göre mahkemece —– yazışmalarının delil olarak nitelendirilmesi durumunda, davacının takip konusu —– alacağını talep edebileceği, tacir olan taraflar arasında sözleşme, belirlenen vade, gecikme halinde uygulanacak faiz oranının bulunmadığı, dava konusu alacağı oluşturan fatura tarihine TTK 1530 kapsamında —– günlük sürenin eklenmesi ile bu sürenin sonunda faize hak kazanacağı, faturanın tarihinin halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için 3095 s.k m.2/2 kapsamında ticari temerrüt faiz talebinin yerinde olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi—–yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ——- Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Bilirkişi tarafından davacı ve davalı tarafın ticari defterleri incelenmiş, her iki tarafın ticari defterlerinde uyuşmazlık konusu olan faturanın kayıtlı olduğunun tespit edildiği, vergi dairesi yazı cevaplarının incelenmesinde tarafların—- formlarının uyumlu olduğu, davalının ilgili faturayı— formu ile vergi dairesine bildirdiği görülmüştür. Ayrıca davalının söz konusu faturaya ilişkin olarak —- itiraz süresi içerisinde iade faturası kestiği belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının faturaya konu hizmeti davalıya sunduğunun, bizzat davalı tarafından vergi dairesine sunulan —- formları ile sabit olduğu, davalının hizmet aldığına ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturayı kayıtlarına işleyerek ilgili vergi dairesine bildirdiği, hizmetin fatura ile sunulduğunun kural olarak kabul edilmesi gerektiği, başka ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturaların vergi dairesine bildirdiğini kanıtlayamadığı, fatura ve davalı tarafından vergi dairesine yapılan bildirim ve her iki tarafın ticari defter kayıtları dikkate alındığında faturaya konu malın/hizmetin davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir . ——– da aynı doğrultudadır. ——- için iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacağından fatura kapsamındaki hizmetin davalıya sunulduğu anlaşıldığından usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalının —– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine,
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar harcı 830,24 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 207,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 622,68 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 207,56 TL peşin harç olmak üzere toplam 266,86 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 935,20 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——–Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/06/2022