Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/100 E. 2022/262 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/100 Esas
KARAR NO : 2022/262

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/02/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı —– ile müvekkili şirket tarafindan sigortalandığını, sigortalı şirketin——- şekliyle “—. İle anlaşıldığını ve— araca sağlam şekilde yüklendiğini, — tarihinde —— varıldığında yapılan kontrolerde emtianın hasarlı olduğunun tespit edildiğini ve—— hasar ile ilgili — karşılanması akabinde müvekkili şirket sigortalısına— değerindeki hasar tazminatının ödendiğini ve — kapsamında davalı taşıma şirketine rücu ettiğini, sigortalının kendisine yöneltilen bu talep üzerine müvekkili şirkete bildirimde bulunduğunu ve hasarın poliçe kapsamında değerlendirilmesi üzerine ödeme yapıldığını, davalı şirket aleyhine başlattıkları—– takibine, davalının itirazı ile takibin durduğunu, —– yaptığı bildirimden sonra müvekkili—- tarafindan—– numaralı hasar dosyasının oluşturulduğunu ve hasarın tespit edilebilmesi için—. incelemelerine başlanarak—— —- tarihli raporun hazırlandığını, davalı— tarafından taşınan emtiaların ——- tarihinde —– emtiaların—üst üste sıralanmış,—noktasında —- olduğunu, bu haliyle—– konulmuş ve —– almaması için ——– konularak şeritlerle—sabitlendiğini, alıcının tesislerine varıldığında ise söz konusu emtiada fiziki bir darbe sonucunda ezikler ve kırıklar meydana geldiğinin görüldüğünü,— kullanılması öngörülen emtianın aldığı hasardan dolayı kullanılamaz hale geldiğini ve bu nedenle hurdaya ayrıldığını, emtianın —— olması nedeniyle ve az miktarda olmasından kaynaklı —- araştırılamadığını, —-tarafından —uygulandığını, CMR. Konvansiyonu hükümlerine göre taşıyanın hasardan sorumlu olduğunu, —gereği rücu hakları bulunduğunu, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davanın kabulüne, — dosyasındaki takibin devamına, davalı borçlunun %20den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinden ve sunulan delillerden tespit edileceği üzere dava konusu ——–yılında tamamlandığını, davacının icra takibini ise —– tarihinde başlattığını, CMR Konvansiyonu 32/1-a maddesine göre —- tarihinde —–tarihinde dolduğunu, bu nedenle zamanaşımı nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, davanın davalı müvekkili şirketin —sigortalı olduğunu ve —- ihbarını talep ettiklerini, davacının dava değerini nasıl belirlediğinin anlaşılamadığını, —————Müşterisine kesmiş olduğu faturaya itibar edilerek belirlendiğini, ancak bu bedeli kabul etmediklerini, faizin başlangıç tarihinin davacının sigortalısma ödeme yaptığı tarih değil takip tarihi olması gerektiğini ve CMR 27’ye göre faiz oranının %5 olması gerektiğini, icra inkar tazminatı talebinin istikrar kazanmış — göre alacağın likit olmaması sebebiyle kabul edilemeyeceğini, maldaki hasarın taşımadan kaynaklanmadığını, —- eksik ve hatalı olduğunu ve bu durumun —- olmadığını, taşıyıcıya rücu meblağının CMR. Hükümlerine göre hesaplanmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, CMR Konvansiyonu kapsamında dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahisili için açılan — icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—– dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; ” Davacı—–bedelinde teminatın sağlandığı, ibraz edilen — kısıtlı olması nedeni ile hasarın nedeninin net olarak tespit edilemediğini, Davacı sigorta şirketi tarafından eksper raporuna dayanarak—– tespit edildiğini, davacı sigorta şirketi tarafından 13.11.2019 tarihinde davalı