Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/145 E. 2023/807 K. 14.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/145 Esas
KARAR NO: 2023/807
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/03/2021
KARAR TARİHİ: 14/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili şirkette 07.09.2017-17.11.2020 tarihleri arasında ——— satış ve tanıtım elemanı olarak çalıştığını, davalının 17.11.2020 tarihinde iş akdini sonlandırdığını, davalının emeklilik iddiası ile iş akdini sonlandırdığını fakat işten ayrıldıktan 1 ay sonra müvekkili ile aynı sektörde çalışan başka bir şirkette çalışmaya başladığını, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 15/1 inci maddesinde 2 yıl süreli rekabet yasağı kararlaştırıldığını ve aykırılık halinde 200.000 TL cezai şart öngörüldüğünü, davalının müvekkili firmada çalıştığı pozisyon gereği bütün satış hareketleri hakkında bilgi sahibi olduğunu, İşten ayrılmasının ardından müvekkilinin satış ve tanıtım yaptığı doktor ve eczanelerin boşta kaldığını, bu eylemleri ile davalının müvekkiline kasten zarar verdiğini, beyanla, davanın kabulü ile şimdilik 50.000 TL cezai şart alacağının davalından tahsiline karar verilmesini Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilininin 3600 gün ve 15 yıllık sigortalılık süresi dolduğu için davalı şirketten ayrıldığını ve ihtarname çektiğini, müvekkilinin emeklilik nedeniyle iş akdini feshetmesinden sonra şartların oluşması sebebiyle sonradan başka bir işyerinde işe başlamasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediğini, Müvekkiline imzalatılan rekabet etmeme yasağı sözleşmesinin kanunun aradığı şartları ihtiva etmediğini, rekabet yasağının coğrafi bölge bakımından sınırlandırılmadığını, 200.000 TL cezai şart maddesinin de hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafında dava dilekçesi ekinde hiçbir belge sunmadığını, iddialarının ispattan yoksun olduğunu beyanla; açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında kurulan sözleşme kapsamında rekabet yasağına uyulmadığı iddiası ile ceza-i şartın tahsiline yönelik açılan tazminat davasıdır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; “Dava konusu uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında imzalanmış bulunan “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi”nin 15. maddesinde yer alan Rekabet Yasağının geçerli kabul edilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığı, Davalının çalıştığı işyerinin davacı ile farklı bir alanda faaliyet gösterdiği ve Davacı firma ———- faaliyet gösterirken davalının ——— çalışması sebebiyle bir rekabet ihlalinin olmadığı, somut olay açısından Davacının korunmaya değer haklı menfaatinin olmadığı, davalının işyerinden ayrıldıktan sonra farklı alanda faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmasının “davacı şirket açısından önemli ölçüde zarar verme ihtimali”ne yol açmadığı” şeklinde rapor sunulmuştur. Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle; ” Dava konusu uyuşmazlıkta davacı ile davalı arasında imzalanmış bulunan “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi”nin 15. maddesinde yer alan Rekabet Yasağının geçerli kabul edilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığı, Davalının çalıştığı işyerinin davacı ile aynı alanda faaliyet gösterdiği hususu konusunda yeterli kanaate ulaşamadığından bir rekabet ihlalinin olmadığı, Davacı şirket ile davalının çalıştığı şirketin aynı ilde faaliyet gösteriyor olmasının rekabet ihlalinin kabulü için tek başına yeterli olmadığı, Somut olay açısından Davacının korunmaya değer haklı menfaatinin olmadığı, davalının işyerinde ayrıldıktan sonra farklı alanda faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmasının “davacı şirket açısından önemli ölçüde zarar verme ihtimali”ne yol açmadığı ” şeklinde rapor sunulmuştur. Davacı taraf tanık deliline dayandığından gösterilen tanıkların dinlenmesi için ——– Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak tanıkların beyanı alınmıştır. Talimat mahkemesince dinlenen tanık … beyanında; “Davalı … ——— Bölgesinde çalışmaktaydı, bende ——— Bölgesinde çalışıyordum, davalıyla tanışmamız 2014 yılında aynı firmada çalışmamızla oldu, biz davacı firmada ——– ürünleri satıyoruz ben ———- 2020 yılında işten ayrıldığını duydum daha sonrada aynı iş kolundaki başka bir firmaya girdiğini başkalarından duydum, ben kendisi ———- Bölgesinde çalıştığı için yaptığı şeylere birebir tanık değilim ancak başkalarından duyduğum kadarıyla davalının eskiden çalıştığı firma nedeniyle gittiği bazı eczanelere gidip bunlara yeni çalıştığı firmanın ürünlerinin satışını yaptığını duyduk,” şeklinde beyanda bulunmuştur. Tanık … ——— beyanında”Ben davacı firmanın ön muhasebe bölümünde 2019 Kasım ayı ve 2021 Aralık arasında çalıştım, davalı … davacı firmanın ——— Bölgesi satış ve pazarlama sorumlusuydu, ben davalı … bizim firmada çalışırken başka