Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/144 E. 2022/662 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/144 Esas
KARAR NO : 2022/662

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan ticari alım-satım gereği — bedelli fatura, ——–aynı tarihli —-bedell i fatura olmak üzere toplam üç adet fatura borçlu şirket adına düzenlenerek teslim edildiğini, ———
ile———– geçildiğinden yapılan işlerin ve faturaların müvekkilce ——— faturası müvekkil tarafından—- borçluya iletildiğini, toplamda –borcun bulunduğunu, faturalara 8 günlük yasal sürede itiraz etmediğini, alacağın tahsili amacıyla— dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafın ürünlerin niteliksiz olduğunu dile getirdiğini fakat ürünlerin eksiksiz yerine getirdiğini, iade konusu ile ilgili taraflarına bildirimde bulunulmadığını, takip tarihi itibariyle iade edilen ürünün bulunmadığını bildirdiğinden bahisle icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, davaya herhangi bir cevap vermemiş, HMK 128. madde hükmü uyarınca davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır.
—-Esas sayılı dosyası, dosyamız arasına alınmış, tetkik edilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle,– takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan — raporu ile davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı yasal defter kayıtlarına göre ——– itibari ile davacı asıl alacağının—- olduğu, rapor içeriğinde arz edildiği üzere davacının iş bu davaya dayanak yaptığı faturaların içeriğini davalı tarafa teslim ettiğine dair ispat edici mahiyette (kendi yasal defterleri ve karşı taraf —–uyuşmayan —– bildirimleri haricinde) ——- nazara alındığında davacının —– itibari ile davalı taraftan alacaklı olduğunu ispatlayamadığının kabulünün gerektiği, mahkeme tarafından davalı defterlerin ibrazı konusunda ihtar verildiği verilen süreye karşın davalının defterlerini ibraz etmediği, Davalının defter ve belge ibraz etmemesine ilişkin değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu ancak davacının usulüne uygun ve alacağın kaynağını oluşturan kayıtları içeren ticari defterleri lehine —- teşkil edebileceği, mahkeme tarafından çekilen ihtara rağmen davalının defter ve belgelerini ibraz etmemesi dolayısıyla davacı defterlerinde kayıtlı olan alacak kaydının tek başına delil olarak kabul etmesi halinde ise —–asıl alacaklı olabileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı defterlerinin incelenmesi amacı ile ———– Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, aldırılan —– ile davalı tarafın —– yevmiye ve kebir defterinin ——-olduğu, geçerli beratlarıın mevcut olduğu,—-defterinin açılış tasdiki süresinde yapıldığı, kapanış tasdikine tabi olmadığı, davalının— defterlerinin HMK 222/2 ye uygun olduğunun tespit edildiği, davalı defter kayıtlarında takip ve davaya konu faturalara ilişkin herhangi bir kaydın olmadığı,—- müzekkere cevabı ekinde yer alan ve davalıya ait olan—incelenmesinde de takip ve davaya konu faturalara ilişkin bildirimin olmadığının tespit edildiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan —- tarihli ek rapor ile her ne kadar18/08/2021 tarihli kök raporda konu hakkında değerlendirme ve inceleme yapılmış ise de; tarafların —— dikkate alındığında tarafların verdikleri beyanlara göre herhangi bir mutabakatın bulunmadığı, diğer bir ifade ile davacının ——- karşılığında davalı tarafın büyük alımlar bildiriminin bulunmadığı, davalı defterlerinde yapılan incelemelerde de davacı tarafın tanzim ettiği faturalar ile ilgili herhangi bir kayda
rastlanılmadığı, davacının ödeme emri içeriğinde ki davalının kabulleri ile ilgili değerlendirme ve hukuki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, ödeme emrine yapılan itirazda bahsi geçen iade faturalarına ilişkin olarak da hem davacı hem davalı defterlerinde herhangi bir tespitin yapılmamış olduğu nazara alındığında; kök raporda da ifade edildiği üzere; “Rapor içeriğinde arz edildiği üzere davacının iş bu davaya dayanak yaptığı faturaların içeriğini davalı tarafa teslim ettiğine dair ispat edici mahiyette (kendi yasal defterleri ve karşı taraf—— ile —- haricinde) —- sunmadığı nazara alındığında davacının —- takip tarihi itibari ile davalı taraftan alacaklı olduğunu ispatlayamadığının kabulünün gerektiği,”
ifadenin yer aldığı, Bu durumun dosyaya gelen talimat
raporu içeriği ile de uyum sağladığı, mahkemenin hem davalının ödeme emri beyanı içeriğinden dolayı teslim,in yapıldığına kanaat getirmesi halinde ise kök raporun 4. maddesinde; mahkeme ara kararı ve ihtarına rağmen davalının defter ve belgelerini ibraz etmemesi dolayısıyla mahkemenin davacı defterlerinde kayıtlı olan alacak kaydının tek başına delil olarak kabul etmesi halinde ise —- takip tarihi itibari ile davalı
taraftan —- asıl alacaklı olabileceği, bu itibarla takibin ——— devamı ile tarafların tacir ve davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle —– takip tarihinden itibaren ispatlanmış davacı asıl alacağı —– 3095 Sy.K.nun 4489 Sy.K.nun ile değişik 2.Maddesi ——- sonrası %10,00) üzerinden basit usulde(3095 Sy.K.m3)temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporları uyarınca davacının ticari defterlerinin incelenmesinde alacağın sabit olduğu, davalı defterlerinde yapılan incelemelerde de davacı tarafın tanzim ettiği faturalar ile ilgili herhangi bir kayda rastlanılmadığı, davacının ödeme emri içeriğinde ki davalının kabulleri ile ilgili değerlendirme ve hukuki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğunun bildirildiği, davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazda ”Müvekkil şirketce, yukarıda —– ne kadar ürün alınmış ise de; ürünlerin faturalarda olduğu gibi nitelikli ürün olmadığı anlaşılmıştır. Ürünlerin iadesi konusunda firma temsilcileri ile defalarca görüşülmüştür ve firma temsilcileri iade alacaklarını söylemelerine rağmen bugüne kadar iade olarak almamışlardır. Buna ek olarak kötüniyetli olarak icra takibi başlatmışlardır. Bu ürünlerle ilgili iade faturası kesilmiş ve —- adresine tevdii edilmiştir. Bu sebeple bahsi geçen — müvekkil şirketin herhangi bir borcu bulunmamaktadır.” şeklinde itiraz ettiği her ne kadar davalı tarafın ticari defterinde faturalar kayıtlı olmayıp alacak bulunmasa da davalı itirazında ürün aldığını ürünlerin faturalarda olduğu gibi nitelikli ürün olmadığının bildirildiği, davalı tarafın ticari defterlerine işlenmese de ürünün alındığının sabit olduğu, iade faturaya ilişkin herhangi bir kaydın olmadığı, davalının ayıp ihbarının bulunmadığı anlaşılmakla davacının defterinde sabit olan fatura alacağının varlığının davalının da itiraz dilekçesiyle sabit olduğundan davanın kabulüne karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalının —- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
3-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 2.316,39 TL’den dava açılırken yatırılan 409,55 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.906,84 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 409,55 TL peşin harç, 59,30 başvurma harcı, 8,50 TL vekaletname harcı olmak üzere toplam 477,35 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.300,00 TL bilirkişi ücreti, 233,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.533,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan —— ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9—- ödeneğinden karşılanan—- ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı