Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/121 Esas
KARAR NO : 2022/292
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/02/2021
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —— sigortacılık alanında faaliyet vermekte olup; müşterilerinden gelen talepler doğrultusunda faaliyet alanında ——için sigorta sözleşmeleri düzenlemekte olduğunu, bu faaliyetin gerçekleştirilmesi ve müşterilere ulaşabilmek adına müvekkili şirketin ———- ile çalışmakta olduğunu, davalı/borçlunun da müvekkili şirket adına sigorta sözleşmesi düzenleme hususunda yetkilendirilmiş bir ——– olduğunu, davalı ile müvekkili şirket arasında düzenlenen 22.02.2016 tarihli ——— sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme uyarınca davalı/borçlu belli ——- etmek amacı ile müvekkil şirket tarafından yetkilendirildiğini, davalı/borçlu aracılık ettiği bu sigorta sözleşmelerinin ——- tahsil etme konusunda da yetkilendirilmiş olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5.maddesi uyarınca davalı/borçlu sigorta ettirenlerden tahsil ettiği —- şirkete aktarmayı kabul ve taahhüt ettiğini, Sözleşmenin 5.9 maddesi ile ——– hangi hususlara göre ödemesi gerektiğinin düzenlenmiş olduklarını, davalı/borçlunun tüm yükümlülükleri şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıkça yer almakta olduğunu, davalı/borçlunun bir tacir olduğunu, imza altına aldığı sözleşmede yer alan hükümleri ve üzerine yüklenen yükümlülükleri anlayacak durumda olduğunu ve basiretli bir tacir olarak bu yükümlülüklere uygun davranması gerektiğini bilebilecek durumda olması gerektiğinin şüphesiz olduğunu, davalı/borçlunun anılan hususlara aykırı bir eyleminin olması halinde müvekkil şirket tarafından sözleşmenin feshedilebileceğinin Sözleşmenin 3.11 maddesinde düzenlenmiş olduğunu, sözleşmenin devamı sırasında davalı/borçlunun yükümlülüklerini ihlal etmesi üzerine müvekkili şirket tarafından sözleşmenin feshedilmiş olduğunu, davalı/borçlunun sigorta ettirenler ile sözleşme düzenlemesine ve düzenlenen bu sözleşmeleri müvekkili şirketin sistemine girmesine karşın; sözleşmelere dair primleri tahsil etmemiş ve müvekkili şirkete aktarmamış, yapılan araştırma neticesinde davalı/borçlunun muaccel olan alacaklarının olduğunun tespit edilmesi üzerine davalı/borçluya ekte sunulan 12.05.2020 tarihli yazı gönderilerek vadesi gelen borçların ödenmesi gerektiği, aksi durumda sözleşmenin başkaca bir ihtara gerek kalmaksızın feshedileceği ihtar edildiğini, davalı/borçlu tarafından yükümlülükleri yerine getirilmemiş olması nedeniyle sözleşme———– ihtarnamesi ile feshedilmiş olup, Sözleşmenin feshedilmesinin ardından davalı/borçlunun, müvekkili şirkete olan borçlarını ödememiş olması nedeniyle ————-ihtarnamesi gönderilerek ilgili tarih itibari ile müvekkili şirkete olan borcun ödenmesi aksi halde yasal işlem başlatılacağının ihtar edilmiş olduğunu, borçların ödememesi üzerine alacağın tahsili için——. sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış, Davalı/borçlunun anılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibi durdurmuş olduğunu, yapılan ——– görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, davalının acentelik ilişkisi kapsamında tahsil ettiği sigorta prim bedellerinin davacı sigortaya ödenememesi sebebiyle başlatılan—–sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber ——- takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,———– incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından 17.11.2020 tarihli itiraz dilekçesiyle borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan raporda,” Davalı yan inceleme gününe katılmamış, defter ve belgelerini ibraz etmediğini, davacı yanın ———- yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacı şirketin —– dava tarihi itibari—— —- asıl alacak bakiyesinin kaldığını, davalı ——yer alan muhtelif müşterilerine ———poliçelerinin —— yaparak —— tutarlarda poliçeler düzenleyerek müşterilerine keşide ettiği, davalı —- borçlarından mahsup edildiğinin tespit edildiğini, m davalı —– tarafından—- müşterileri adına düzenlendiği poliçelerin prim borçlarını davacı sigorta şirketinin usul ve yasaya uygun tutulmuş ticari defterlerinde davalı ———— borç kaydedilmiş olduğunu, davalı—– adına borç kaydı yapılan muhtelif poliçe bedellerine ilişkin olarak Davcı ——-muhtelif tarih ve tutarlarda ödemeler gerçekleştirdiği, gerçekleştirilen bu ödemelerin davalı —- düzenlemiş olduğu sigorta poliçelerinin prim borçlarından mahsup etmek sureti ile ticari defterlerinde kayıt altına alınmış olduğu, davacı — uhdesinde bulunan —- üzere nakde çevrildiği, sonuç olarak; Davacı Şirketin———- üzerinden harçlandırmak suretiyle Davalı ———aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında, Davacı Şirketin davalı ———- tarihi itibarıyla ———– Asıl Alacaklı durumda bulunduğu, Davacının İşlemiş Faiz Talebine ilişkin takdirin Mahkemeye ait olacağı, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Taraflar arasındaki —– sözleşmesi uyarınca davalı tarafından davacı adına ——sözleşmeleri kapsamında davalının davacı adına tahsil ettiği veya etmediği prim miktarının ve davalı tarafından davacıya ödenmeyen prim bedellerinin belirlenmesi amacıyla mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan 339.046,63 TL alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı birlikte değerlendirildiğinde davalının bilirkişi raporuna göre ———— davacı şirkete aktarılmadığı, davalının ——- davacıya aktarıldığına ilişkin her hangi bir delil sunmadığı,— bedelleri kapsamında davalı tarafından davacıya verilen teminat mektubunun mahsubu ———- olduğu anlaşıldığından usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulmuştur. Her ne kadar davacı taraf icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de dosya kapsamında yer alan ihtarnamenin davalıya tebliğine ilişkin bir ————- bulunmadığından, davalının temerrüde düşürülmediği kanaati oluştuğundan davacı tarafın işlemiş faiz talebi reddedilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bağlı kalınarak da kabulüne karar verilen alacağa takip tarihinden itibaren yıllık yüzde yirmi oranında faiz işletilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin—– engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davalının tahsil ettiği veya etmediği prim bedellerinin belirlenebilir olduğu dolayısıyla alacağın likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 339.046,63 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %20 oranında faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin ve işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 23.160,27 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.250,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.910,24 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 4.250,03 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 4.309,33 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 177,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.177,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 3.060,99 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli ——— esaslara göre belirlenen 32.183,26 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk ———-bütçesinden ———– ücretinin haklılık oranına göre 1.271,80 -TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 48,20 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.