firmaya rücu talepli yazının görüldüğünü, yazının tebliğ edildiğine dair dosyada bir verinin mevcut bulunmadığını,— meydana gelen hasarın varlığı sabit olmakla birlikte, dosyaya sunulu olan ve —- üzerine yüklü olan —, emtiada meydana gelen hasrın nedeni tespit edilemediğini, Taşınan diğer —– bir hasar olmamasına rağmen tek bir — gelen hasarın, — bir kusurdan ziyade, araç üstü sabitlemesinin yetersiz olmasından kaynaklı olarak, aracın seyri sırasında dönüşler esnasında araç içindeki eşyaya etki eden yatay ve dikey kuvvetler neticesinde hasarlanmış olduğu görüşüne ulaşıldığını, dolayısı ile taşıma sırasında meydana geldiği sübuta eren hasar, hem — düşülmek hem de taşımayı yapan taşıyıcının temsilcisinin de katılımı ile imzalanarak tutanakla tespit edildiği, gerek —üzerinde var olan şerh, gerek tutanak, aynı zamanda taşıyıcının oluşan zarardan haberdar olduğu anlamına da geldiğinden, taşıyıcıya ayrıca hasar ihbarına da gerek olmadığına, taşıyıcının adamının katılımı ile tutulan tutanağın, ihbar niteliği taşıyan bir delil vasfına haiz olduğunu gösterdiğini, Bu durumda davalı taşıyıcıya hasarın 31.08.2018 tarihinde ihbar edildiği tespit edildiğini sonuç olarak; Dava konusu olayda, hasarın davalı taşıyıcıya ihbarı niteliğinde olan tutanak ile CMR üzerindeki şerhin 31.08.2018 tarihli olduğu, CMR Konvansiyonu 32/1-a maddesine göre teslim veya ihbar tarihinden, itibaren 1 yıl içinde zararını tazmin talebini taşıyıcıya bildirmesi gerekeceği, CMR Konvansiyonuna göre zaman aşımı süresini 1 yıl değil, 3 yıla taşıyacak davalı taşıyıcının ağır kusurunun varlığına işaret edebilecek bir unsur söz konusu olmadığından bu sürenin —-tarihinde sona ereceği, ancak davacının tebliğ ettiğini ispat sadedinde bir veri mevcut olmayan rücu ihbarı dahi 13.11.2019 tarihli olup, takip tarihi de 21.07.2020 tarihi olduğundan, davalının zaman aşımı defini ileri sürebileceği, Mahkemenin zaman aşımı süresinin dolmadığı yönünde bir kanaate varması durumunda, davacının başlattığı takibin yukarıda hesaplanan ve ödediği 1.409,60 Euro gerçek zarar tutarı kadar devamını, CMR 27’nci madde kapsamında takip tarihinden itibaren bu alacağına %5 oranında faiz talep edebileceği sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalı yan süresinde cevap dilekçesi sunmuş ve cevap dilekçesinde zamanaşımı defini ileri sürmüştür.
CMR 31 gereği hasardan dolayı zamanaşımı süresi 1 yıl ise de , taşıyıcının bilerek kötü hareketi ve kasti davranması halinde zamanaşımının 3 yıl olduğu 32.maddede düzenlenmiştir. Kötü hareketin veya kastın olup olmadığını her somut olaya göre hakimin belirleyeceği açıktır. Somut olayda emtianın taşıma sırasında araç içi sabitlemenin yetersiz olması nedeniyle hasarlandığı anlaşıldığından bu hasarın meydana gelmesi taşıyıcı için ağır kusur teşkil etmeyeceğinden zamanaşımı süresi 1 yıl olarak uygulanacaktır. Taşıyıcının ağır kusurlu olduğunu gösteren başkaca delil de dosya kapsamında bulunmadığından davalı taşıyıcıya ihbarı niteliğinde olan tutanak ile CMR üzerindeki şerhin 31.08.2018 tarihi olduğu, CMR Konvansiyonu 32/1-a maddesi uyarınca takip tarihi olan 21/07/2020 tarihi itibariyle 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmakta olup, takip öncesinde zamanaşımını kesen veya durduran bir nedene de rastlanılmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 164,52 TL harcın mahsubu ile artan 83,82-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli — esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —– bütçesinden —– arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.