Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/995 E. 2022/5 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/995 Esas
KARAR NO: 2022/5
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2020
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı yanın davalıya mali müşavirlik hizmeti verdiğini ve karşılığında faturalar düzenlendiğini, faturalara davalı yan tarafından itirazda bulunulmadığını, davalı yanın —– cari hesap borcunun bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durdurulduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerininden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —— dosyasında icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—– sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; davalı borçlu tarafından ——- tarihinde itiraz dilekçesi ile borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından kök alınan raporda ,”Davalı yanın ticari defterleri ibraz edilmemiş olup, Davacı yanın —- yıllarına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, defterlerin sahibi lehine delil niteliğinde olduğunu, taraflar arası ticari ilişkinin —tarihinde başladığı, davacı yan tarafından davalı yana—- tutarında fatura düzenlendiği, davalı yan tarafından faturalara istinaden herhangi bir ödemenin yapılmadığı, taraflar arası—- tarihinden sonra başkaca ticari ilişki olmadığı, davacı yan tarafından davalı yana defter tutma—– hizmeti verildiği, taraflar arası —– konulu sözleşme akdedildiği,—– dönemine kadar davacı yan tarafından kesintisiz olarak defter tutma hizmetinin davalı yana verildiğinin mübrez vergi beyannamelerinden anlaşıldığı, davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen fatura muhteviyatındaki hizmetin müşavirlik hizmet bedeli olduğu, Mali müşavir tarafından (huzurdaki davada davacı) defteri tutulan mükellefe —– kesilen faturanın kullanılan muhasebe programı tarafından otomatik olarak sisteme işlendiği, yani fatura tanzim edilirken muhasebeciye satış, mükellefe alış olarak otomatik olarak kaydedildiği, diğer bir ifadeyle muhasebe hizmetine ilişkin düzenlenen faturaların defteri tutulan mükellefte kayıt altına alınması noktasında ihtilaf olmadığı (olamayacağı), dosyada tarafların —- formalarının mevcut olduğu, aylık bildirim sınırının altında kalındığı için taraflar arası ticaretin —-formlarına yansımadığı, davacı yanın davalı yandan takip tarihi olan—– tarihi itibarıyla — alacaklı olduğu, davacı yanın —- oranında yasal faiz talep edebileceği, Tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı; ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davacı vekili tarafından davalıya mali müşavirlik hizmeti verildiği ve hizmet bedelinin ödenmediği ve davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı iddia edilmiş ise de hizmete dair faturaların —– bildirim sınırının altında olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiği faturalar sebebiyle alacaklı olduğunun tespit edildiği ancak davacının ticari defterleri dışında davalıya mali müşavirlik hizmeti verildiğine ilişkin dosya kapsamında başkaca delil bulunmadığı, alacağın varlığının ispatı açısından yemin deliline dayanan davacıya yemin delilinin hatırlatıldığı ancak davacı tarafından yemin metni sunulmadığı dolayısıyla mali müşavirlik hizmetinin davalıya sunulduğunun ispat edilemediği kanaati ile davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
Arabuluculuk görüşmesine katılmayan taraf, davada haklı da çıksa haksız da çıksa yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Ayrıca davada haklı çıkması halinde lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Bu halde arabuluculuk görüşmesine katılmayan taraf vekalet ücreti alamaz ve yargılama giderini ödemeye mahkum edilir. Davalı taraf usulüne uygun olarak davet edildiği arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından dolayı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve yargılama giderleri üzerinde bırakılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Nedenleri gerekçeli kararda açıklanmak üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 141,11TL harcın mahsubu ile artan 60,41-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 800,00 TL Bilirkişi ücreti, 165,50 TL Tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 965,50 TL yargılama giderinin davalı yandan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/01/2022