bir firmayla anlaştığı patronlar konuşurken duydum, başka bir firmayla anlaştığını söylüyorlardı ve patronlar ——— yeni girdiği firmanın ürünlerini pazarlayacağını söylüyorlardı, ben bunu duydum, benim bütün bilgim bundan ibarettir, firma ——– taşındığı için ben de işten ayrılmak zorunda kaldım,” şeklinde beyanda bulunmuştur. Tanık … beyanında ” Şirketin merkezi ———- olduğu için 2017 ve tahminime göre 2020 yılları arasında ben depo ve stok sorumlusu olduğum için ——— çalıştığını biliyorum hatta beraber çalıştık, davalı … ——– ben ise ——— depo ve stok sorumlusu olarak çalıştım, muhasebecimiz ve diğer şirket çalışanlarının konuşmalarından ve özellikle telefon görüşmelerinden duyduğum kadarıyla davacı firmayla tüm bağlantılarını koparmadan başka bir firmayla anlaştığını duyduk hatta ayrılma nedenin de ——— davacı firmada çalışırken başka bir firmayla anlaşması olduğunu duydum, ben ——– yeni çalıştığını firmanın ürünlerini satıp satmadığı konusunda bilgi sahibi değilim fakat özlemin çalışma süresi boyunca iş ortamı anlamında işveren tarafından herhangi bir haksızlığa uğradığını düşünmüyorum, şirketle ilgili olumsuz konuşmalar yaptığı konusunda bilgi sahibi değilim” şeklinde beyanda bulunmuştur. ——— sayılı içtihadında;” TBK’nın 444-447 maddelerinden doğan rekabet yasağının ihlaline dair uyuşmazlıklara bakma görevinin TTK’nın 4/1–c maddesi gereğince aynı Kanunun 5. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerine ait olacağına, ——– ile ——-ve ——- Hukuk Daireleri arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine, 03/12/2021 tarihinde 5235 sayılı Kanun’un 35/4 maddesi gereğince (gerekçe yönünden çoğunlukla) sonuç itibarıyla oybirliğiyle kesin olarak karar verildi….” gerekçeleri ile rekabet yasağının ihlalinden kaynaklanan bu tür davalarda Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verildiği dikkate alınarak mahkememizce dosyanın esasına girilerek yargılama yapılmıştır.Uyuşmazlık; davacının yanında belirsiz süreli sözleşmesi kapsamında satış ve tanıtım personeli olarak çalışan davalının, davacı şirketten istifa ettikten sonraki süreçteki eylemlerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, haksız rekabet oluşturması halinde cezai şart ödemesi gerekip gerekmediği tespit edilmiştir.6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında iş yerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir iş yerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki iş yerinde edindiği bilgileri yeni iş yerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır. 6098 sayılı TBK’nın 445/2 fıkrasına göre de “Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” Bu hükümden ve konuya ilişkin diğer hükümlerden de anlaşılacağı üzere, 6098 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile 818 sayılı Kanundan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı ve süresi bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. Somut olayda taraflar arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığı, davalının davacı bünyesinde “satış ve tanıtım elemanı” statüsünde çalıştığı, belirsiz süreli iş sözleşmelerinin” 15. Maddesinde “Rekabet Yasağı” na ilişkin hükümlerin düzenlendiği, davacının rekabet yasağına ilişkin maddelerin bulunduğu sayfada imzasının bulunmadığı, sadece sözleşmenin son sayfasında davalının imzasının bulunduğu, davacı şirketin merkezi ——— ise de davalının davacı adına ——– ilinde çalıştığının tanık beyanları ve dosya kapsamından anlaşıldığı, davacının güzellik ve kozmetik alanında faaliyette bulunduğu, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra hali hazırda çalıştığı ——— mukim ——— ŞTİ.’’nin iş konusu ise ——— kayıtlarına göre “İnşaat malzemeleri (demir, çelik, bakır, çivi, alüminyum ve mamulleri, tuğla, ateş tuğlası, kiremit, alçı, çimento, fayans seramik, marley vb)imalatı, alım, satımı, ithalat ve ihracatını yapmak ve 19.8.2015 tarihinde tescil edilen tadil tasarısında yazılı olan diğer işler.” olduğu, dava dışı firmanın davacı ile aynı iş kolunda çalıştığına ilişkin dosya kapsamında bir delil bulunmadığı, tanıkların da davalının çalışmakta olduğu firmanın hangi alanda faaliyet gösterdiği konusunda bilgiye sahip olmadıklarının görüldüğü dikkate alındığında davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra davacı ile aynı iş kolunda çalışmadığı, farklı iş kolunda çalıştığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacı tarafın rekabet yasağının davalı tarafından ihlal edildiği hususu ispat edilemediğinden ve rekabet yasağına dayalı cezai şart talep etmenin şartları oluşmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 269,85-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 853,88- TL harcın mahsubu ile artan 794,58‬-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 17.900,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 680,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/11/2023