Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/991 E. 2022/398 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/991 Esas
KARAR NO: 2022/398
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2020
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, bu ticari ilişki gereği davacı yanın davalı yandan ——- cari hesap alacağının olduğunu, bu alacağının taraflar arası mutabakat ile sabit olduğunu, davalı yan tarafından borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durdurulduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan tarafından davaya konu edilen fatura muhteviyatındaki ürünlerin müvekkiline teslim edilmediğini, davacı yan tarafından teslim edildi iddiasının ispatlaması gerektiğini beyanla; davanın reddine, davacının; alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına” karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——– takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davacı yanın —– yılına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, davacı yanın ticari defter ve belgelerinin delil niteliğinde bulunduğunu —- açılış fişinde davacı yanın davalı yandan — alacaklı olduğu, davacı yan tarafından davalı yana —- tutarlı fatura düzenlendiği, davalı yan tarafından davacı yana çeşitli tarihlerde — parça halinde toplam — tutarında ödeme yapıldığı, davacı yanın kendi ticari defterlerine göre takip tarihi olan —– tarihi itibarıyla davalı yandan alacaklı olmadığı, —- borçlu olduğu, —- davalı yanın borçlandırıldığı kayıt ile davacı yanın davalı yandan kayıt tarihi olan — tarihi itibarıyla —- alacaklı duruma geçtiği, İzahata muhtaç kayıt incelendiğinde, takip tarihinden sonra—- açıklaması ile davacı yan tarafından davalı yanın — borçlandırıldığının görüldüğünü, sonuç olarak; davacı yanın ticari defterlerinde davacı yanın davalı yandan alacaklı olmadığı, davacı yanın kendi ticari defterlerine göre davalı yana takip tarihi itibarlarıyla —- borçlu olduğu, usulune uygün tutulup tutulmadığına bakılmaksızın her tacirin ticari defterlerinin kendi aleyhine daima delil vasfına haiz olduğundan, davalı yanın takibe itirazında haklı olduğu, davacı yanın davalı yandan takip tarihi olan —- tarihi itibarıyla alacaklı olmadığı (borçlu olduğu),” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi tarafından verilen ek raporda özetle;” Kök raporda detaylı izah edilen— davalı yanın borçlandıran kaydın, — ödeme kaydının sehven — olarak yapılmasından ve hatanın anlaşılması ile davalı yanı —- borçlandırılmasından kaynaklandığının” davacı yanca beyan edildiği, Davalı yanın fatura muhteviyatındaki ürünlerin teslimi noktasında itirazı olduğu, fatura muhteviyatındaki ürünlerin teslimine yönelik dosyada hesaplama elverişli tek belgenin tarafların — olduğu, davalı yan tarafından— bildirilen faturalardan—- davacı yanın ticari defterlerinde gözüken, diğer bir ifade ile davacının kabulünde olan davalı lemelerin —– mahsubu ile, davacı yanın takip tarihi olan tari barıyla davalı yandan —- alacaklı olduğu, nihai Takdirin Mahkemede bulunduğu, davacı yanın ticari defterlerinde davalı ödemesi olarak gözüken toplam — tutarlı ödemenin —– tutarlı ödeme —-tutarlı olması gerektiği dikkate alındığında, davacı yanın ticari defterlerinde gözüken davalı ödemesinin —-olduğunun hesap edildiğini, Tesliminde ihtilaf olmayan —- fatura tutarından, davacı yanın ticari defterlerinde gözüken — davalı ödemesinin düşülmesi ile davacı yanın takibe konu alacağının —-olduğunun hesaplandığı” şeklinde rapor sunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalının hesabının—- tarihinde ödeme kaydı ile kapatıldığı, hesabın kapatılmasından sonra—- tarihinde icra takibinin başlatıldığı, takip tarihinden sonra tekrar —- tarihinde davacının davalıyı borçlandırdığı, her davanın açıldığı şartlara göre, icra takiplerinin de başlatıldığı tarihe göre değerlendirilmesi gerektiği, takip tarihi itibari ile davacının defterlerine göre davalıdan alacaklı olmadığı, kaydın kapatıldığı tarih ile tekrar borçlandırıldığı tarih arasında uzunca bir zaman geçtiği, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığı, icra takibinden sonra durumun fark edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, muhasebesel hata yapıldığına ilişkin delil sunulmadığı gibi bilirkişi tarafından da bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının davalıdan takip tarihi itibari ile alacaklı olduğuna ilişkin kanaat getirilmediğinden davanın reddine, davacının kötüniyetli olduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden de davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 596,68 TL harcın mahsubu ile artan 515,98-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.240,87-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca————- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2022